AHMET KAYA MÜJDESİ
Aslı Aydıntaşbaş
29 Ekim 2013 Salı 08:44
Hani o ”Birlik ve beraberliğe en muhtaç olduğumuz şu günlerde...” diye başlayan samimiyetsiz, klişe ifade vardır ya... Bugünlerde aklıma geliyor. Kazara biri karşıma çıkıp o bürokrat ağzıyla bunları sıralamaya kalkarsa, ateş püskürürüm herhalde. ”Peki sen sesini çıkartıp toplumu ayrıştıran, ötekileştiren dile itiraz ettin mi?” derim.
Sahiden de kırılgan, kırılgan olduğu kadar da hırpalayan bir dönemden geçiyoruz. Medyadan siyasete, toplumda bir saldırganlık hakim. Mustafa Akyol geçenlerde bizim mahallenin durumunu güzel özetlemiş: ”Türk basınında iki büyük grup var: Hükümete karşı olanlar ve hükümete karşı olanlara karşı olanlar. Bu kutuplaşma, körleştiriyor ülkeyi.”
Hal böyleyken, Cumhurbaşkanlığı kültür sanat büyük ödülünün bu yıl Ahmet Kaya’ya verilmesine sevindim. Sahiden birilerinin bizi, bir ulusun farklı farklı parçacıkları olarak kabullenmesi, kucaklaması, vazo daha fazla kırılmadan toparlaması lazım. Bu ödülü bir PR atağı değil, tam tersine, Abdullah Gül nezdinde, devletin bir sanatçı ve onu sevenlerden özrü olarak kabul ediyorum. Bir toparlama, kucaklaşma çabası.
CHP yanlış yapar
Hacca giden Ak Partili 3 kadın vekil, bundan sonra Meclis’e başörtüsüyle gelme kararı almış. Hacca gidip sonrasında içkiyi bırakmak veya kapanmak, Anadolu’da çok görülür. Belli ki Ak Partili vekiller de Kabe ziyaretine böyle ‘dönüştürücü’ bir anlam yüklemiş, hayatlarının en radikal kararlarından birini almış.
Buna saygı duymak zorundayız.
Dün Ankara kulislerinde CHP’nin bu karara karşı tavır alacağı, Meclis iç tüzüğünü bahane ederek Ak Partili kadınların genel kurulda kapanmasına itiraz edeceği haberi vardı. Yanlış olur.
Türkiye’de kadınların yarıdan fazlası, şu ya da bu biçimde başını örtüyor. Onları Meclis dışında tutma çabası, ne ahlaken, ne de siyaseten doğru. Kaldı ki, bu iş ters teper. Toplum artık başörtüsü konusunu, bir ‘hak ve özgürlükler meselesi’ olarak görüyor. Yeni bir Merve Kavakçı enstantanesi, CHP’ye oy ve prestij kaybettirir.
Bazen CHP’yi anlamıyorum... Ak Parti’nin hak ve özgürlükler alanında bu kadar kırık notu varken, neden gidip başörtüsü konusunda duvara toslamayı seçiyor?
Bebek Otel’de bir yemek
Geçen cuma Bebek Otel’deki Ambassador lokantasında, bir grup gazeteci olarak BDP eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş’la yemek yedik. Yemekteki sohbetin detaylarını Nazlı Ilıcak, Ahmet Hakan ve Kadri Gürsel köşelerine taşıdı. Ekleyebileceğim birkaç not şöyle:
* Süreç, kopma noktasında. Kandil de, Öcalan da artık aynı koşullarda devam etmek istemiyor. Erdoğan’ın çevresinden de alınan sinyaller, süreci bitirmeye ‘hazır’ olduğu yolundaymış. Ama kimse de çıkıp bitiren taraf olmak istemiyor.
* MİT heyeti, 2009’dan beri 50’ye yakın görüşme yapmış. Öcalan’la ortalama ayda 2 kez görüşüyorlar. BDP de Adalet Bakanlığı ile görüşüyor. MİT-Öcalan, BDP-Adalet Bakanlığı eksenlerinde, nispeten sağlıklı bir işleyiş var. Sıkıntı, siyasi aktörlerin bu hıza ayak uyduramaması, bazı adımları atmakta zorlanması.
* Kandil’de tansiyon yüksekmiş.
* Demokratikleşme paketinde, KCK tutuklularının bırakılacağı beklentisi varken, bu olmamış.
* BDP ‘sert muhalefet’ dönemine hazırlanıyor. Ama tahminim, seçime kadar ‘kontrollü gerilim’ devam eder. Silah masada değil. Allah’tan!
* Öcalan’ın ‘nitelikli müzakere’ talebinde 3 unsur var: Dış dünyayla (avukatlar, örgüt, gazeteciler vs) temas, müzakerelere aracılık edecek bir ‘İzleme Grubu’ ve hükümetin masaya bir yol haritası koyması. Yani ‘Neyin müzakeresini yapıyoruz? Yolun sonunda ne var?’ diye merak ediyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.