ZEHRA-DER’DEN AHMET AKGÜNDÜZ’E CEVAP

Ahmet Akgündüz isimli şahıs, satışa sunduğu “Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said-i Nursi ve İlmi Şahsiyeti” adlı eserinde iki önemli Nur kahramanına ve onların manevi hizmetlerine yönelik iftira içerikli uydurma bir belge yayınlamıştır. Kamuoyu nezdinde daha çok Musul şecere tüccarlarından sipariş ettiği, Üstad Bediüzzaman’a nispet edilen uydurma nesebi seyyidlik iddialarıyla tanınan Akgündüz’ün, akademik ünvanına zıt propagandist bir tarih yorumcusu olduğu bilinmektedir.

Cevap vermemenin ikrar anlamına geleceği düşüncesiyle kamuoyuna yapılan bu açıklama, Akgündüz’ün taşıyıcılık ettiği (belki de bizzat ürettiği) vesveselere önem verildiği anlamına gelmemektedir. Taşıdığı çelişkiler ve uydurulmuş olması belgeyi tartışmaya değer olmaktan çıkarmaktadır. Lakin bu belge, uzun bir süredir Nurculuk içine yerleşmiş bir kliğin, ırkçı ve saldırgan zihniyetini deşifre etmesi bakımından anlamlıdır.

Hayatlarını Nura vakfetmiş Merhum İzzettin Yıldırım ve Sıddık Dursun’a yönelik bu itibarsızlaştırma girişiminin arkasında hangi saiklerin bulunduğu bilinmektedir. Kendi ikballeri için Bediüzzaman’ın ideallerini tahrif edenlerin medresetüzzehra geleneğine karşı çıkmaları anlaşılabilir bir durumdur. Zira bu gelenek, Risale-i Nur menhecini tüm manipülasyonlara kapalı biçimde savunmaktadır. Müslüman halkların hak ve hukuk eksenindeki geleceğini Cemahir-i Müttefikayı İslamiye’de gören bu hareket, Kürtlerin milliyetini inkar eden Gökalp’çi koroya iltifat etmediğinden her zaman Akgündüz gibi şahsiyetlerin eleştirisine maruz kalmıştır. Üstad Bediüzzaman’ın eserlerine yönelik tahrifat girişimlerini boşa çıkaran bu gelenek, Risale-i Nur hizmetini hiçbir güç odağının güdümüne sokmaya razı olmamıştır. Yerli veya dış istihbarat servisleriyle satranç masalarına oturan iflah olmaz tiplerin ufku, hakikat mesleğinin reflekslerini anlamaya yetmez.

İtirazlar nedeniyle açıklama yapan Akgündüz, belgeyi delillendirmek yerine zekaya karşı alaycı bir yönteme başvurmuştur. Onun bu tutumu gerek Üstad Bediüzzaman’la gerek sair konularla ilgili sunduğu tüm belge ve yorumlara ilmi ve mantiki bir temkin içinde yaklaşılmasını zorunlu kılmaktadır.  Kendi arzusuna uygun hale dönüştüremediği gerçekleri uydurma belgelerle fikir haline getirmek isteyen Akgündüz’ün bu tavrı, nurculuk tarihi açısından ibret-amiz bir vakıadır.

Kişilik haklarını ihlal eden bu girişimin mahkeme sürecine taşınacağını ve Akgündüz’ün manipülasyonlarına karşı kamuoyunu bilgilendirmeyi ilmi ve vicdani bir görev biliyoruz.