YPG SÖZCÜSÜ: TÜRKİYE'NİN BASKILARI SONUCU PEŞMERGE SAYISI DÜŞÜRÜLDÜ
YPG sözcüsü Polat Can, Türkiye'den Kobanê'ye geçiş yapan peşmergeler hakkında konuştu.
29 Ekim 2014 Çarşamba 16:15
YPG Sözcüsü Polat Can, "Türkiye üzerinden Kobanê'ye geçen peşmerge gücünün sayısının büyük bir askeri etki yaratacak boyutta olmadığını ancak takdir edilesi olduğunu" söyledi. Can, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın peşmergelerin Kobanê'ye geçişi hakkında yaptığı açıklamalarla ilgili, "Erdoğan, bir bakıyorsunuz Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adına konuşuyor, sonra bir bakıyorsunuz YPG adına konuşuyor, PYD adına, peşmerge adına konuşuyor. Kim Sayın Erdoğan’ı bu güçlerin sözcüsü yaptı acaba?" dedi. "Türkiye'nin baskıları sonucu peşmerge sayısının düşürüldüğünü" belirten Can, "Peşmergelerin kabul edilip yola çıkmalarına kadar Türkiye birçok şart sundu. Yolu açması için birçok ülke Türkiye üzerinde baskı oluşturdu ve Amerika’da olaya müdahale etti" diye konuştu.
Peşmerge güçlerinin Kobanê'ye geçişinden önce Radikal'den Mutlu Civiroğlu'nun sorularını yanıtlayan Polat Can'ın açıklamaları şöyle:
Son üç dört gündür IŞİD çok şiddetli bir şekilde saldırıyor, özellikle de Suruç’a açılan kapıyı almak için saldırıların sayısı arttı. Durum son olarak ne?
IŞİD üç dört gün önce bir kırılmaya uğradı ve Derezor, Rakka ve diğer taraflardan kendilerine yine yeni bir takviye, bir destek grubu geldi. Bu takviyede birkaç emir, çok sayıda yeni silah ve çok sayıda terörist vardı. Önceki çatışmalardan sonra birkaç IŞİD emiri moral kaybından dolayı geri çekilmek istedi, onların yerine yenileri geldi. Son üç gündür yoğun saldırılarının hedefi Kürdistan’ın kuzeyine, Suruç’a açılan kapıyı almaktı. Yardımlar daha önce hava yoluyla geldi fakat peşmergelerin kapıdan gelişi de gündeme düşünce, Kobanê’ye yardımın ulaşmaması için bütün güçlerini toplayıp kapıya saldırdılar. Üç gündür diğer cephelerde durup sadece doğu cephesine yoğunlaşmasına rağmen IŞİD bu saate kadar ilerleyemedi. Medyaya yansıtmak istedikleri başarıları tamamen yalan, çok sayıda kayıpları var. Bomba yüklü araçları patlatıp ilerlemek istediler fakat yapamadılar, sadece araçlardaki teröristler öldü bu patlamalarda.
Hava yoluyla yapılan yardımlar ve Türkiye’nin tutumundan bahsettiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız? Sadece Kürtler değil, birçok devlet sert bir şekilde Türkiye’nin tutumunu eleştiriyor. Sizce Türkiye tam olarak ne yapmak istiyor?
Sınırı kapattılar, Amerika’nın silah ulaştırmasında sorun çıkardılar, 10 gündür peşmergenin gelişi konusunda da farklı sorunlar çıkardılar. Recep Tayyip Erdoğan, bir bakıyorsunuz Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adına konuşuyor, sonra bir bakıyorsunuz YPG adına konuşuyor, PYD adına, peşmerge adına konuşuyor. Kim Sayın Erdoğan’ı bu güçlerin sözcüsü yaptı acaba? Kimse açıklamalarından bir şey de anlamış değil. Kendisi bir açıklama yapıyor, sonra açıklamaya karşı yine kendisi başka bir açıklama yapıyor.
Fakat Türkiye aynı zamanda peşmergenin geçişine de izin veriyor?
Bu geçişe izin vermesi için on günden uzun bir süredir Türkiye’nin üzerinde uluslararası büyük bir baskı var. Kobanê’deki saldırıların başladığı ilk gün Sayın Mesut Barzani peşmergenin geçişi için Türkiye’den izin istemişti. Yani bir aydan uzun bir süredir böyle bir şey var ve on günden daha uzun bir süredir peşmergeler Türkiye’nin geçişe izin vermesini bekliyor. Her defasında farklı bir sorun çıkarıldı ve peşmerge sayısı da giderek düştü, sadece 150 peşmerge gelecek. Evet, peşmerge kardeşlerimizin YPG’nin yanında yer alıp Kobanê’de savaşması takdir edilesi bir şey fakat 150 kişinin bir birlik oluşturmayacağı unutulmamalı, bu en fazla bir askeri takım olabilir. Askeri olarak çok büyük bir etkisi yok.
