04 Aralık 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır5°C
  • Ankara4°C
  • İzmir11°C
  • Berlin5°C

ALIN SİLAHLARINIZI VE ...

Hidayet Şefkatli Tuksal

25 Ekim 2012 Perşembe 08:17

Öncelikle Kurban bayramınızı tebrik ediyorum sevgili Taraf okurları, inşallah bayram atmosferine az çok yaklaşan bir bayram yaşarız diye temenni ediyorum. Temennimde bir eksiklik bulabilirsiniz ama bayrama girerken yaşanan seller sebebiyle ortaya çıkan can ve mal kayıpları, cezaevlerinde yaşanan ve dışarıya da yayılan açlık grevleri ile muhtemel trafik kazaları, beni ferahfeza bir sağlık mutluluk temennisinde bulunmaktan alıkoyuyor, kusura bakmayın. Bu yazıyı yazdığım arife günü, hâlâ çatışma ve ölüm haberleri akıyor televizyondan ve ben artık bu atmosferde yaşamaktan fazlasıyla bunaldığımı hissediyorum. Televizyonu kapatmak ve kendi gündelik işlerime dönmek bir çözüm olabilir ama yapamıyorum ve bu karamsar psikoloji bir kara delik gibi beni yutuyor.

Bu ruh hâlinde debelenirken, Ekopolitik adlı düşünce kuruluşunun koordinatörü olan Tarık Çelenk aradı ve benim de içinde bulunduğum Temas ve Diyalog grubunun çalışmaları üzerine biraz konuştuk. Ancak onu yakalamışken ben de ona Ekopolitik’in çalışmalarını sordum, zira 2005 yılında kurulan Ekopolitik’in 2006-2011 yılları arasında koordinatörlüğünü yapan, halen de İcra Kurulu üyesi olan Tarık Çelenk koordinatörlüğü döneminde ünlü psikiyatr Vamık Volkan ile birlikte Kürt meselesiyle ilgili olarak çok ilginç çalışmalara imza atmıştı. Kuruluşun sitesinde yer alan ilkelerimiz bölümündeki bir madde bu kuruluşun benim gözümdeki değerini ifade eden bir cümleyi içeriyor: “Hayatta ayakta kalabilmek için ne yapmak gerektiğine ilişkin olarak aldığımız etki ve dürtüler bizim en üst ve sonsuz doğruluk, dürüstlük, ilkelilik ve adaletlilik duygu ve düşüncelerine olan sadakatimizi engellememelidir. Tüm hayatsal dürtüler bizi daha iyi bir adam yapma yoluna kanalize edilmelidir.” İzleyebildiğim kadarıyla Ekopolitik bu ilkeye sadık kalan çalışmalar yaptı ve Politik Psikoloji adı altında Prof. Dr. Vamık Volkan’ın desteği ile Kürt meselesinin çözümü konusunda Türkiye’nin Büyük Çatısı: “Mezkûr Meçhul Mesele” başlığı altında önemli çalıştaylar ve konferanslar gerçekleştirdi. Bu çalıştaylarda, kendisini sorunun tarafı hisseden ve karşı kutuplarda yer alan, hatta zamanında birbirini öldürmeyi planlayan insanlar bir masa etrafında karşı karşıya getirildi ve birbirlerinin gözlerinin içine bakarak konuşmalarının ortamı yaratıldı. Ve sonuç olarak bu düşman kardeşler, bu konuşmalar vasıtasıyla birbiriyle empati kurabildi ve en azından o katılımcılar bazında güzel sonuçlar elde edildi. Ancak bu güzel sonuçlara ve orijinal yönteme rağmen, sevgili hükümetimizin bu çabalara uzak durması sebebiyle, daha fazla gelişip genişleyemeden, çalışma akamete uğradı ve bana göre “örnek bir model” olarak tarihteki yerini aldı. Merak edenler www.ekopolitik.org adresinden çalıştay metinlerine ve Ekopolitik’in diğer proje ve yayınlarına ulaşabilir.

Umudumuzu kaybetmeden, yeni arayışlar ve çabalarla yolumuza devam etmek zorundayız. Ancak elinde silah olan adamlarla, silahına güvenen, ordusuna/gerillasına güvenen adamlarla “barış” konuşmak gerçekten çok zor. İnsan canının ne kadar ucuz olduğunu her gün yaşayarak bir kez daha gören ve bedbaht olan annelerin, kadınların hükmünün geçmediği bir coğrafyada yaşıyor olmak da, talihsizliğimizi arttıran bir şey. Daha fazla lafı uzatamayacağım, içine düştüğüm kara delikten bütün gücümle haykırmak, “Alın silahlarınızı ve hayatımızdan defolun!” demek istiyorum bu ölüm tacirlerine, “Alın silahlarınızı ve hayatımızdan defolun!”

Biliyorum bayram için uygun olmadı bu sözler ama bu eli silahlı adamlar bize bayram filan bırakmadı ki...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.