22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır8°C
  • Ankara12°C
  • İzmir18°C
  • Berlin0°C

AKP’YE HER ŞEYİ DE, KÜRT SORUNU DEME

Demiray Oral

22 Ekim 2012 Pazartesi 06:56

Öyle bir başbakana sahibiz ki, ne zaman BDP’lilere çok ağır eleştiriler yapıp köprüleri atsa, biz bundan Öcalan veya PKK ile görüşmelerin başladığı sonucunu çıkarıyoruz.

Sonra da buna sevinelim mi, üzülelim mi işin içinden çıkamıyoruz.

Yine böyle günlerdeyiz.

Başbakan son olarak “Herkesle her şeyi konuştuk, konuşuyoruz” dedikten sonra eklemiş, “ancak teröristlerle kucaklaşanlarla bizim konuşacak hiçbir şeyimiz yok”.

BDP milletvekili Hasip Kaplan da Başbakan’ın son günlerde partilerine yönelik artan performansından yola çıkarak, “Ne zaman BDP’ye sert ifadelerle yüklenirse, o zaman başka kanalların devreye girdiğini biliyoruz. Ben Başbakan’ın bu tavrından İmralı’da görüşmelerin başladığını tahmin ediyorum” demiş.

Yani o da Kürtlerin oylarıyla seçtikleri temsilcilerini Başbakan’ın yok saymasından, Kürt sorununu çözme teşebbüsünde bulunacağı gibi tuhaf bir sonuca varmış.

Tuhaf olan sadece bu olsa iyi.

Önce “Oslo görüşmeleri yeniden başlayabilir” diyor Başbakan...

Ardından, “Gerekirse yarın MİT Müsteşarı’nı İmralı’ya yollarım, yeter ki akan kan dursun” diyor...

Sonra “Teröristle kucaklaşanlarla asla konuşmayız” diye noktalıyor...

Görüşmelerin yeniden başlaması adına PKK yerine Oslo, Öcalan yerine İmralı denmesine itirazım yok.

Ama üstlerine çiziği atabilmek için BDP yerine “teröristle kucaklaşanlar” denince, doğal olarak adamın aklına şu soru geliyor: Oslo’da görüştüğünüz kim? PKK.

Peki, İmralı diye kodladığınız Öcalan kim?

PKK’nın cezaevindeki lideri.

Bu durumda Başbakan’ın mantığına göre “teröristle kucaklaşanlarla” konuşmayıp, “teröristin kendisiyle” konuşma gibi bir tuhaflık hâsıl oluyor.

Kürtlerin seçtiği vekilleri yok sayarak Kürt sorununu çözmeye teşebbüs etmek...

“Terörle irtibatını kesmedi”
diye BDP’lilerle konuşmayı reddedip, bizzat “terörist” olarak nitelediği PKK’lılarla masaya oturmaya hazır olduğu mesajını vermek...

Gerçekten de AKP hükümeti son zamanlarda hepimizi Uzay Yolu’ndaki Mr. Spak’a çevirdi.

Öyle tuhaf, çelişkili tavırlar takınıyor ki Kürt sorununda, biz toplum olarak yaptıklarına boş gözlerle bakıp “mantıksız... mantıksız...” diye söyleniyoruz.

Misal, tam “Gerekirse İmralı’yla yarın görüşürüz, yeter ki netice alınsın” diyor ve umutlanıyoruz...

Hemen arkasından bir AKP’li vekil çıkıp, 80’ler dizisindeki butik Ali kıvamında “bize her şeyi deyin ama Kürtçe eğitim demeyin” diyor...

Bu sefer biz Mr. Spak’a bağlayıp “mantıksız” diye söyleniyor ve soruyoruz: Peki anadilde eğitim olmadan neyi, nasıl çözeceksiniz?

Cevap yok.

Misal, tam Cumhurbaşkanı BDP’lilerle görüşüyor, hafiften iyimser bir hava oluşuyor...

Hemen ertesi gün Başbakan çıkıyor ve “Bize her şeyi deyin ama BDP’lilerle görüş demeyin” diyor.

Biz yine “arıza” yapıp soruyoruz: Peki dört milyon oy alan BDP’yi yok sayarak Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz?

Cevap yok.

AKP, Kürt sorununda “durmak yok kafa karıştırmaya devam” sloganıyla tam gaz kaptırmış gidiyor.

Biz ise kenardan seyredip, papatya falı bakarak anlamaya çabalıyoruz.

AKP hükümeti Kürt sorununu çözmeyi gerçekten istiyor mu istemiyor mu?

Barış istiyor mu istemiyor mu?

Bir gün öyle, bir gün böyle...

Sorun sadece bizim papatya falı bakmamız, kafamızın karışması olsa AKP yeryüzünün en tuhaf hareketlerinde bulunsun, bizi “Kürt sorunu manyağı” yapsın; neşeleri bilir.

Ama her gün kan akıyor, insanlar ölüyor bu memlekette.

Misal 500 civarında Kürt tutuklu cezaevlerinde açlık grevinde.

Eylem 41. gününde. Doktorlar kritik eşiğe gelindiğini söylüyor.

Açlık grevindekilerin talepleri Kürtçe eğitim ve savunma hakkı ile Öcalan’ın tecridinin kalkması.

Şimdi hükümet yine “bize her şeyi deyin Kürtçe eğitim demeyin”, “bize her şeyi deyin Öcalan’ın tecridi demeyin” tavrına devam mı edecek?

İyi de “Kürtçe” demeyince “Öcalan” demeyince başka ne desin size Kürtler?

Köylerinin, kasabalarının adı değişsin, eski Kürtçe adı geri verilsin diye mi açlık grevi yapsınlar?

AKP artık barış isteyip istemediğine bir karar vermeli.

Eğer istiyorsa ilk adımı çarşamba günü İmralı’ya giden şu “bozuk” kosteri çalıştırarak atsın.

O gün avukatlarıyla Öcalan görüşürse hem yeni bir başlangıç olabilir, hem de onun ağzından çıkacak iki kelimeyle açlık grevleri biter.

Aksi takdirde bu bayramda cezaevindeki Kürtleri de kurban edebiliriz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.