25 Kasım 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır8°C
  • Ankara2°C
  • İzmir10°C
  • Berlin13°C

AK PARTİ’Yİ ELEŞTİRMELİ AMA...

Hüseyin Gülerce

12 Haziran 2013 Çarşamba 08:37

Taksim’de dün yaşananlar, bir ayrımı net olarak gösterdi. Çevreye duyarlı, haklı taleplerle Gezi Parkı’nda toplanan göstericilerle, makul talepleri fırsat bilip, haklı isteklerin arkasına saklanarak hükümete, polise savaş açanların farklılığı… 

Beli tabancalı ve sivil polis gibi davranan provokatörlerin Ergenekon’u hatırlatan tahrikleri, polis otolarına verilen zararlar, günlerdir işyerlerini açamayan esnafın hali, çığırından çıkan kanunsuzluklar, artık belli medyamız tarafından görülmeli değil mi? Tamam, gençler Taksim’de Gezi Parkı’nda haklı, doğru bir şey yaptılar. Bunu takdir etmeliyiz. Ama Taksim’den bir Tahrir, Arap Baharı’na inat bir Türk Baharı çıkartıp tozpembe hayaller kurmak, gerçekten kabak tadı verdi. Seçimle işbaşına gelememenin rahatsızlığı ile gösterilerin, AK Parti iktidarını sonlandıracağını sanmak, Türkiye’nin son on yılını hiç anlamamak demektir…

Sayın Başbakan’ın pazar günü Adana, Mersin ve Ankara’da dört noktada büyük kalabalıklara hitap etmesini, önümüzdeki cumartesi günü de Ankara ve İstanbul’da iki büyük miting yapmasını yadırgayanlar olabilir. Ancak içeride ve dışarıda, AB ve ABD yönetimleri başta, Batı medyasının öncülük ettiği bir koro, sesini öylesine yükseltti ki, böyle bir hengâmede, halktan yüzde elli oy almış bir partinin sessiz kalması, Erdoğan’dan kurtulmak için düğmeye basmış olanlar tarafından sonuna kadar kullanılır… Ayrıca, son on beş gündür Başbakan üzerinden AK Parti seçmeni öylesine aşağılandı, hırpalandı ve rencide edildi ki, hiçbir siyasi hareket bu kumpasa seyirci kalamaz. AK Parti’ye gönül verenlerin Sayın Başbakan’a sahip çıkarken astıkları afişlere dikkat edilsin. Adnan Menderes: Astınız!.. Turgut Özal: Zehirlediniz!.. Recep Tayyip Erdoğan: Yedirmeyiz!..

Başbakan’la ilgili önemli yanlışlardan biri, Sayın Erdoğan’ı tanıyamamaktan kaynaklanıyor. Nerede nasıl tepki vereceğini kestiremezseniz, bir de eski alışkanlıklarla daha önceki başbakanlar gibi Erdoğan’ın da baskı ile sineceğini zannederseniz, bilmem kaçıncı defa yine yanılırsınız. Bu yanılgı ile de Türkiye’ye zaman, enerji ve güç kaybettirirsiniz…

Başbakan Erdoğan’ı, AK Parti icraatlarını dostça eleştirenlerin empati yapmaları da gerekir. Bekâra karı boşamak kolaydır. Halktan yüzde elli oy alacaksınız ve birileri size durmadan “şöyle yap, böyle yap” diyecek. Bakanlar Kurulu var, genel başkan yardımcıları var, Merkez Yürütme Kurulu, Merkez Karar Yönetim Kurulu var… Orada hiç mi bir şey konuşulmuyor? Pekiyi, AK Parti, hükümet icraatları eleştirilmeyecek mi? Elbette eleştirilecek. Hem bu eleştirilerin AK Parti’ye, hükümete faydası da var. Burada ince nokta şurası; genel demokratik ilkelerden, evrensel değerlerden, özgürlüklerden hareketle yapılan eleştiriler, buyurgan bir üsluba mahkûm olursa, hele şahsi hesaplaşmalar devreye girerse, bu eleştirilerin yararı olmayacağı gibi gönül yıkan, tahrip eden boyutları olur.

Ne demek istediğimi, Sayın Bülent Arınç’ın birkaç gün önce söylediklerini hatırlatarak anlatmaya çalışayım:

“Biz kimiz, ne yapıyoruz, nasıl yapıyoruz, yapmadıklarımız var mı, mevki makam peşinde miyiz, birilerinin bizi sarsması lazım. Birilerinin yüzümüze bakarak, ‘yanlış yapıyorsun, Rabb’imizin bize gösterdiği budur’ demesi lazım. Bize kalırsa biz bundan uzağız. Çünkü bütün kafamız, fikrimiz o anki olayı çözmekle meşgul. Hâlbuki bunun bir öncesi olduğu gibi bir sonrası da olacaktır. Ahiret, hesap günü var ve mutlaka hesaba çekileceğiz…”