YILMAZ ODABAŞI ON YIL SONRA YENİ KİTAPLARLA DÖNÜYOR…
Yaklaşık 10 yıldır yeni kitabı yayınlanmayan yazar Yılmaz Odabaşı, 2013’te okurlarının karşısına yeni kitaplarla çıkmaya hazırlanıyor.
05 Ocak 2013 Cumartesi 14:18
Uzun zamandır daha önce yayınlanan kitaplarının yeni baskılarının dışında okurlarıyla buluşmayan şair-yazar Yılmaz Odabaşı, 2013 yılının ilk ayından itibaren yeni kitaplarıyla okurlarının karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Kendisine ait sitede okurlarına hitaben yayınladığı, “On Yıl Sonra Yeni Kitaplarla Dönerken” başlıklı yazısında 2013 yılında yeni kitapları ile okurlarına ulaşacağını belirten Odabaşı, 2004 yılından bu yana internetle, dergi ve gazetelerle olup biteni izlediğini belirterek, “gördüğüm, bu ülkedeki sosyokültürel ortamın -medya, yayın dünyası ve edebiyat ortamı dahil-en sefil evrelerini yaşadığıydı” diyor.
Yılmaz Odabaşı, yazısında “gitti” ve “bitti” ikilemine de değinirken, hem ayrı kalışının gerekçelerine, hem de yazın dünyasından ayrı kaldığı dönemlerde yaşananlara dair görüşlerine yer veriyor:
On yıl sonra yeni kitaplarla dönerken
“Şarkısı Beyaz” (2004) adlı kitabım hariç düzyazılarımdan oluşan herhangi bir yeni kitap yayınlamadığım 2013 yılına kadar internetle, dergi ve gazetelerle olup biteni hep izledim ve gördüğüm, bu ülkedeki sosyokültürel ortamın -medya, yayın dünyası ve edebiyat ortamı dahil-en sefil evrelerini yaşadığıydı.
Belki bu yüzden de uzun süren yokluğumu anlamsız bulduğumu söyleyemem. Çünkü hoşnut olmadığı, kendini anlamlı bulmadığı veya haklı olduğuna inanmadığı bir yerden her zaman kendinin ellerinden tutup götürebilmelidir insan...
“Buğulu Atlas” adlı son şiir kitabım, 2002'de yayınlanmıştı.”Son şiir kitabım,” diyorum; en azından bu satırları yazarken, aradan geçen on üç yıllık evrede henüz yeni bir şiir kitabım yayınlanmamıştı. Artık şiir yazmayacağımı da ilk kez, son şiir kitabımın yayınlanmasından sonra Milliyet Gazetesi’nde benimle yapılan bir söyleşide ve CnnTürk’te yayınlanan bir 5N1k programında açıklamıştım. Belki kimseler pek dikkat etmese de, son şiir kitabımın son sayfasındaki son iki paragrafta şu tümceler yer alıyordu:
“…Bir adam yirmi yıldır doğru anlaşılmayı hak edecek bir yığın iş yapıyor, pek çok sınav veriyor, ölüm hariç ödemediği bedel kalmıyor, ama bunlara rağmen doğru anlaşılmaması için çevresinde her türden fitne fücur ilgi görebiliyorsa ve o adam haysiyetine düşkünse eğer, susmalı ve çekip gitmelidir. Bir yerde doğrunun hakkı verilmiyorsa, orada kötülük vardır. Haysiyetine düşkün bir adam, orada ısrar ederse doğruluğun onuru yara alır(…) Söylentilere, ithamlara, haksızlıklara katlanabiliyorsam kalırım, katlanamıyorsam giderim. Belki sessiz sedasız, gazeteciliğe döner, müstear ad kullanırım.”
Gazeteciliğe dönmedim; fakat tırnaklarımla kazıyarak, deyim yerindeyse düşümle-tırnağımla kendimi oldurduğum kulvarlarda kendimi taammüden yok etmeye azmettiğimi, bunu da on yıl süreyle başardığımı söyleyebilirim.
Yazının devamı için...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.