YETMEZ AMA EVET...TÊR NAKE! LÊ DİSA ERÊ
"Aslında böyle olmamalı, her şey geniş toplumsal katmanlarda tartışılmalı, her şey seçenekleriyle topluma sunulmalı...

22 Temmuz 2010 Perşembe 20:00
Biliyorum, demokrasi kültürümüz olmadığı için hep iki seçenek arasında sıkıştırılıyoruz: Ya evet ya hayır, ya şu ya da sadece bu, ya dost ya düşman birileri ya gece ya da gündüz, yani ikisinin bittiği, kesiştiği gri bir yer yok sanki; gökkuşağı yok bu ülkede...
Önümüze konulan referandumla yine böyle bir dayatmayla, sadece iki seçenekle karşı karşıyayız.Bu ülkenin yaşama kültürü bu, bu yüzden siyaset kültürü de böyle şekilleniyor ve bu konuda tam bir kayıtsızlık (boykot kararı), bu ülkenin geleceğinin ve gençlerinin lehine değil; asla değil...Aslında böyle olmamalı, her şey geniş toplumsal katmanlarda tartışılmalı, her şey seçenekleriyle topluma sunulmalı.Fakat demokrasiyle tanışmamış, hep darbelerle yaşamış ve bu darbeleri de, zihniyetini de cumhuriyetçilik sanan, sayan ittihatçı mantalitesi değişmiyor bu ülkenin.
Bugüne kadar 12 Eylül anayasasını tasfiye etmek için hiçbir siyasi yapı bir çaba göstermedi; kim değiştirecek peki yirmi sekiz yıldır bu ükenin başına bela bu anayasayı?Bu soruya "biz" diyen her kimse, siz yirmi sekiz yıldır neredeydiniz?
Bu ülke tek parti diktasindan geliyor, "milli şef" dönemlerinden; bu yüzden Cumhuriyetçilikten darbe anayasının onanmasını (Referanduma "hayır" demeyi) anlamaları, bunu da "demokratlık" sanmaları normal.Çünkü ittihatçılık bu ülkenin damarlarındaki asil kanda mevcut.Öteden beri asker postalı seven bir ülkeyiz biz...
Demokrasi kültürünü özümsememiş bu zihniyetin 12 Eylül'le hesaplaşmak dahil bir dertleri de yok.Çünkü jöntürkler'den beri belleksiz bir aymazlıkta oturur bu ülkede aydın tavrı.Benim kuşağım da -büyük oranda- bir zamanlar ordunun mahrem yerlerine ittirdiği copları çoktan unutmuş görünüyor...
Hala tanzimat fermanından, “milli şef” yıllarının bıraktığı seçeneksizliğin etkisiyle bakıyorlar ve Akp, ne yaparsa yapsın yanlıştır zihniyetiyle sol gösterip sağ vurarak solaklık yapıyorlar.
Nedir bu yenilik, değişim korkusu?Referanduma hayır diyenler, atanmış ordunun seçilmişler üzerindeki erkini koruyor ve darbeci bir zihniyeti meşrulaştırdıklarının, darbe anayasasını onadıklarının farkında bile olmuyor ve darbelere zemin hazırlayan bir anayasa ile yaşamayı, çağdaş dünyanın bütün yeni hukuksal normlarına tercih ediyorlar...
Bu, demokratik inşasını tamamlamamış bir ülkede statükocu bir tutumdur; bu, militarizme daha çok meşruiyet kazandıran neofaşist bir tutumdur.Birçok insan, kestirmeden demokrat görünerek aslında böylesi bir neofaşist duruş ve sığlıkta oturuyor; böylelikle bu ülkenin kangren olmuş sorunlarının çözümünü geciktirerek her tür gelişim, toplumsal-siyasal dönüşüm ve yeniliğin önünü kapattıklarının farkında bile olmuyorlar...
Bu tutumla, modern dünyada artık raflara kaldırılan daha çok devlet, daha çok ordu diyen bir nasyonalizmi dayatıyorlar...Biz bu filmi bir zamanlar gördük; görmekle kalmadık, bedelini de askeri darbede ağır ödedik!
Avrupa'da bir arkadaşım, "Televizyonda uzun yılardan beri hiç general görmediğini" söylediğinde donakalmıştım.Biz ise daha general restleri ve suretleriyle uyuyup uyanıyoruz...
Darbe anayasasını çöpe atarak başlamak gerek...
Bu ülkede ordu, Milli Savunma Bakanlığı'nın altına çekilmeden bu ülkenin ve çocuklarının asla bir geleceği olmayacak...
Elbette demokratikleşme için gereksinimi çok bu ülkenin, yetmez fakat ehven i şer olarak evet...Kayıtsızlığa yeğ bir tavır olarak da evet.
Bu referanduma evet denilmesi sırf "Akp'ye de yarayacak"diyerek "hayır" demeyi yeğlemek ise çok formel bir yaklaşım; yasama, yürütme ve yargının feshedildiği bir askeri darbeden değil, demokrasiden söz ediyorsak, demokrasi elbette herkese yarayacacaktır.Ona herkesin, bir hayvanın bile hayvan hakları adına ihtiyacı vardır.Tabii Akp'ye de yarayacaktır, Bdp'ye de, belki feministlere de, şuna, buna veya ötekine, bir inançlı insana da, bir ateiste de, belki bize hiç benzemeyenlere, bizim gibi düşünmeyenlere de...Demokrasiyi sadece kendimiz için istemek faşistliktir.Bir ülkede hükümet eden bir siyasi parti, elbette askere, askeri darbelere karşı kendi güvenliğini de sağlayacaktır; bu demokratik toplumlarda meşru bir haktır, sadece Akp'nin kendine özgü olmasını talep ettiği bir "hak" değildir.Üstelik şiir gibi, demokrasi de ona ihtiyacı olanındır...
Zaten benim de bir anlamda eleştirdiğim, "sadece ve sadece benim camiama yaramadığı için hayır diyeceğim," diyen zihniyettir.Bizim askeri mahkemelerde, sıkıyönetim veya ohal dönemlerinde direnerek, ölerek kazandığımız bazı haklar, gün geldi ülkücü mafyaya -bile- yaradı.Tutuklandıklarında:"Avukatım gelmeden konuşmam, gözaltı sürem şu kadar günü geçemez!" demeyi, bu ülkede yıllarca sınavlar veren devrimcilerden öğrenmediler mi?Zaten bu ülkeye demokrasi kültürünü de -az veya çok- 68 ve 78 kuşağı öğretmedi mi?
Her zaman evet ya da hayır dışında pek çok şeçeneği oluşturacak bir toplum olma düşümüzü unutmadan evet; çokkültürlülüğü sindirecek uygar bir toplum olma çabasında bir engelin de darbe anayasası olduğunu bilerek evet...
Bizlere her şeyi "evet ya da hayır" biçiminde sunarak seçeneklerimizi azaltanları, bu ülkenin tarihsel-siyasal hafızasında bir hatıra fotoğrafı olarak bırakmak için de evet...
Bir arkadaşımızın "intikam duygusu mu?" sorusuna yanıt olarak:Ben bu ülkede dünyaya geldim; büyük acılar çektim ve birçoğu yazılmamıştır.Bir gün bakacaksınız ki çekip gitmişim."Bütün mezarlıklar kendilerini vazgeçilmez sananlarla doludur."Benim bireysel çıkarlarım, asla toplumsal çıkarlardan önemli ve anlamlı olamaz; böyle bir bencillik olamaz.Benim bu yaklaşımım, kendimden öte, sosyal adalet duygumun bir yansımasıdır, asla bireysel bir intikam duygusu değil...
Şahsıma yönelik bütün tepkilere rağmen, farklı tercihlere de saygı duyarak, bir kez daha "kötü" olmak, kimileri tarafından belki bir kez daha dışlanmak ya da anlaşılmamak pahasına benim Yılmaz Odabaşı olarak hiçbir etki altında kalmadan, asla bir Akp'li de olmadan bu referanduma ilişkin düşünsel, siyasi ve vicdani yaklaşımım (herhangi bir çıkar grubu, parti, kurum, lobi ve/ya oluşumla ilintisiz olarak) özetle budur.
Herkese selam ve saygılarımı sunarım...
Yılmaz Odabaşı
Kaynak: www.yilmazodabasi.com.tr
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.