30 Nisan 2024
  • İstanbul14°C
  • Diyarbakır17°C
  • Ankara14°C
  • İzmir14°C
  • Berlin12°C

2015’TE SAKIN ÖLMEYİN!

Yavuz Delal

08 Mayıs 2012 Salı 16:58

“Ey İman edenler, hakkıyla sakınılması gerektiği gibi Allah’a karşı sakının ve sakın Müslüman olmadan ölmeyin”. 3/102.

Ermenilerin katledilişinin yüzüncü yılına yalnızca üç yıl kaldı.

Eyyâmullah’ın 100. Yıl Dönümü; yani 2015.

İlgili katliamın taraflarının politik atraksiyonlarından mümkün mertebe bağımsız bir biçimde meseleye bakmak ve katliam hakkında Müslüman retoriğinin ahlakını belirlemek gerekir.

1915’te bir katliamın yaşandığının kabulü üzerinde düşünmekteyim.

Tehcir projesi katliamın manifestosudur.

İttihat ve Terakki iktidarı için projeyi gerekli kılan sebepler benim Müslümanlığımı ne içeriklendirir ne de biçimlendirir. O sebepler İttihat ve Terakki için ne anlam ifade ediyorsa, o anlamlar onun sorumluluğundadır.

Ama beni mesul kılan orta yerde katliama maruz kalan bir milletin şahitliğidir.

2

Kürtlerin katliamda sorumluluğunun bireysel olduğunu, dolayısıyla Kürt toplumu adına bir katliamdan bahsedilemeyeceğini, bahsedenlerin yanılgı içerisinde olduğunu söylememiz, bunun aksini iddia eden kimi (özellikle sol) Kürtlerin rağmına gereklidir.

Bir katliamdan sorumlu olmak, proje sahibi olmakla alakalıdır. İlgili proje Kürtlerin değildir. İşin aslı Kürtler adına proje yapacak bir Kürt erki zaten mevcut değildir. (Bu konuyu, belki daha sonra açabiliriz).

3

Bir Müslüman, tarihe ve tarihî olay ve olgulara nasıl şahitlik eder? Bunun cevabı olay ve olgularla ilgili temel ilkeleri belirlemektir.

“Kürt sorunu”nda olduğu gibi, Türkiye’nin resmi tezleri bağlamında kanaat sahibi olmuş bir toplumsal yapıda Ermeni katliamı hakkında konuşmanın yolu, meseleye bir ahlak koyabilmek için ilkin tanımlama yapmaktır. Çünkü tanımlamadığımız hiçbir şey hakkında doğru düşünceye ulaşamayız.

4

Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve o devletin tezleri bağlamında şekillenmiş milleti tarafından Dersim’de katliam yaşanmadığı veya Kürt diye bir toplumun olmadığı tam bir gerçekmiş gibi on yıllarca söylendi. Sonra anlaşıldı ki Kürt diye bir şey var ve Dersim’de katliam olmuş.

Benzer biçimde Ermeni katliamının yaşanmadığını da söylemekteler; yetmiyormuş gibi, olayın tersinin olduğu yani Ermenilerin Türkleri katlettiğini söylemişlerdir.

Türkiye Cumhuriyetinin bu konuda da yakın bir zamanda çark edeceğini; ve gerçeğin aslında yüzyıldır söylediği gibi olmadığını ve artık yüzyıl sonra Ermenilerden özür dilemesi gerektiğini söyleyebileceğini düşünmekteyim.

TC’nin gerçekler konusundaki sicili ortadayken, gerçek hakkında kendi fikrimizi oluşturmak için onun gerçeği beyan etmesini beklemek ciddi bir hata olacaktır.

Eğer “Kürt sorunu”nda da onu bekleseydik, Allah’a iman etmiş olmamızın bir anlamı kalmazdı.

5

Kısaca retoriğin ahlakı açısından Kur’an vahyine müracaat edelim!

Eyyâmullah’ın 100. Yıl Dönümü; yani 2015.

“Eyyâmullah” yani “Allah’ın günleri” ifadesi; kimi toplumların başlarından geçen tarihî olaylar (bkz. 14/5), bolluk ve nimet günleri ve kıyamet günü gibi anlamları da içerir (bkz. 45/14).

