ABD KÜRDLERİ SATTI MI?
Mesut Yeğen
10 Ağustos 2015 Pazartesi 15:13
Türkiye’nin Suriye siyasetinde bir büyük tornistan yapıp ABD çizgisine gelmesi ve bu tornistandan aldığı ‘meşruiyetle’ aralıksız biçimde Kandil’i bombalaması hem Kürd hem Türk mahfillerde aynı sorunun ortaya atılmasına sebep oldu: ABD Kürdleri sattı mı? Soru önemli çünkü Türkiye’nin pozisyon değiştirmesiyle birlikte Kobani ve Afrin’in birleşmesi ve Suriye Kürdistanı’nın PYD/PKK tarafından çekip çevrilen bir Kürd entitesine dönmesi ihtimalleri kesinkes ortadan kalktı ve Haseke ve Kobani’nin birleşmişliğinin sürdürülüp sürdürülemeyeceği belirsizleşti. Keza, Türkiye’yle ABD arasındaki ittifakın Suriye Kürdistanı’nda PYD’nin, Türkiye’de ise PKK’nin geriletilmesine yol verme ihtimali ortaya çıktı. Oluşan bu yeni durum sebebiyle bir kısım Kürd mahfil biraz kaygıyla, bir kısım Türk-İslamcı mahfil ise sevinçli bir telaş içinde aynı soruyu sorar oldu: ABD Kürdleri sattı mı?
Sözünü ettiğim sonuç ve ihtimallere sebep olmuş olması itibarıyla Türkiye ile ABD’nin Suriye sahasındaki anlaşmasının bu sevimsiz soruya yol açmış olması anlaşılmaz değil. Ancak her iki mahfilin de ihmal ettiği bir durum var: Evet ABD’dir bu, Kürdleri, bilhassa Güney Kürdlerini geçmişte birkaç kez sattı, bugün de Kuzey Kürdlerini satabilir; ama ortada ne satışı yapılabilecek bir ortaklık, ittifak vardı ne de Kürdler ABD için hepten satılıp, ihmal edilebilir kıymetsizlikte bir unsur. İzah etmeye çalışayım.
ABD Kürdler ilişkisinin geçmişi ortada. Güney Kürdleri hem 1975’te hem 1991’de ABD tarafından ortada ve Irak’ın olmayan insafına bırakıldılar. Daha yakın zamanda, geçen sene ise IŞİD’in olmayan insafına. Ama yine Güney Kürdleri 2003’te ABD tarafından devlet-benzeri bir duruma kavuşturuldular ve yine geçen sene önce Erbil’de ardından Kobani’de IŞİD barbarlığından kurtarıldılar. Bu da şu demek: Kürdler ABD için satılabilir de, ihya da edilebilir; hangisinin olacağını Kürdlerin kudretiyle ABD’nin ali menfaatlerinin çakıştığı yer belirler. Kürdlerle ABD arasındaki ilişkinin seyri muhtemelen ABD’yle Türkiye arasındaki anlaşmadan sonra da bu minvalde şekillenir. Kürdler kudretleri ve ABD için taşıdıkları önem nispetinde ABD tarafından satılır, kollanır ya da muhafaza edilir.
Kürdlerin ABD’yle münasebetinin akıbetine bu perspektiften bakıldığında görünen şu: Güney Kürdlerinin ABD için satılabilir noktaya gelmesi imkansız değil ama imkansıza yakın; hele de ABD’yle İran arasındaki ilişkinin bunca değişmesinin ardından. Güney Kürdleri belli ki görülebilir vadede ABD’nin kollamasına mazhar olmaya devam edecekler. Geçen sene yaptıkları gibi ABD’nin onay vermemesine rağmen Bağdat’tan uzaklaşıp Ankara’ya yakınlaşmak gibi hem ABD’yi hem de Tahran’ı tedirgin eden büyük, revizyonist adımlar atmadıkça.
Suriye Kürdlerinin durumu farklı. Suriye Kürdleri, ABD için yeni, etkili ve fakat PKK gibi sistem dışı bir aktörle olan organik münasebeti sebebiyle tedirgin edici bir aktör. Bir yandan Suriye sahasında ABD’nin arzuladığı türden bir yeni düzenin kurulabilmesinde işlevsel olabilecek ama bir yandan da ABD’nin kadim müttefiki Türkiye’nin hassasiyetlerine dokunan bir aktör. Bu sebeple ABD Türkiye arasındaki ilişkiler bugünlerde aldığı kıvamda devam ettikçe Suriye Kürdleriyle ABD arasındaki ilişkinin ABD Güney Kürdleri ilişkisine evrilmesi imkansız. Ve hatta durum galiba şu: PYD’nin biraz da Türkiye’nin ABD çizgisinden uzaklaşmasına bağlı olarak Suriye’de elde ettikleri bundan ileri gitmeyecek, ama ABD Türkiye ilişkisinin değişmesinin ardından geri gidebilir. Bu geri gidişin mesafesini Türkiye ABD arasındaki muhabbetin alacağı kıvam ve PYD’nin göstereceği esneklik belirleyecektir.
Kuzey Kürdleriyle, daha doğrusu PKK hattıyla ABD arasındaki ilişkilere gelince. Buradaki ilişkinin ‘ABD, Obama Kürdleri sattı’ kaygısı ya da sevinciyle anlaşılması mümkün değil, çünkü bu ikisi arasındaki ilişki ABD’nin berikini satabileceği bir yakınlığa zaten hiç erişmemişti. PYD’nin ABD’nin kısmi korumasına mazhar olmasının ötesinde bir yakınlaşma PKK’yle ABD arasında hiç olmamıştı. Ama şu da doğru: PKK hiçbir zaman tipik bir anti-ABD örgüt de olmadı.
Türkiye Kürdleriyle ABD arasındaki ilişkinin seyri de belli ki bütün bu hal tarafından şekillenecek. Yani, PKK’nin halen önemli oranda sistem dışı bir aktör oluşu ve lakin tipik bir anti-ABD aktör olmayışı, Türkiye’nin ABD için gözden çıkarılamaz bir müttefik oluşu ve lakin Türkiye Kürdlerinin ve PKK hattının ihmal edilemez büyüklükte ve hem Türkiye, hem Irak hem de Suriye Kürdistanı’nda istikrarsızlık yaratabilecek kudrette bir aktör oluşu… ABD ve Türkiye Kürdleri ve PKK arasındaki ilişkinin seyrini bu gerilimli ilişki belirleyecek.
Hülasa, Türkiye Kürdleri söz konusu olduğunda ABD Kürdleri sattı diyerek yerinmenin de sevinmenin de manası yok çünkü Türkiye Kürdleriyle ABD arasındaki münasebet ABD’nin berikini satabileceği bir yakınlığa hiç erişmedi. Üstelik, ABD’dir bu ihya da eder, satar da, hem de herkesi. (basnews)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.