AKİL İNSANLAR
Ahmet Taşgetiren-
04 Nisan 2013 Perşembe 08:30
Türkiye'nin gündeminde "Akil insanlar" konusu var.
Bendeniz de bu listede davet edilenler arasındayım.
Bu akşam Sayın Başbakan'la buluşulacak ve yaşanan süreçte "Akil insanlar"dan ne tür bir hizmet beklendiği konuşulacak.
"Yaşanan süreç" dediğimiz şey, terörün bitmesi, silahın bir hak arama aracı olmaktan çıkması, ülkenin kan kaybının durması, barış ikliminin gelmesi ve ülkede herkesin, şu veya bu aidiyetten olmasına bakılmaksızın, kardeşçe bir mutluluk iklimini teneffüs etmesi, paylaşması...
Bendeniz, bu süreci önemsiyorum. Sağlıkla devam etmesini ve mutlu bir sona ulaşmasını diliyorum.
Yazılarım, yorumlarım, Anadolu'nun birçok yerinde yaptığım sohbetler, verdiğim konferanslar, zaten bu çerçevede cereyan ediyor.
Hemen her hafta sonu bir yerde, aileyi, kardeşliği, coğrafyamızda yaşanan normalleşme sürecini, Türkiye'nin oynayacağı rolü, bunun için gerekli olan kendi sistem restorasyonunu, genç nüfusun geleceği inşa edecek bir niteliğe kavuşmasını konuşuyorum.
Kutlu Doğum ve kardeşlik
Nisanın ikinci haftasından itibaren Kutlu Doğum başlayacak.
O çerçevede de birçok ilimizde toplantılar düzenlenecek. Bendeniz de birçok programa katılma sözü verdim ama iptal etmek zorunda kaldım.
Kutlu Doğum bu topraklarda apayrı ve derin bir heyecanı hareketlendiriyor.
Onun için; sırf Rasulullah'ın yâd edildiği programlar bile aslında "Barış süreci" dediğimiz şeyin iklimini oluşturucu bir mahiyet arz ediyor.
Düşünün ki Rasulullah, 1400 yıldır izinden gidenlere "Arap'ın Arap olmayana üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır" buyuruyor.
1400 yıldır Kur'an diliyle "Müminler ancak kardeştir" çağrısını yapıyor.
1400 yıldır "Birbirinizi sevmedikçe gerçekten iman etmiş olamazsınız" diye sesleniyor.
Daha ne desin?
Ben "Akil insan" olmanın, bu toprağın değerlerini anlamak ve onu yürek kıvamı haline getirmekle alakalı bulunduğunu düşünüyorum.
Problemlerimiz, o iklimin kaybıyla ya da yaralanması ile birebir bağlantılı.
O iklimin kaybını gidermeye, yaralarını sarmaya çalışıyoruz.
Ben düşünüyorum ki, bu ülkede bizim kardeş olmaktan başka çıkış yolumuz yok.
Hatta diyorum ki, sadece Anadolu coğrafyasında değil koca bir İslam dünyasında yeni ve kardeşane bir iklim oluşturmaktan başka çıkış yolumuz yok.
Başka çıkış yok
İki cihan savaşında, birbiriyle savaşan ve milyonlarca insanının canını alan Avrupa ülkeleri, bakınız işte, birbiri ile buluştu, sınırları hem var hem yok hükmüne indirgedi.
İslam toplumları, birbirlerine karşı böyle bir kan banyosundan geçmedi.
Ama bir sömürgeleştirme operasyonuna maruz kaldı ve her biri bir dünyaya savruldu.
Şimdi en azından zihnen bir toparlanma yaşıyor.
Türkiye'nin şu andaki yönetim kadroları da, bu toparlanmada önemli katkılar sunuyor.
İçimizi düzeltmeliyiz.
Sancılarımızı bitirmeliyiz.
Kan kaybını durdurmalıyız.
Evet, barıştan, birbirimizi sevmekten ve ülke bütünlüğümüzün korunmasından başka çıkış yolumuz yok.
Türkler, Kürtler ve her renkten, çeşitten, insanlar olarak.
"Akil olmak", bence öncelikle bunu idrakten geçiyor ve bana göre, bizim her insanımızda, halk irfanı anlamında böyle bir aklıselim mevcut. Aslında halk daha sağlıklı duruşlar sergilerken, aydınların kafası daha karışık oldu bu ülkede. Ama şimdi inşallah toparlanıyoruz.
Dilerim süreç sağlıklı gelişir ve "Akil insanlar" halk irfanı ile buluşur, Türkiye'nin sahil-i selamete çıkmasında müessir olurlar.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.