Ermeniler de tıpkı Kürtler gibi Allah’ın ayetlerindendir (bkz. 49/13 ve 30/22).  Yine Allah’ın bir ayeti olan Türkler adına zulme uğramışlardır. Bu topraklarda Allah’ın bir ayetini bir başka ayet adına inkâr etmek ve ona zulmetmek gibi bir aymazlık yaşanmıştır.

İttihat ve Terakki iktidarının kurguladığı ulus devlet için Ermenilerin katledildiği gerçeği ve Türkiye Cumhuriyetinin devamını sağlamak için Kürtlerin inkâr edildiği gerçeği, Allah’ın günleri olarak bu iki halkın tarihine geçmiştir.

Kur’an vahyi, katliam ve inkârın hatırlanmasını ve hatırlatılmasını insanın nereden nereye geldiğini idrak etmesi bakımından da ayrıca önemsemektedir (bkz. 14/5).

6

Allah’ın kevni ve vahyi ayetleri birer hakikattir.

Güneşin her sabah doğması Allah’ın kevni (oluşsal) bir ayetinin hakikati olması gibi, Ermeni veya Kürt sosyalitesi de, vahyin nakli ayetlerle teminat altına aldığı kılgısal birer hakikatidir.

Müslüman, yalnız Allah’a teslim olan demektir (bkz. 16/87).

Müslüman, hakikate teslim olan demektir (bkz. 5/44; 27/81).

Müslüman, barışa giren demektir (bkz. 2/208, 4/94; 49/14).

Müslüman, bir diğerine hakkını teslim eden ve güven bildiren demektir(bkz. 2/131; 3/19; 12/101).

Tarihte İsrailoğulları’nın Mısır’da katledilip aşağılandığı nasıl bir hakikat ise, Ermenilerin katledildiği ve Kürtlerin inkâr edildiği de birer hakikattir.

7

Müslüman, yalnız hakikate teslim olandır.

Öyleyse:

Hak talebinde bulunanlara ırkçı, hain, işbirlikçi, ulusalcı, terörist, anarşist veya faşist demekten vazgeçin!

Hayra çağırın, iyiliği emredip kötülüğü engelleyin (bkz. 3/110, 114; 7/157; 9/71, 112; 22/41; 31/17)! Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun ve hak ve adalet sınırlarını çiğnemeyin (bkz. 11/112)!

Ve Ermenilerin katledildiği ve Kürtlerin inkâr edildiği hakikatini kabul etmeden, sakın ölmeyin!

Çünkü siz, sizden öncekilerin yaptıklarından sorumlu değilsiniz (bkz. 2/134, 141) ve fakat yapılanları olduğu gibi kabul etmekten sorumlusunuz! Çünkü hakikate teslim olmak; Allah’ın kevni ve vahyi ayetlerine teslim olmak bunu gerektirir!

Yalnızca doğru değil, dürüst de olun!

Yoksa ne Suriye aymazlığınız, ne Filistin davanız, ne yardım konvoylarınız, ne Mavi Marmara’nız, ne kutlu doğumlarınız, ne belgeselci iki Türk gazeteciniz, ne mazlumlardan yana zalim başkanlarınız, ne okyanusa boca ettiğiniz gözyaşlarınız, ne büyüyen gücünüz, ne kıldığınız namazlarınız, ne yaptığınız cihatlarınız, ne ebet-müddet devletiniz, ne necip milletiniz ve ne de Sunniliğiniz ve Şiiliğiniz “hak, hak, hak” deyip duran mağdurlarınızın göklere yükselttiği ah-u figanlarının sizi çarpmasına engel olur!

Ve hem bu dünyada hem ahiret yurdunda rüsva olursunuz! (bkz. 3/21, 22; 9/69 vb).

Eğer inanıyorsanız hakkı teslim etmeye dikkat edin; dikkat edin de, ölümden sonraki hayata çarpılmış olarak gitmeyin!

8

1 Mayıs’a ilişkin “sol” çatlağından nemalanacağımıza, kendi payımıza bakmamız gerekmez mi?

Artık Müslümanlar ciddi özeleştiri yapmalılar.

Mesela, “o günü” yaşayan bir Müslüman; yürekten, Sivas-Madımak haberini tv ekranlarından izlerken bugün utanacağı duyguları o gün taşımadığını söyleyebilir mi?

Kendimizi kandırabilir miyiz?

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.