16 Ocak 2025
  • İstanbul6°C
  • Diyarbakır3°C
  • Ankara5°C
  • İzmir8°C
  • Berlin4°C

12 PKK'LININ ÖLDÜRÜLMESİ 'SIRADAN BİR İŞ' DEĞİL

Oral Çalışlar

17 Mayıs 2011 Salı 12:05

Genelkurmay Başkanlığı 12 PKK’lının öldürüldüğü olayı anlatan açıklamasını şu cümleyle bitiriyor: “Her iki çatışmada da güvenlik güçlerinde herhangi bir zayiat meydana gelmemiştir.”

Olayın duyulmasının ardından binlerce insanın sınıra gittiği görülüyor. Anlatılanlara göre öldürülen PKK’lıların cesetleri sınırın öte yakasında ve ortalığa saçılmış durumda. Bu cesetlerin bir kısmı bulunmuş, dağların, tepelerin arasından yöreye giden insanlar tarafından sırtlarda taşınarak getirilmiş. Asker bunları sınırdan sokmak istemediği için gerginlik had safhada. 

Soru yalnızca PKK’ya değil

PKK seçim dönemi boyunca eylemsizlik içinde olduğunu açıkladı. Öcalan, ‘ateşkes’ söyleminde ısrarlı. (Buna rağmen Başbakan’ın koruma ekibine saldırılması şok etkisi yarattı. PKK’nın bunu nasıl açıklayacağını ben de sorguluyorum.)

Peki PKK’ya yönelik son operasyonları kime soracağız? Bu operasyonlara nasıl karar veriliyor?

Öldürülen PKK’lıların Irak tarafında olduğu anlaşılıyor. Henüz içeri bile girmedikleri ortada. Operasyonda hiçbir askerin zarara uğramamış olması, pusu düşüncesini güçlendiriyor.

“TSK, eline silah almış dağa çıkmış PKK’lıyı görmezlikten mi gelsin” diye soran çok insan var. Türkiye’nin batısının gözüyle bakıldığında PKK’lıların nasıl ve neden öldürüldüğü çok fark etmeyebiliyor. Bir okurdan şöyle bir e-mail gelmiş: “Bugünkü yazınızı dehşete düşerek okudum. Çözümden, barıştan bahsediyorsunuz, batılı Türklerin doğudaki Kürtleri anlamadığından söz ediyorsunuz. Bir batılı Türk olarak, doğuda yaşananları çok çok iyi bildiğimi iddia etmiyorum, askerliğimi doğuda yapmış olmama rağmen. Fakat, binlerce insanın ölümüne neden olan PKK (terör örgütüdür, aksini mi düşünüyorsunuz yoksa anlamıyorum) militanlarının, ateşkes ilan ederek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ‘neredeyse lütufta’ bulunduğunu söyleyeceksiniz. Unutmayınız ki, öldürülen 7 kişi, sade vatandaş değildir, şu veya bu şekilde terör örgütü mensubudur. Dolayısıyla eylem planlasın veya planlamasın teröristlerin yakalanmasını veya öldürülmesini eleştirmenin, bunun için devletimizi ve TSK’yı suçlamanın arkasındaki mantığı anlamakta güçlük çekiyorum. Yıllardır, çekilen acıların 1 numaralı sorumlusunun (elbette başka odaklar da vardır ama) PKK olduğunu unutuyorsunuz gibi geliyor...” 

Kürtlerin önemli bir kısmı böyle bakmıyor

Okurun bakış açısını paylaşmamakla beraber psikolojisini anlamaya çalışıyorum. Türkiye’nin batısına konu, yalnızca ‘terör’ olarak aktarıldı ve anlatıldı. Yöre çocuklarının çok önemli bir bölümünün neden ölümü göze alarak 30 yıldır sürekli ve düzenli olarak PKK saflarına katıldığı üzerine çok az düşünüldü, arka plandaki toplumsal boyut çok az araştırıldı.

Yaşar Büyükanıt, M. Ali Birand’ın sorusu üzerine, “Bütün Türk ordusunu Kandil’e yığsak yine de kesin sonuç alamayız” demişti. Birçok komutan askeri yöntemlerle kesin netice alınamayacağını ifade ediyor. Çözümün silahların susturulmasından geçtiği açık. Bunun tek taraflı olması mümkün değil. PKK’nın eylemsizlik kararı karşısında, sorunu çözmek konusunda samimi olan güçlerin, operasyon yolu yerine demokratik rejim içinde bir çözüm arayışına yönelmeleri gerekir.

Okuyucuma cevap olarak şunları söylemek istiyorum: On binlerce Kürt şu anda öldürülen PKK’lıların cenazesinde ağıt yakıyor. Onları ‘kendi şehidi’ olarak bağrına basıyor. Batının ‘terörist’ olarak tanımladıklarını doğudaki birçok insan kahraman olarak görüyor. Bu algıyı hiçbir silahlı müdahale, hiçbir operasyon yok edemez.

Kim veya kimler ülkemizin huzurunu, seçim güvenliğini bozmak istiyor?

Benim algılayabildiğim kadarıyla Öcalan çatışma istemiyor, AK Parti hükümeti istemiyor, CHP istemiyor, yöre halkı istemiyor, BDP’liler istemiyor.

Peki kim istiyor?

Bu soruyu sormaya devam edelim...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.