‘AKİL İNSANLAR’ NE YAPACAK?
Hüseyin Gülerce
05 Nisan 2013 Cuma 06:32
Çözüm sürecinde devreye girecek olan “akil insanlar” belirlendi ve dün Sayın Başbakan ile bir araya geldiler.
Bu yazı o toplantıdan önce yazıldı.
Başlıktaki soruya cevap vermeden önce “akil insanlar” sıfatı üzerinde durmak istiyorum. Listedeki insanların ortak paydası, hükümetin inisiyatifinde devam eden barış sürecine destek vermektir. Şu anda toplumun çoğunluğunun (en az yüzde 65) desteklediği süreci, onlar da karınca kararınca gönülden destekliyorlar. “Elimizden gelen neyse yapmak istiyoruz.” diyorlar. Bu insanların “yandaşlık”la suçlanması, ağır hakaretler yapılması, yıpratılmaya çalışılması, hatta tehdit edilmesi, dikkat edilirse, süreçten rahatsızlık duyan çevrelerin öncülüğünde götürülüyor. Sureti haktan görünüp, tıpkı Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi bir itibarsızlaştırma kampanyası yürütülüyor. Bunlar, “terör bitmesin, AK Parti bitsin” konumuna savrulan insanlar. Ancak kanaatimce, listedeki isimlere daha baştan “akil insanlar” denmeseydi daha doğru olurdu. Çünkü akil insan dediğiniz zaman, “kime göre akil insan?”, “bundan akil insan mı olur?” tepkilerinin geleceği besbelli. Kutuplaşmış bir Türkiye’de her kesime, her partiye göre farklı farklı akil insan olur. Üzerinde herkesin ittifak edeceği üç-beş insan bile bulmak mümkün değildir. Hâlbuki “barış sürecine destek platformu” gibi bir çatı olsaydı, itiraz gerekçeleri büyük oranda ortadan kalkardı. Bunlar Sayın Başbakan ile sivil bir formatta toplanırlardı. Şimdiki, biraz yarı resmî bir görüntü oldu.
Her ne ise artık yola çıkıldı. Yapılan iş doğrudur. Barış süreci, Türkiye için, Kürt meselesinin çözümü için, devamında sivil bir anayasa yapılması için hayati önemdedir. 30 yıldır çatışma, şiddet, terör, kan, gözyaşı, binlerce şehit, gazi; Kürt gençlerinin aile yüzü görmeden bitirilmesi... Ve ortada çözüm yok. Çünkü vesayetin iradesi, derin yapı bu meseleyi çözmek istemedi. “Terör üzerinden siyasi iktidarları yönlendirme ve yönetme” işini gördüler. Artık sivil inisiyatif ağır basıyor. Bir fırsat yakalandı ve barışı denemek zorundayız. Barışı denemenin yanlışı nerede?
Hükümet akil insanlara neden ihtiyaç duydu? Bursa’da katıldığım bir panelde de gördüm. CHP ve MHP liderlerinin süreci ihanetle suçlaması, Öcalan’ın sızdırılan tutanakları, BDP sözcülerinin de -sağ olsunlar- uçuk kaçık beyanlarıyla, onlara bol bol malzeme vermesi, barış sürecini desteklemek isteyen vatandaşları menfi yönde etkiliyor. Hatta AK Parti tabanının da ikna edilmesinin önemini gördüm. Bu noktada Anadolu’ya dağılacak “akil insanlar”ın yapacağı toplantılar, görüşmeler, hem sürecin şeffaflığı, hem de toplumun geniş kesimindeki kafa karışıklığının giderilmesi adına bir değer ifade edecektir. Ayrıca, sanki süreci AK Parti BDP ile baş başa yürütüyormuş algısı ve fotoğrafı değişecektir. Ben “akil insanlar”ın çabalarını, 12 Eylül 2010’daki referandumda “neden evet demeliyiz?” çabalarına benzetiyorum.
Şu tehlikenin de altını çizmeliyim. Bu heyetlerin bölgelerde yapacağı çalışmalar, toplantılar barış sürecine karşı çevreler tarafından sabote edilmek istenecektir. CHP’li, MHP’li görünerek her türlü engelleme, karalama, itibarsızlaştırma operasyonlarına karşı hazırlıklı olunmalıdır.
Düzeltme: Çarşamba günkü yazımda, Savcı Doğan Öz cinayetindeki İbrahim Çiftçi ile İzmir’de 2006’da öldürülen İbrahim Çiftçi’yi karıştırmışım. Tashihte de gözden kaçınca, bir yanlışlığa sebep oldum. Savcı Doğan Öz cinayetindeki İbrahim Çiftçi’nin yaşadığına dair pek çok e-mail aldım.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber