22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara11°C
  • İzmir17°C
  • Berlin-2°C

ABD’NİN SURİYE’DEKİ CAYDIRICI GÜCÜ: AMERİKAN BAYRAĞI

Kadri Gürsel

21 Eylül 2016 Çarşamba 09:10

Obama Yönetimi’nin Irak ve Suriye’deki çatışmalara düzenli kara birlikleriyle müdahil olmama kararındaki ısrarı, Pentagon’u gün geçtikçe daha karmaşık, daha çok tarafın müdahil olduğu ve içinden çıkılması daha zor hale gelen savaş alanında yaratıcı çözümler geliştirmeye zorluyor. Bunların içinde son günlerde en çok göze çarpanı, Amerikan bayrağının, kakafonik bir müzik topluluğunun sonunda birbirine girmemesi için maestronun bageti gibi kullanılması. Bu zoraki terkibi ABD kendi siyasi gündemini uygulayabilmek için oluşturdu...

Malumunuz, ABD’nin Suriye’deki birinci önceliği IŞİD’in zayıflatılması ve yok edilmesi. Bu kakafoniyi yaratan “çalgıcıların” ise her birinin ayrı gündemi ve siyasi amacı var. Kim mi bunlar?

Kürt PYD ve onun silahlı gücü YPG... Evet, IŞİD’e karşı savaşıyor ama bunu en azından bir “Kürdistan otonomisi” elde etmek için yapıyor.

Erdoğan Türkiye’si... Evet, Türkiye de IŞİD’e karşı sonunda nihayet savaşmaya başladı. Ama Erdoğan’ın tanklarını Suriye’ye sokup IŞİD’i sınırdan güneye sürmesinin asıl amacı onu zayıflatıp yok etmekten ziyade Kürtlerin Suriye’de coğrafi bütünlük ve nihayet otonomi elde etmesini önlemek… Ve Rus müdahalesiyle dışlandığı Suriye denkleminde “Fırat Kalkanı” operasyonu sayesinde kendisine de bir yer açtığını düşünüyor olabilir.

Ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)... Tam olarak hangi örgütlerden oluştuğunu ve bunların arasındaki farkın ne gibi nüanslara dayandığını ancak saha ekspertizi olan dar bir uzmanlar ve istihbaratçılar grubunun bilebildiği rejim karşıtı cihatçı gruplar topluluğuna verilmiş ad. Sürekli olarak bölünüp birleşerek ad değiştirdiklerinden, daha fazla kafa karışıklığına yol açmamak için bunları kastederken en iyisi yine ÖSO adını kullanmak. ÖSO’cular Amerikan Dışişleri’ne göre “ılımlı İslamcı”. ÖSO’nun Suriye’nin kuzeyinde IŞİD’e karşı savaştığı da bir gerçek. Lakin onları besleyip donatanlar tarafından “IŞİD’e karşı savaştırıldıkları” daha doğru bir ifade olurdu. Ankara’nın “Fırat Kalkanı”na dâhil ettiği ÖSO gruplarının ABD’den “onaylı” ve CIA destekli oldukları da yazılıp çizilen hususlar arasında.

İşte Pentagon, bazen bu sözde IŞİD karşıtı müttefiklerinden birinin diğerini yok etmesini önlemek için, bazen de müttefiklerini, Suriye’de müttefiki olmayanların saldırılarından korumak için kullanıyor Amerikan bayrağını.

Bu bayrak çözümünün son derece ilginç bir örneği Türkiye sınırındaki Suriye kasabası Tel Abyad’da yaşandı. 15 Eylül’de, kasabaya Türkiye tarafındaki komşusu Akçakale’den bakanlar, bazı damlarda ve mevzilerdeki PYD flamalarının yerini Amerikan bayraklarının aldığını gördüler. Önceleri bu Amerikan bayraklarının bir Türk askeri müdahalesinden endişe duyan PYD’liler tarafından caydırıcı olsun diye çekildiğine dair yorumlar yapıldı. İki gün sonra anlaşıldı ki bayraklar Tel Abyad’da üslenen Amerikan özel kuvvetleri tarafından çekilmiş. Hürriyet gazetesine konuşan “üst düzey bir Pentagon yetkilisi”, Tel Abyad’daki Amerikan özel kuvvetleri mensuplarının Cenevre Sözleşmesi gereği bulundukları yeri belli etmek için Amerikan bayrağı çektiklerini, ancak bunun hemen ardından sınırın Türkiye tarafından Amerikan askerlerinin olduğu noktalara ateş açıldığını ileri sürdü. Ölen ve yaralanan olmamıştı.

Tel Abyad, haziran 2015’te YPG tarafından IŞİD’den ele geçirilmişti. Böylece, IŞİD’in Türkiye sınırında kontrol ettiği hattın uzunluğu önemli ölçüde azalmış, geriye sadece 95 kilometre uzunluğundaki Azez-Cerablus hattı kalmıştı. Bu ABD ve PYD’nin işine gelen bir gelişmeydi elbette ama farklı nedenlerden ötürü... Amerikalılar IŞİD zayıflatıldığı için, PYD ise Tel Abyad’ın batısında ve doğusunda kalan, kendi kontrolü altındaki Kürt kantonları coğrafi olarak birleştiği için memnundu. Tel Abyad’daki Amerikan bayrakları, ABD’nin IŞİD’e karşı müttefiki Ankara’ya verdiği açık bir mesajdı: “Burada biz varız, Tel Abyad’ı ele geçirip kantonları bölme planınız varsa lütfen gözden geçirin”.

