22 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır15°C
  • Ankara17°C
  • İzmir21°C
  • Berlin2°C

100 YIL OLMADAN ÇÖZMEK GEREK

Hilal Kaplan

16 Mart 2012 Cuma 06:43

Hafta başında tarif profesörü Taner Akçam, Neşe Düzel'e verdiği röportajda önemli açıklamalarda bulundu. Hızla değişen gündem maddeleri arasında dikkatten kaçmasın istediğim için pek çok hususta tesbit ve öneriler içeren bu röportajın Ermeni meselesiyle ilgili olan bir kısmını dikkatinize sunmayı uygun gördüm:

Amerika bu yıl ne yapacak sizce Ermeni meselesinde?

Herhalde çok değişik bir tavır takınmaz. Türkiye'ye eskiden yüklendiği kadar yüklenir. Çünkü 2012'nin sonunda ABD'de seçim var. Obama seçilmeden önce bir tavır değişikliğine gitmez. Ama 2015'te, Obama'nın soykırım diyeceğini tahmin ediyorum ben.

Amerika soykırım derse ne değişir?

Çok şey değişir. Amerika, İngiltere ve İsrail, Türkiye'nin uluslararası düzeyde şimdi böyle fazla dans etmesine ve dolaşmasına müsaade ediyorlar. Bu üçlü soykırımı kabul ettiği takdirde, Türkiye artık uluslararası planda dans edemez. Türkiye inkârcı tutumuyla dünyada izole bir rejim haline gelir. Bir zamanların ırkçı Güney Afrika'sına döner. Bugünkü Kuzey Kore olur. Bakın... Türkiye'nin soykırım demesi şart değil. Ama 1915'in büyük bir insanlık suçu olduğunu kabul etmek ve özür dilemek zorunda Türkiye.

Bu topraklarda, servet hep büyük katliamlarla el değiştirdi. Özür dileme halinde, Ermeni mallarının iadesi ve tazminat meselesi ne olacak?

Atatürk, Samsun'a çıktığında Kürt ağalarına yazdığı mektupta, "Ermeniler gelip mallarını sizden alır" dedi. Ermenilerin gelip mallarını alacağı korkusu, Türk Kurtuluş Savaşı'nda da önemli bir motivasyon görevi gördü. Ama şimdi böyle bir problem yok, olmaz. Malların geri verilmesi mümkün değil. Bununla kimse Türk insanını kandırmasın. Bu konuyu insanları korkutmak için milliyetçiler kullanıyor.

Peki, tazminat meselesi nasıl çözülür?

Tazminat meselesi iki hükümet arasında zamana yayılarak konuşulur. Bu konuda kural şudur. Her iki toplumun da vicdanen ben tatmin oldum demeleri gerekir. Bunu da iki hükümetin kuracağı ortak komisyonlarla toplum önünde tartışarak yaparsınız. Çünkü tazminat moral bir kategoridir ve sadece parayla ölçülmez!

Tazminattan ne anlamalıyız?

Özür dilemek, Anadolu'daki Ermeni izlerini açığa çıkarmak, vatandaşlık hakkı vermek, Ermenistan'a sosyal yardım yapmak, Trabzon Limanı'nı ihracata açmak gibi pek çok şey yapılabilir. Hrant'ın önerdiği gibi, sorun, Ermenistan'la Türkiye'nin AB'ye ortak girmesi sürecinde de ele alınabilir.

***

1915'e dair "tavizsiz" çalışmalarıyla bilinen Prof. Akçam'ın önerilerinin meselenin çözümüne ilişkin isabetli bir yol haritası sunduğu ve bu yol haritasının hem ahlâkî hem de siyasî anlamda "doğru"ya tekabül ettiği kanaatindeyim. 1915'in 100. yılına doğru giderken, üç maymunu oynamak yerine, tedricen atılacak adımlarla Türkiye-Ermenistan arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden canlandırılması, imzalanan protokollerin üzerideki 'kilit'in açılması lazım. Bunu gerçekleştirmek içinse Ak Parti iktidarında devletin Kürt meselesinde yıllardır söylediği yalanlar nasıl bertaraf edildiyse ve "kart-kurt" masallarından "Kürt vardır, Kürtçe vardır" noktasına gelindiyse "1915'te ne oldu?" sorusuna da kendi cevabımızı, inkârın dikenli yollarından uzak durarak, vermek zorundayız. Bu minvalde, protokollerde Ermenistan'ın verebileceği en büyük 'ödün' olan "ortak tarih komisyonu" fikrini de hayata geçirmek özel bir önem arz ediyor.

Eğer ikide bir dış ülkelerin kendi tarihimize ilişkin bize ders verip ahkâm kesmesini arzu etmiyorsak, bu yüzleşmeyi inşa edeceğimiz söylem ve politikalarla biz gerçekleştirmeliyiz. Zira üçüncü bir yol görünmüyor.

Adem Özköse ve Hamit Coşkun için...

Belgesel çekmek için Suriye'ye giden ve Baas rejimi karşıtı olduğu bilinen iki arkadaşımız altı gündür kayıp. En son Suriye muhaberatına teslim edildikleri ve Hamit'in ağır yaralı olduğu bilgisi ulaştı.

Baas rejiminin iki vatandaşımızı esir tutmaya hakkı olmadığı çok açık. Ancak rejimin sicilinde Marie Colvin ve Remi Ochlik gibi katledilen gazeteciler de olduğundan elimiz yüreğimizde bekliyoruz.

Başta Dışişleri Bakanlığı, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları olmak üzere bu meseleye herkesin bir şekilde eğilmesi boynumuzun borcu; Adem ve Hamit sapasağlam geri dönene dek...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.