YÜKSEL GENÇ: ESKİ GERİLLA OLDUĞUMU SAKLAMADIM
Gazetecilere yönelik son KCK operasyonunda tutuklanan Yüksel Genç, Bakırköy Kadın Ve Çocuk Tutukevi'den seslendi...
22 Ocak 2012 Pazar 16:00
Son KCK operasyonları ardından Başbakan Erdoğan; “Biz güvenlik güçleri olarak...” diye başlayan ve operasyon kararlılığını tekrarlayan bir demeç verdi. Onu dinlerken mevcut hükümetin kendini polisle özdeşleştirdiğini ifade edecek başka bir söyleme ihtiyacı var mı?, diye düşündüm.
Eskiden pek çok siyasi lider çocukluk hayalinden bahsederken birinci sırayı genellikle “subay olmak” alırdı. Anlaşıldığı kadarıyla Başbakan çocukken polis olmayı arzulamış, belki de ileride Emniyet Müdürlüğü’ne kadar yükselmeyi hayal etmiş. Aksi halde polisiye yöntemlerle ilerleyen, mahkeme önüne konan iddianamelerin bile polis tarafından hazırlandığı şaibesi güçlü olan KCK davalarına bu üslupla taraf olmanın izahı güç. Belli ki Başbakan, emniyet genel müdürü olacakken kader onu başbakan yaptı. O yüzden başbakan ve emniyet teşkilatı gibi davranan AKP’nin hedef gösterir halleri, iyi polis-kötü polis tiradları, kısmen anlaşılır oluyor.
Ama anlayamadığım Başbakan’ın kullandığı kimi iddialar. Bu iddiaları operasyonu resmen yürüten emniyetin ve savcılığın da kullandığını unutmayın. Başbakan diyor ki; Bu operasyonlar BDP’yi vesayetten kurtaracak. Bir siyasi partiyi başka bir gücün vesayetinden kurtarma mantığı zaten sorunlu iken, BDP’lileri tutuklayarak BDP nasıl vesayetten kurtulur, anlamış değilim. KCK iddiasıyla yaklaşık 10 bin BDP’li hakkında soruşturma, yargılama var. Bunun 4000’i aşkın sayısı da tutuklu. Bir siyasi partinin bunca üye ve yöneticisi, o partinin vesayetini mi yoksa kendisi olduğunu mu gösterir? Bir akıl erbabı bunu izah etmiş değil. AKP ve Başbakan öyle tarif ediyor ki sanki BDP binalardan ibaret, içindekiler vesayetçi! Bu içindekilerinin bir kısmını tutuklasa, kalanı sindirse kendi BDP’si yaratılmış olacak. Yeni bir Kürt partisi kurdurmanın demokratik yarışma karşılığı olmadığını gören hükümet, zinhar bu yola başvurmuş ola. O halde BDP’yi vesayete almak isteyen asıl güç AKP’nin kendisi olmuyor mu? Oluyor.
Bu durumda Başbakan ve AKP, bir siyasi partiyi yargı üzerindeki vesayetini, hukukun gücünü kullanarak denetlemeye çalışıyor. Vesayet kurmaya çalışıyor demektir. Bu durumun kendisi suçun daniskasıdır. Hem de demokrasi düşmanlığıdır. Bu uygulamanın hukuki karşılığını avukatlar araştırıp, dava konusu yapabilmeliler bence. Ha “biz bunları yapmıyoruz” diyorsa Başbakan ve hükümet ya fena halde kandırılıyorlar ya fena halde kandırıyorlar. Çünkü bu tabloyu çocuk bile görür.
Başbakan’ın açıklamasındaki bir diğer anlaşılmaz durum; BDP içinde bir yeraltı yapılanması olduğu, işlevlerin yer üstünde olması halinde operasyon konusu olmayacağına ilişkin ima ve söylemlere ait. Bir illegal suç yapılanması varsa elbette normal ülkelerde bu hukukun işletmesiyle açığa çıkar. Suç yargılama öncesi netleşmez, hüküm kurulmaz. Ama bu ülkede böyle olmuyor. Öte yandan ben bulunduğum oda-kağuştan yola çıkarak söyleyeyim ki, tek bir arkadaşım yeraltı faaliyetinden dolayı tutuklanmış değil. Büşra Ersanlı Hoca BDP MYK’sında yer alıyor ve BDP’nin resmi siyaset akademisinde ders vermekle suçlanıyor. Çiğdem Kılıçgün Uçar, BDP İstanbul eski eşbaşkanı ve eşbaşkanlık faaliyetleri nedeniyle sorgulanıyor. Yine Ülker Ana, Hatice ve Songül Ana da parti yönetiminde üstlendikleri faaliyet nedeniyle burada.
Biz gazetecilerin durumu ise malumunuz. Yeraltındaki bir faaliyetten değil, faaliyetleri, olayları, öyküleri yer üstüne inşa ettiğimiz için buradayız. Bu arkadaşlar içinde bir PKK bağlantısı kurulacak en yakın isim, geldiğim siyasal yapı nedeniyle benim. Ben de her yaptığım çalışmayı aleni, yasalar çerçevesinde yaptım. Üstelik her yaptığım şeyi köşe yazılarımda paylaştım. Ne eski bir gerilla olduğumu sakladım ne de barış misyonuyla bu ülkeye geldiğimizi. Ne barış ve çözüm adına çalıştığımı sakladım ne de Kürt sorunu, aktörleri, çözüm önerileri üzerine görüşmelerimi... Üstelik devletin ve kamuoyunun bildiği, kabul ettiği, bu yüzden barış süreci için şans olan kimliklerden biriyim.
Şimdi bu durumda yeraltında olan kim, yer üstünde olan kim? Sormak gerek. Ve açıkça Başbakan’a “ya kandırıyorsunuz, ya kandırılıyorsunuz” diye hatırlatmak gerek. Çekiç her gördüğünü çivi sanırmış. Bu hükümet de her gördüğünü illegal ve paralel yapı görür. Neden acep?
Yüksel GENÇ / Bakırköy Kadın Ve Çocuk Tutukevi
Özgür Gündem
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.