19 OCAK’TA NE OLMUŞTU
Hayko Bağdat
18 Ocak 2014 Cumartesi 05:34
Yarın 19 Ocak.
Devletin biriktirdiği tüm cinayet geleneği ve görevli tüm personeliyle Hrant Dink’i aramızdan aldığı günün yedinci yıldönümü.
O günlerde Başbakan’ın faili 48 saat içinde bulduğu için gururla beyanlar verdiği ve aradan geçen 3.960 gün sonra elimizde sadece o failin siluetinin bulunduğu hâllerdeyiz.
Peki, gerçekte ne oldu?
Cinayet için ilk senaryo oldukça akla yatkındı.
Hrant Dink’i Ergenekon öldürmüştü.
Onu Türk düşmanı ilan eden yargı, medya ve Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol, Veli Küçük gibilerinin oluşturduğu STK’lar cinayete zemin hazırlamışlardı.
Tam bağlantısı ispatlanamasa da Ergenekon’un Trabzon ayağı bu iş için örgütlenmiş ve 17 yaşında bir çocuk suikastı gerçekleştirmişti.
Bu eylem aynı zamanda hükümeti hedef alıyordu.
Cinayeti Kafes Eylem Planı’nda yazılanlar ile birleştirdiğimizde, katillerin “İslamcı hükümeti dünyaya rezil etmek, ülkedeki Hıristiyanların yaşayamaz hâle geldiğini ilan etmek” gibi niyetler taşıdıklarını görüyorduk.
Zaten daha sonra bu yapıya üst üste operasyonlar yapılacak ve adı geçen herkes müebbet cezalar alacaklardı.
Peki, aradan geçen yedi yıldan sonra ve bugün artık alenen ifşa olan, herkesin herkese “çeteci” dediği memleket tablosu karşısında bu senaryoyu bire bir kabul etmemiz mümkün mü?
Bazı sorular sorarak anlamaya çalışalım.
Hrant Dink’i yargılandığı mahkeme salonlarında, Agos’un önünde, Ermeni konferansında adım adım takip eden, tehdit eden bu Ergenekonculardı.
İşçi Partisi ve faili meçhullerin komutanı Veli Küçük, kurdukları ırkçı komiteler marifetiyle kendilerine yeni eylem alanı olarak Ermeni Soykırımı’nın inkârını belirlemişlerdi.
Fakat bugün her biri müebbet yemiş olan bu Ergenekonculara, yargılandıkları süre boyunca Hrant cinayeti ile ilgili tek bir suçlama yapıldı mı?
Hayır.
Cinayetten hemen sonra başlatılan Ergenekon operasyonlarını yöneten, son olaylarla adları tekrar gündeme gelen polisler, istihbarat şefleri, savcılar, hâkimler kimlerdi?
Bugün Hrant cinayetinde ihmalden çok katkısı olduğuna inandığımız dönemin Trabzon, İstanbul kadroları.
Ergenekon’un ve darbecilerin hedefinde olan seçilmiş hükümetin en cevval bakanları, Valileri, Emniyet Müdürleri ilginç bir şekilde yine bu davanın şüphelileri arasında yer aldı.
Peki, bu cinayetin sonuçları en çok kimileri hedef tahtasına koydu?
Planlandığı gibi hükümet dünyada meşruluğunu kaybederek Hıristiyan karşıtı ilan edildi mi?
Başbakan cinayet sonrasında Dink ailesinin evini ziyarete gidebilecek bir iklim bulabildiğine göre hayır.
Aksine, bu cinayetten sonra Türkiye tarihinin en kalabalık cenazesine dönüşen eylem, hemen sonra başlayacak olan Ergenekon operasyonlarının ilk toplumsal zeminini oluşturdu.
Ez cümle şunu söylemeye çalışıyorum.
Ergenekon diye kanlı bir örgüt vardır.
Bu örgüt pek çok suikast, katliam, eylem gerçekleştirmiştir.
Bu örgütün Hrant’ı öldürmek istediğinden veya öldürmüş olabileceğinden hiç şüphe duymuyorum.
Fakat öncesinde bu cinayeti engelleme sorumluluğunda bulunan, ardından Ergenekon’un kökünü kurutmak için davranmış olan tüm devlet görevlileri niçin bizim davamızın baş şüphelileridir?
Bu cinayete, başlatılacak olan Ergenekon operasyonlarının toplumsal desteğini sağlamak için yol verilmiş olabilir mi?
Aynı tarihlerde suikast planlarında ismi geçen Orhan Pamuk, Mehmet Ali Birand gibi isimler bir şekilde kurtarılırken Hrant Dink’in öldürülmesi konjonktürel olarak uygun bulunmuş olabilir mi?
Ya da dosyamızda adı geçen bu görevliler ihmal, yol verme dışında cinayetin asıl örgütleyicileri olabilirler mi?
Ergenekon ile (farklı gerekçelerle de olsa) aynı hedefi gözlerine kestirmiş olabilirler mi?
Bugün manzaraya bakarak kim yok diyebilir?
İşte milli mutabakat cinayeti dememiz bundandır.
Katillerin korunması bundandır.
Katil devlet dememiz bundandır.
NOT: Yarın 13:30’da Taksim’den Agos’a yürüyeceğiz. Ve çok kalabalık olacağız...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.