Pentagon’un birbirine düşman müttefiklerini kendince disipline sokmak için Amerikan bayrağı gösterme ihtiyacı söz konusu olduğunda elbette ki bunu Amerikan askerlerinden başkası yapamazdı. Bu bayrak çekenler özel operasyon birlikleriydi ve görevleri ön cephede savaşmak değildi. Postalları savaştıkları için değil, savaşanlara yardımcı oldukları için tozlanıyordu.

Ağustos 2016’da Hasaka kentinde YPG ve rejim güçleri arasında patlak veren çarpışmalar sırasında da Amerikan özel kuvvetlerinin buradaki varlığı, Pentagon tarafından Suriye hava saldırılarına karşı Kürt müttefiklerin korunmasının gerekçesi olarak kullanıldı ve Şam, uçaklarını bölgeden uzak tutması için uyarıldı.

Amerikan özel kuvvetlerinin, yıldızlı ve çizgili bayrakları önümüzdeki günlerde bir kez daha sırt çantalarından çıkarıp müttefiklerini korumak için dalgalandırmaları gerekebilir. Pentagon’un lüzumunda bir Amerikan bayrağı çekerek karadaki savaşı yönlendirme faaliyeti bu kez, Ankara’nın 23 Ağustos’ta başlattığı “Fırat Kalkanı” operasyonunun El Bab safhasında tekrarlanabilir.

Malum, Azez-Cerablus sınır hattı IŞİD’den boylu boyunca temizlendikten sonra ÖSO’cuların Türk tankları ve özel kuvvetlerinin koruması altında, stratejik El Bab kentini de IŞİD’den almak için El Rai’den güneye doğru inmeleri bekleniyordu. Tam bu sırada ilginç bir video 16 Eylül’de sosyal medyaya düştü: El Rai’de ÖSO’cuların, Fırat Kalkanı’na destek olmak üzere silahlı arazi araçları ile ortaya çıkan 30 kadar Amerikan özel birlik mensubunu ölüm tehditlerini de içeren sloganlarla protesto ettikleri görülüyordu. Özel birliklerin El Rai’den o an için ayrılmasına neden olan protestoların bir nedeni de ABD’nin IŞİD’e karşı öteki müttefiki YPG’ye verdiği destekti.

İzaha muhtaç çelişki ise bu ÖSO’cuların ABD tarafından “onaylanmış” olduklarının iddia edilmesi, birçok videoda ellerinde Amerikan silahlarıyla görülmeleri ve “ılımlı İslamcı” olduklarının varsayılmasıydı. Neyse ki “Fırat Kalkanı”ndaki ABD varlığını protesto eden üç ÖSO grubu operasyondan ayrıldı ve yuhalanan ABD özel kuvvetleri de El Rai’ye geri döndü.

ABD ve Rusya arasındaki anlaşmanın açıklanmayan maddelerinin Fırat Kalkanı’nın sınırlarını çizip çizmediğini bu yazı yazıldığı sırada bilmiyorduk. Ama operasyon beklendiği gibi El Bab’a doğru genişlerse, burada belirebilecek herhangi bir Suriye tehdidine karşı ABD yine bayrak gösterip, ÖSO’cuları korumak için Hasaka’da yaptığı gibi “Orada bizim askerlerimiz var” diyerek Şam’ı uyaracaktır.

ABD, Türkiye’yi de içine çekerek IŞİD’e karşı sahadaki müttefiklerinin sayısını ve gücünü artırmış gibi görünüyor. Lakin bu öyle karmaşık ve patlayıcı bir terkip ki son derece üstün bir yönetim dehasını gerektiriyor. ABD’nin IŞİD’e karşı desteklediği sözde “ılımlı İslamcı” ÖSO’cuların ABD’nin dostu olmadıkları zaten biliniyordu. Fakat bunlar Ankara’nın dostu. ABD’nin müttefiki Ankara’ya göre, ABD’nin öteki müttefiki PYD düşman.

ÖSO’cuların PYD’ye düşman olmasının bir nedeni Ankara’nın da düşman olmasıysa diğer nedenleri de PYD’nin laikliği ve Şam rejiminin işbirlikçisi olarak görülmesi. Bu kakafonik terkip Bremen Mızıkacıları’nı andırıyor. Lakin bu, gerçekte en güçlü olan ABD’nin Suriye’ye postal değdirmeme politikası yüzünden en tepedeki horozun rolünü üstlendiği acayip bir “topluluk”. Horoz durumu şimdilik idare ediyor. Tabii eşek çifte atmadığı ve kediyle köpek kavgaya tutuşmadığı sürece... (Al Monitor)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.