17 Mayıs 2024
  • İstanbul16°C
  • Diyarbakır19°C
  • Ankara11°C
  • İzmir21°C
  • Berlin16°C

33 YIL OLMUŞ...

Cafer Solgun

13 Eylül 2013 Cuma 01:40

33 yıl olmuş... 12 Eylül gaddar bir faşizmdi. Türkiye’yi Kemalist tasavvurlarına göre “dizayn” etme amacı taşıyan bir faşizm... Gerçekleşmiş darbeler içinde kurum ve kurallarıyla en kalıcı tahribatlar yaratmış olanıydı. Cuntacılar gittikten sonra bile anlayışları “devlet” olmaya devam etti...

33 yıl olmuş... 12 Eylül’ün ne olduğunu anlamak isteyen 12 Eylül cezaevlerini öğrenmelidir. Nasıl bir Türkiye hayal ettiklerinin en açık ve doğrudan karşılığı cezaevlerinde yapmak istedikleriyle anlaşılabilir çünkü. Bu yüzden Metris, Mamak, Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi demektir 12 Eylül...

33 yıl olmuş... Cunta şefi Kenan Evren meydan meydan dolaşıp Kuran’dan ayetler okuyarak “Asmayalım da besleyelim mi” diye sorduğunda, meydanları dolduran insanlarımız “As! As!” diye tempo tutarak karşılık veriyorlardı ona... 1982 yılında Evren’i Cumhurbaşkanı da yapacak olan Anayasa referandumunda “evet” diyen halkımız, darbeye direnen devrimcileri ihbar etmekte birbiriyle yarışıyor, arada kişisel garezi olan insanları da “anarşist” diye jurnallemeyi “uyanıklık” sayıyordu...

33 yıl olmuş... Darbe hukukuna göre yargılanıyor olmamız yetmiyordu; “teslim olun” diyorlardı bize, “inançlarınızı, ruhlarınızı, vicdanlarınızı, onurunuzu, her şeyinizi teslim edin, itirafçı olun”... Direniyorduk ve ailelerimizden gayrisinin umurunda mıydı, bilmiyorduk... Cezaevi kapılarında büyüyen çocuklar oldu. Bizlerin kaygısıyla ömür tüketen annelerimizden, babalarımızdan, ablalarımızdan cezaevi kapılarında ölenler oldu. Aşağılandıkları, hakarete uğradıkları, dövüldükleri o kapıların önünde tanıdılar asıl devletin nasıl bir şey olduğunu. Hayatın “ötesinde” idik; ne duyan vardı ne de “ne oluyor” diyen, sorusu olan...

33 yıl olmuş... Mahkemelerde işkencelerde öldürüldüğüne tanık olduğumuz arkadaşlarımız “kayıp” diye geçti kayıtlara... O salonlarda da saldırıya uğradık, dayak yedik... Tutanaklara, “sanıklar cezaevi şartlarından şikâyet ettiler” diye bile geçmedi çoğu. Tek tip elbise giymediğimiz için zorla getirildiğimiz duruşmalarda tutanaklara “uygunsuz kıyafet giymişti, salondan atıldı” yazıldı. “İdam” hücrelerinde tutulanlarımız oldu yıllarca. Her an asılabilirlerdi; onlarla beraber öldük öldük dirildik...

33 yıl olmuş... İşkence gördüğümüz koridorlar kan revan iken vicdanlarının isyanına dayanamayıp ellerindeki copları yere atan, gözyaşları içinde bizlerle beraber “kahrolsun faşizm” sloganları atan askerler de gördük, sonra başlarına ne geldiğini bilmediğimiz... Hayatın başka boyutlarında karşılaştığınız, “yoldaş” olduğunuz, “heval” olduğunuz ve bir gün yanınıza gelip mahcup “ben oradaydım... askerdim...” diyen arkadaşlarımız oldu... Belediye otobüslerinde karşılaştığımız, başlarını önlerine eğip ilk durakta inen işkenceci subaylar... Devir devran değişince gazetelere “biz emir kuluyduk” beyanatları veren Binbaşı Adnan Özbey’ler, Albay Raci Tetik’ler...

33 yıl olmuş... Şimdilerde, şükür mü demek gerekir, herkes darbeye karşı. Şaşırmak mı gerekir, bazıları da “solculuk” niyetine darbeci. Ne demek gerekir, 12 Eylül cuntasından artakalan iki yaşlı nezdinde 12 Eylül yargılanıyor, ama yargılamanın genişletilmesi talebimiz ortada kaldı...

33 yıl olmuş... “Biz” darbelerle yüzleştik, arındık ve artık geleceğe bakıyoruz; öyle mi?

33 yıl olmuş... O kör hücrelerde bize direniş ilham ve gücü veren mesajları vardı uzağında olduğumuz ve bazen bir hayal olduğunu düşündüğümüz hayatın. Mesela yağmur yağıyordu ve beton kafesleri zindanın, engel olamıyordu yağmurdan sonraki toprak kokusunu hissetmemize... Ve avuç içi kadar demir parmaklıklı pencerelerimizden gökkuşağı doluyordu içimize...

33 yıl olmuş... En genç gidenlerimizin anısına saygı ve minnetle...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.