ABD DIŞARI, İRAN İÇERİ
Kadri Gürsel
18 Aralık 2011 Pazar 06:02
“ABD’nin Irak’ı işgali etmesi kadar bu işgali sona erdirmesi en çok kimin işine yaradı?” diye sorulsa, cevap “Tartışmasız İran” olur.
Sekiz buçuk yıl süren işgalin “İran çetelesi”ne bir göz atalım.
Bir: ABD sekiz yıl önce Irak’ı işgal ederek İran’ı bölgedeki düşmanı Saddam rejiminden kurtardı.
İki: İran rejimine baş belası olmuş muhalif Halkın Mücahitleri, Irak topraklarında Saddam tarafından beslenen ve kollanan bir “mini ordu”ya sahipti. Bu güç işgalin ardından dağıtıldı. Halkın Mücahitleri İran için bir potansiyel tehdit olmaktan böylece çıkarıldı.
Üç: Irak’ta çoğunluğu oluşturan Şiilerin İslami eğilimli örgüt ve güçleri İran rejiminin uzak ya da yakın himayesi altında idiler. İşgal Sünni azınlığın devletteki egemenliğine son verince, başlıca Şii örgütleri olan Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi (SCİRİ) ve Mukteda El Sadr’ın radikal “Mehdi Ordusu” büyük güç kazandılar. Bugün Irak’taki Maliki hükümeti, önce İran’ın sözünü dinleyen Şii güçlerin egemenliğini temsil etmektedir.
Dört ve tarihi bakımdan en önemlisi: “Safevi İran”, yaklaşık 500 yıl önce Çaldıran’da Sünni Osmanlı karşısında aldığı büyük yenilginin neticesinde Şiiliğin tarihi ve dini sıklet merkezi olan Irak’ı Sünni egemenliğine terk ederek doğuya çekilmişti. Irak’ta Sünni hâkimiyetine yüzyılların ardından son veren ABD işgali sayesinde Şii İran İslam Cumhuriyeti nüfuzu ve fiili mevcudiyeti ile Şiiliğin tarihi topraklarına geri dönmüştür, dönmektedir.
Beş: ABD’nin Irak’taki askeri varlığına son vermesi sayesinde İran’a, Şii Irak üzerinden Suriye ve Lübnan yolu açılmıştır. Bundan böyle artık İran Devrim Muhafızları bir otobüse binerek serbestçe Suriye’ye gidecekler ve orada, mesela bir Humus’ta isyanı bastırmak için her gün 20-30 kişiyi öldüren Baasçılara yardımcı olabileceklerdir. Sonra Lübnan’a geçip Şii Hizbullah’ın saflarında mevzilenebi-leceklerdir.
Yani artık İran’ın Hizbullah’a silah ulaştırmak için Türkiye’nin hava sahasına, kara ve demiryollarına ihtiyacı kalmamıştır. Suriye’deki rejimin ömrünü uzatmak için ihtiyaç duyduğu her şey, para, silah, malzeme ve Devrim Muhafızı, Şii Irak üzerinden taşınacaktır.
Hizbullah-Şam-Tahran mihveri arasındaki eksik halka, Irak’taki Amerikan askeri varlığının nihayete ermesiyle tamamlanıyor; mihverin karasal sürekliliği kuruluyor.
ABD’nin işgali Irak’ı İran’a altın tepside ikram ettiyse, işgalin sona ermesi de, yine tarihin garip bir cilvesi olarak Şam rejimine isyana karşı kullanmak üzere bir İran hançerini aynı altın tepside sunmuştur.
Suriye, Sünni isyancıları alenen destekleyen Türkiye ile rejimin yoldaşı İran arasında artık daha büyük bir çekişmenin alanı olacaktır.
Irak’ta ABD’den doğacak boşluğu İran elbette ki tek başına dolduramaz. Diğer belli başlı “boşluk doldurma” adayları Türkiye ve Suudi Arabistan’dır. Mamafih bu iki bölgesel aktör, eşyanın tabiatı gereği ancak İran’dan arta kalan boşluğu doldurabilirler. Sünniler için çekişeceklerdir. Bu arada Kürt bölgesi Türkiye’ye daha çok yakınlaşacak ve fakat bu yakınlaşma Türkiye’nin “Kandil sorunu”nun halledilmesine beklediği düzeyde bir katkı sağlamayacaktır.
Bütün bunların ötesinde tüm bölge için asıl sorun, ABD’nin geri çekilirken arkasında yoksullaşmış, bölünmüş, terör tehdidi altında, istikrarsız, kara sınırlarıyla hava sahası üzerinde hükümran olamayacak kadar zayıf bir hükümet tarafından sözde yönetilen bir ülke bırakıyor olmasıdır.
Bu bakımdan Irak, işgalden ve işgalin sona ermesinden en çok kazançlı çıkan ve istikrarsız zeminlerde yürümeyi bu bölgede en iyi bilen İran için bile gün gelir, ciddi bir güvenlik sorununa dönüşebilir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.