Peki, Türkiye’nin baskıları sonucu mu peşmerge sayısı düşürüldü?
Evet, Türkiye’nin baskıları sonucu peşmerge sayısı düşürüldü. Çünkü kabul edilip yola çıkmalarına kadar Türkiye birçok şart sundu. Yolu açması için birçok ülke Türkiye üzerinde baskı oluşturdu ve Amerika’da olaya müdahale etti.
Türkiye’nin Amerika’ya ve uluslararası güçlere karşı çıktığını söylüyorsunuz fakat öyle görülüyor ki bu karşı çıkmalar pek de etkili değil. Sizin Amerika ile ilişkileriniz devam ediyor ve büyük ülkelerin başkentlerinden YPG için olumlu kararlar çıkıyor. Yani Türkiye’nin sert bir şekilde eleştirdiğiniz politikaları aslında pek etkili olmuyor mu?
Bizim yapacağımız bazı işleri geciktiriyor bu tutum. Kolaylıkla yürütülebilecek bir şey güçlükle bitiriliyor. Savaş uzuyor, biz savaşın uzamasını istemiyoruz. Kısa bir sürede Kobanê’yi özgürleştirmek istiyoruz, insanlar evlerine dönsünler ve IŞİD’e karşı daha sağlam bir şekilde mücadele edelim istiyoruz.
Uzun bir süredir ÖSO ile birlikte savaşıyorsunuz. Öte yandan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları vardı 1300 ÖSO üyesi Kobanê’yi gidecek diye. Nedir bu olayın aslı?
Birkaç noktada belirtmek istiyorum. Biz YPG ve ÖSO olarak Suriye’nin birer parçasıyız. Aramızda ittifak oluşturup beraber çalışıyoruz, bu bizim kendi işimiz, yani Suriye halklarının işi bu, Erdoğan’ın meselesi değil. Onun ÖSO adına konuşması doğru değil. Çünkü ÖSO onun kendi sistemi, kendi komutanları var, onlar konuşabilir kendi adlarına. Hukuki olarak da yabancı bir ülkenin cumhurbaşkanının kendi ülkesindeki rejime karşı savaşan bir ordu hakkında açıklamalar yapması, kararlar alması doğru değil. İkinci bir nokta, Kürt halkını kabul eden, Suriye’de insan hakları ve demokrasi için savaşan bir ordunun destekçisiyiz biz. Efrin’de, Halep’te, Kobanê’de ve daha birçok yerde müttefikliğimiz devam ediyor. Bildiğiniz gibi bundan iki ay önce Fırat Volkanı’nı kurmuştuk. ÖSO’nun bu grupları hâlâ Fırat Volkanı adı altında Kobanê’deler ve şehit verdiler, yaralıları var. Beraber direnmeye devam ediyoruz. Fakat Erdoğan’ın açıklamalarından sonra Halep Askeri Konseyi Başkanı Zahir Es Sakid böyle bir kuvvetlerinin olmadığını açıkladı. Hatta rejime karşı çok kuvvetli iken cephelerini, Halep’i terk edip de Kobanê’ye savaşmaya gelmeyeceklerini söylediler. ÖSO onlardan haberlerinin olmadığını söyledi.
Evet, açıklamasını bizler de okuduk
Yine bahsedilen bu kişilerin hepsi bir yıldan iki yıldan uzun bir süredir Türkiye’deler. ÖSO ile hiçbir resmi, hukuki ilişkileri yok. Kimdir ÖSO üyeleri? Suriye’de olup da rejime karşı savaşanlar. ÖSO'dan olup da Türkiye’de olacaksın ve rejime karşı tek kurşun sıkmamış olacaksın, böyle olur mu? Bunu açık bir şekilde ifade ediyoruz: ÖSO ile hiçbir sorunumuz yok, kardeşiz ve demokratik bir Suriye için de mücadelemiz devam ediyor. Sadece Rojava’da değil, Suriye’nin tamamında çalışmalarımıza devam edeceğiz. ÖSO’dan olup Kobanê’nin yükünü hafifletmek isteyenler varsa da Efrîn’de, Halep’te onlarla beraber cepheler açmaya hazırız. Kobanê’nin batısında, yani Minbic, Bab ve Cerablus mıntıkasındaki cephelerde savaşırsak IŞİD’in Kobanê’deki kuvvetinin yarısı ortadan kaldırılmış oluyor. Bu şekilde Kobanê’deki YPG ve ÖSO daha iyi bir mücadele sergilerler. Zaten Serêkaniyê’de de YPG ve ÖSO grupları var, onlar da doğudan bir cephe açıp Tilebyed’e doğru gelebilirler. O zaman yükümüz hafiflemiş olur ve beraber daha iyi bir şekilde çalışabiliriz. Truva atı meselesi gibi herkes ÖSO adı altında kendi emellerini gerçekleştirmek isteyebilir fakat ben ÖSO’yum diyen herkes ÖSO değil. Bu da iyi bilinsin istiyoruz, Nusra Cephesi de uzun bir süre 'biz ÖSO’yuz' diyordu, yine bugün IŞİD’e katılan birçok grup da aynı şeyi ifade ediyordu. Fakat sonradan ÖSO olmadıkları ortaya çıktı.
