24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara3°C
  • İzmir8°C
  • Berlin3°C

AMERİKA-İSRAİL İTTİFAKI

Hilal Kaplan

20 Temmuz 2014 Pazar 09:03

İsrailli yazar Eitan Haber'in dediği gibi, 'İsrail'de yaşayan bir Yahudi'nin gece başını yastığa rahatça koymasının olmazsa olmaz şartı, ABD'nin İsrail'i destekliyor oluşudur.'

Bugün de aynısı geçerli. İsrail, yine bir Ramazan ayında, 'gönül rahatlığıyla' Müslümanları kadın-çocuk demeden katlediyor ve kınamalardan öte dünyanın ve Müslümanların elinden bir şey gelmiyor. Bu tablo, hiç şüphesiz Amerikan'ın İsrail'e olan koşulsuz desteği sayesindedir.

Ancak ben de pek çok uzman gibi orta vadede sürdürülebilir olmayan bir durumdan bahsettiğimizi düşünüyorum. Zira hem Amerika eski kudretine sahip değil, hem de Ortadoğu coğrafyası ilelebet tiranların hükmü altında inlemeyeceğine dair büyük bir dinamizm taşıdığını kanıtladı, kanıtlıyor.

Amerikan çevrelerinde, 2010 yılından beri hararetle tartışılan ve eskisinden farklı olarak yüksek sesle dillendirilen tez, İsrail'in Truman'a atfedilen sözde olduğu gibi bir 'problem çocuk' olduğu ve Amerikan çıkarlarının aleyhine işleyerek bir yük halini aldığıdır.

Bu tez özellikle Mavi Marmara saldırısından itibaren Amerikan medyasında görünür olmaya başladı. Örneğin Amerika'nın eski İsrail Büyükelçisi Daniel Kurtzer, Washington Post'ta, Amerika ve İsrail'in Ortadoğu politikalarının gittikçe farklı yönlere kaydığını ve 'İsrail'in bir sorun haline geldiğini' yazmıştı.

CIA'in 'Bin Laden Birimi'nin de başkanlığını dahil, 22 yıl boyunca çeşitli görevlerde CIA bünyesinde çalışmış olan Michael Scheuer, geçtiğimiz sene Ekim ayında, Amerikan kongresi'nin Milli Güvenlik Komitesi önünde bilgisine başvurulmak suretiyle verdiği ifade de 'Bana kalsa, İsrail'i anında başımızdan atardım' (I'd dump the Israelis tomorrow) dedi. Bu, bir zamanlar Washington'daki kokteyllerde kulaktan kulağa söylemekten bile çekinilecek bir cümleyken, Amerikan Kongresi'nde dile getirildi.

Aynı oturumda Amerikan kamuoyunun, 12 yıldır süren savaşla ilgili yanlış yönlendirildiğini kaydeden Scheuer, 'cihatçıların' kafayı yemiş, uzun saçlı ve sakallı, keçi eti yiyen radikaller olarak yansıtılmasının gerçeği yansıtmadığını ve cihat hareketlerini besleyen ana motivasyonun Amerikan dış politikası olduğunu söyledi.

Scheuer, kendisine itiraz eden ve mutad olduğu üzere İsrail'i savunan iki temsilciye de savaşın sebebi olarak şu maddeleri sıraladı:

1. İsrail'e olan kayıtsız destek

2. Suudi Arabistan başta olmak üzere Müslüman dünyada tiranlara verilen destek

3. petrolü ucuza almak için başvurulan yolar

4. Müslüman ülkelerdeki Amerikan askeri varlığı

5. Amerikan'ın, başta Rusya ve Çin olmak üzere, müttefiklerinin hoşlanmadığı her Müslüman popülasyonu 'terörist' olarak nitelendirmesi

Obama yönetimi boyunca, Amerika-İsrail ilişkilerinin farklı bir dinamiğe oturacağı beklentisi vardı. Obama'nın, açık 'unutulan' mikrofona konuşurken Netenyahu'yla uğraşmaktan bıktığını söylemesi gibi atraksiyonlar bir yana, bu beklenti somuta dönüşmedi. NSA sızıntıları başta olmak üzere türlü sebeplerden ötürü Obama yönetimi içe kapanmacı bir dış politika izleyerek bölge üzerindeki hakimiyetini gittikçe yitirdi. Ve 'İsrail lobisi, Kongre'ye de Washington'a da hakim' diyen Scheuer gibi analistler haklı çıktı.

Obama'nın, Beyaz Saray'da verdiği geleneksel Ramazan iftarına İsrail büyükelçisini de çağırıp, konuşmasında İsrail'in Filistinlileri öldürmesine açık destek vermesi, Hüseyin isimli siyahînin içinden de Bush gibi bir 'beyaz' çıkabileceğini cümle aleme bir kez daha kanıtlamış oldu.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.