AK PARTİ NE DEĞİLDİR
Roni Margulies
11 Temmuz 2012 Çarşamba 08:17
Anayasa referandumunun üzerinden tam bir yıl ve on ay geçti.
Postexpress isimli bir mizah dergisinin son sayısının arka kapağında bir “Özür Dilekçesi” yayınlanmış.
Özetlemeyeyim, çarpıtıp mizahi değerini azalttığım düşünülmesin. Dilekçe şöyle:
“Faşizan karakteri günbegün alenileşen, zorlu mücadelelerle kazanılmış temel hak ve özgürlükleri durmaksızın öğüten AKP iktidarının değirmenine su taşıdığım ve böylelikle yaşanan mağduriyetlerde ve kıyımlarda pay sahibi olduğum için başta kadınlar, emekçiler, çiftçiler, öğrenciler, sosyalistler ve Kürt yurttaşlar olmak üzere tüm yurttaşlardan özür dilerim.“
Ve bu metnin altında özür dileyenlerin isim ve imzaları için kutucuklar var.
Gerçek mizah çok yönlü olur, katman katman komiklik içerir. Ben de birçok açıdan güldüm derginin arka kapağını okuyunca.
Demek ki, diye düşündüm, derginin editörleri şuna inanıyor: Referandumda iki yıl önce yüzde 58 evet oyu çıkmasaydı, Anayasa’nın yirmi küsur maddesinde değişiklik yapılamamış olsaydı, bugün cennet gibi bir ülkede yaşıyor olacaktık. Başta kadınlar, emekçiler, çiftçiler, öğrenciler, sosyalistler ve Kürt yurttaşlar olmak üzere tüm yurttaşlar, bugün mutluluk, refah ve güzellik içinde gece gündüz sokaklarda dans ediyor olacaktı. Kimse tutuklanmayacaktı, savaş sona ermiş olacaktı, kadınların eşitliği çoktan sağlanmış olacaktı. Hatta belki de sosyalizme doğru epey yol alınmış olacaktı.
Evet oyu çıktı ya, bütün bunlar engellenmiş oldu!
Ben kendi hesabıma, referandumun yapıldığı 2010 yılında da, 2005’te de, 2002’de de, AK Parti’nin bugün yaptıkları dışında herhangi bir şey yapmasını beklemiyordum.
Referandumda yüzde 100 hayır oyu da çıksaydı, nüfusun yüzde 100’ü referandumu boykot da etseydi, referandumdan önce olduğu gibi referandumdan sonra da, savaş devam edecekti, Kürtler tutuklanıyor olacaktı, öğrenciler hapse atılacaktı, kadın hakları tehdit altında olacaktı.
Bütün bunlar AK Parti’nin doğasından kaynaklanıyor. Referandumdan değil.
Referandumdan kaynaklandığını zannedenler belli ki AK Parti’nin nasıl bir parti olduğunu anlayamıyor.
İkinci bir komiklik, referandumda “hayır” oyu verenlerin pek çoğu gibi Postexpress editörlerinin de aslen AK Parti’ye değil, “evet” oyu veren AKP’li seçmenlere değil, en çok “Yetmez ama evet” diyenlere öfke duyması! AK Parti’ye ve seçmenlerin yüzde 50’sine atıp tutmak sıkmıyor herhalde, hırsını alamayan çocuklar gibi hâlâ bizimle uğraşıyorlar!
Havalar biraz kötü gitse, “Bak, gördün mü, ‘Yetmez ama evet’ dediniz, böyle oldu işte” diye tepiniyorlar.
Arkadaşlar, biraz sakin olun, kendinizi toparlamaya çalışın.
Şu anda memlekette olan hiçbir şey “Yetmez ama evet” denildiği için olmuyor.
Referandumda ne sonuç çıkarsa çıksın, bugün olanların hepsi zaten olacaktı, çünkü AK Parti, dünya görüşü, yaşam tarzı ve ekonomik düşünce açılarından muhafazakâr, sağcı bir parti. Bu açılardan, Türkiye’yi 1950 sonrasında yöneten diğer muhafazakâr partilerden, Demokrat Parti’den, Adalet Partisi’nden farklı değil.
Bütün bu partiler gibi, AK Parti için de siyasî açıdan devletin bekası, ekonomik açıdan da Türk sermayesinin çıkarları son tahlilde tüm politikaların temelini oluşturur.
Geçtiğimiz yıllarda, kendisi muhafazakâr olmayan liberal bir kesim AK Parti’yi liberal, reformcu bir parti zannetme yanılgısına düştü. Çok önemli değil, öfkelenmeye gerek yok, çünkü bu kesim zaten küçük ve AK Parti’yi etkileme şansı yok.
Öte yanda, CHP’nin siyaseten temsil ettiği bir kesim, AK Parti’yi Cumhuriyet ve “çağdaşlık” düşmanı, dinci, şeriatçi bir parti zannetme yanılgısına kapıldı veya iktidarını kaybetmemek için kapılmış gibi yaptı.
Gerçekte AK Parti ne liberal ne şeriatçı. Zaman zaman devletin bazı kesimleriyle itişmeyi göze alan muhafazakâr bir parti.
Bu partiye Kemalizm’i ve devleti savunanlar. Anayasa değişikliğine karşı oy kullananlar muhalefet edemez.
Böyle muhalefet edenler (Postexpress dergisi dahil) ancak CHP’nin tabanına sempatik görünür, mevcut devletin yanında yerini alır, kitlesel bir muhalefet yaratma şansına elveda demiş olur.
Kitlesel bir muhalefet yaratmak, AK Parti’yi devletle itiştiği için destekleyen ama yaptıklarını yetersiz bulan geniş katmanları kazanarak mümkün olur.
Mizahi dilekçeler yayınlayarak değil.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.