Peki, Abdülcabbar Akidi’nin rolü ne? Erdoğan’ın bahsettiği güçlerden biri de Akidi, değil mi?
Akidi daha önce Halep Askeri Meclisi başkanıydı. Sonra Nusra Cephesi ve IŞİD ile ilişkileri oldu, bunu kendisi dile getirdi. Video kayıtları var, Kürtlere karşı büyük bir savaş yürüttü, Kürtler ondan çok rahatsız. Sonra vazifesini bırakıp Türkiye’ye geçti, bir-bir buçuk yıldan uzun bir süredir Türkiye’de, Suriye’de değil. Sonra Kürtlerle iyi ilişkiler kurmak istedi. 'Sorun değil' dedik, bizi kabul eden ve ittifak kurmak isteyen herkese kapımız açık. Bildiğiniz gibi Efrin’e gitti ve Genel Komutanımız Sipan Hemo ile görüşüp anlaşmaya vardı. Sonra da sadece şahsi olarak görüşmeye gittiğini açıkladı. Çünkü ÖSO’da herhangi bir resmi görevi yoktu. Bir süre önce Kobanê’ye de geldi, savaşmak isterseniz küçük bir grubunuz gelip bize yardım edebilir dedik. Ama gerçekten 1300 kişilik bir grup varsa Bab ve Minbic’da bir cephe açarsak daha iyi olur. Fakat şöyle bir şey de var, bugün ÖSO Halep’te yenilgiye uğruyor, ellerinde sadece bir cephe kalmış. Eğer o cephe de giderse Halep tamamıyla ÖSO’nun elinden çıkmış oluyor. Bugün ÖSO orada büyük bir mücadele veriyor, yardıma ihtiyaçları var, eğer gerçekten böyle bir güçleri varsa gitsinler orada savaşsınlar. Biz de yardım etmeye hazırız. Ama eğer niyetleri Kobanê’ye girip başka bir şey yapmaksa biz buna izin vermiyoruz. Çünkü aralarında farklı olanlar var, mesela İslami Cephe, ÖSO’dan değil. Kobanê’ye gidip YPG karşısında savaşmak istiyoruz, dediler. Bunu açık bir şekilde söylediler. Akidi ile anlaştılar bundan üç gün önce İslamı Cephe lideri Zahran Aloush YPG’ye, Kürtlere karşı savaşmak istiyoruz, dediler. Bunlar YPG’ye yardım etmeye değil, tam tersine YPG’ye karşı savaşmaya gelmek istiyorlar.
Biz o kadar akılsız mıyız ki bunca şehit bunca mücadeleden sonra Serêkaniyê’yi, Efrin’i almak isteyen grupları Kobanê’ye bırakalım? Bugün kamuoyu Kobanê’yi biliyor, koalisyon Kobanê’ye değer veriyor, bunun üzerinden koalisyon güçleriyle ilişki kurmak isterlerse biz bu ilişkiyi kurmaya da hazırız. Hatta eğer gerçekten IŞİD’e ve rejime karşı savaşacaklarsa, YPG’nin yanında yer alacaklarsa bize gelen yardımları paylaşmaya da hazırız. Yani bir de rejime karşı savaşan herkesle ittifak kurabiliriz anlamı çıkarılmasın bundan. Bugün Nusra Cephesi de rejime karşı savaşıyor, ittifak kurabilir miyiz? Hayır. Sonuçta terörist bir grup ve bu şekilde başka gruplar da var. Kürtleri kabul eden, Kürtlere ihtiram gösteren bütün gruplarla iyi ilişkiler kurmaya hazırız.
1 Kasım’da bütün dünyada IŞİD’i protesto etmek, Kobanê’ye destek olmak için eylemler düzenlenecek. Bu küresel eylemleri ve desteği nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bütün savaşçılarımız, arkadaşlarımız, komutanlarımız adına Kürtlerin dostu olan, demokrat, barışçı herkesi tek tek selamlıyoruz. Çok çok teşekkür ediyoruz, bu iyiliklerini, bizimle olan kalplerini hiçbir zaman unutmayacağız. Bugün Kobanê hala iki şey sayesinde direnebiliyor: YPG ve YPJ şehitleri ve dünyanın dört bir yanından Kobanê’ye destek veren kamuoyu. Koalisyonun Kobanê’ye destek vermesi yine Kürt dostları sayesinde oldu. Tekrar teşekkür ediyoruz, barışçıl, demokrat, bilinçli eylemlerin daha da yaygınlaşmasını istiyoruz. Kobanê artık sadece Kürtlerin, Suriye’nin, Kürdistan’ın meselesi değil bütün dünyanın meselesi, barışsever ve demokrat insanların meselesi.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.