22 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara14°C
  • İzmir19°C
  • Berlin2°C

ULUDERE'YE GİTTİLER, YÜREK BURKAN HİKAYELERLE DÖNDÜLER

Milletvekillerinin, sanatçıların ve yazarların da aralarında bulunduğu 45 kişilik ekibin yaptığı ziyaret sonrası basın toplantısı düzenlendi.

Uludere'ye gittiler, yürek burkan hikayelerle döndüler

06 Ocak 2012 Cuma 18:14

Uludere Katliamı’nın ardından bölgeye giden heyet izlenimlerini paylaştılar. Milletvekillerinin, sanatçıların ve yazarların da aralarında bulunduğu 45 kişilik ekibin yaptığı ziyaret sonrası düzenlenen basın toplantısında, bölge halkının yaşadıkları ve birebir tanıklıklar anlatıldı.

Aralarında İlkay Akkaya, Aynur Doğan, Yasemin Göksu, Jülide Kural gibi sanatçıların bulunduğu ekiple birlikte bölgeye giden BDP milletvekili Sebahat Tuncel ve Levent Tüzel de bu katliamın aydınlatılması çağrısında bulundular.

"Ambulansların hazır edilmesi tesadüf değildi"
Basın toplantısında ilk sözü alan yazar Necmiye Alpay, Şırnak Belediye Başkanı yardımcısının kendisine katliamın olduğu gece haberi geç aldıklarını ve Uludere’ye harekete geçtiklerinde ana yolda 25-30 adet ambulansın dizildiğini gördüğünü anlattığına dikkat çekti. Alpay, katliamla aynı zamanda ambulansların hazır edilmesinin tesadüf olamayacağını belirtti.

34333

Ağabeyleri kardeşi için para biriktiriyorlardı
Sanatçı Yasemin Göksu, “Hiç kolay değildi. İnsan hem çok kederleniyor, hem çok öfkeleniyor” diyerek izlenimlerini şöyle aktardı: “Bir gencecik gelin geldi yanımıza, siyah başörtüsünü örtmüş, nişanlısı çok gençmiş ve annesi babası bile gözlerini kapatamamışlar. Ben kapatamadığım için gözleri açık gitti diyerek ağlıyordu. Yine benzer bir olayda, tamamen yüzü yanmış bir çocuğum, 'iki ağabeyim de para biriktiriyorlardı, yüzümü yaptıracaklardı' dedi.”

"Bütün krallar ölsünler"
Sözle dile getiremediklerini bölgede şarkı söyleyerek ifade ettiğini belirten sanatçı İlkay Akkaya, “Oraya gittiğimde hissettiğimiz acının yoğunluğu değişmedi. Hukukta canavarca öldürme tanımını orada yapmışlardı. Hiçbirimizin bir daha böyle acılar yaşamaya yürekte yerimiz kalmadı. Bütün krallar ölsünler” diye konuştu.

"Bu kadar ölünün acısı içimizden gidemez"
BirGün yazarı Meryem Koray, “O kadar büyük, o kadar doldurulamaz acı var orada. Köy ahalisi orada toplanmış, ağlamak geliyor içimden, ayağınıza sağlık diyorlar, teşekkür ediyorlar. Buraya savaş, ölüm olunca geliyorlar, o zaman bizi hatırlıyorlar dediler. Gitmek bunun için önemliydi. Bizim insanımız var orada, canımız var” diyerek duygularını paylaştı. Bölge halkının özür dilenmesini değil hakkın yerini bulmasını istediğini söyleyen Koray, “Bu kadar ölünün acısı içimizden gidemez dediler. Gelin evlerimize, görün yaşadığımız koşulları dediler oraya da utançla gittim, utançla geldim” diye konuştu.

Mezarı açıp evlatlarının parçalarını koydular
“Orada bir coğrafya yanıyor, insanların yüreğine ateş düşmüş. Öyle bir cehennem yeri ki, o kadar büyük orantısız güç var ki savaşın bile edebi, ahlakı olur. Civciv yavrularının ayaklarla ezilerek öldürmesinden farklı bir şey değil. Toplu mezarlıkta küçücük mezar manzaralarına bakabilmek mümkün değil. Biz bunu insanlara nasıl anlatalım” diyen ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Sema Solaklı, o insanlara kaçakçı denilerek büyük bir yalanın pazarlandığını söyledi. Solaklı, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “O insanlar güvencesiz, kaçak işçi, emekçi. Üretim araçları da katır! Düşünün, orada insanlar evlatlarının parçalarını topladılar, puzzle yaptılar. Manzara resimlerinden yapılır gibi değil, evlatlarının parçalarından yaptılar ve tamamlayamadılar bile. Mezara gömdükten sonra da mezarı açıp parçaları yerleştirdiler.”

Ağabeyinin fotoğrafını gösterdi
Sanatçı Jülide Kural, faillerin ortaya çıkarılması gerektiğini vurgulayarak izlenimlerini şöyle aktardı: “15 yaşlarında bir kız geldi yanıma. Gerçekliği anlatan resimdi. Önce dirayetli görünüyordu. Ağabeyinin fotoğrafını gösterdi. Kendini güçlü kılmaya çalışarak, kalbine koydu fotoğrafı. Benim küçücük bir kalbim var bu ateşi hangi devlet, hangi güç söndürecek. Bana bir cevap verin dedi. Bir dağın ucunda ayakları çıplak, karların içinde yaşamaya çalışıyorlar. Acımız çok taze, bu öfke bizi başka yerlere götürebilir dediler.”

Nişanlısına kontör almak için gidiyordu
Sanatçı Aynur Doğan, “Birisi nişanlısına kontör almak için, birisi kardeşinin hastalığına destek olmak için gidiyormuş. O insanlar büyük acı yaşıyor. Yaşadıklarının tekrarlanacağına inanıyor. İnsan ne söyleyebilir?” diye konuştu.

"Askerler sınırdan içeri girmelerine izin vermedi"
SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan, bölgeye gittiğinde köylülerin olayı başka bir boyutuyla anlattığını söyledi. Turan, köylülerin kendisine, “Biz sınır ticaretini fi tarihinden beri yapıyoruz. Karakol dışarı gittiğimizi biliyor. Sınır ticareti için sınırı aştığımızda karakolun bilgisi vardı. Beşer, altışar kişilik gruplar vardı. Bu sefer asker, grubun sınırdan içeri girmelerine izin vermediği için insanlar birikmeye başlamışlar. Askeri birlik orada olduklarını biliyor. Köylüler de birliği arayarak çocuklarımız orada diyorlar. Ve buna rağmen bu katliam gerçekleşiyor” şeklinde anlattığını söyledi. Bu olayın MİT’in istihbarat hatasına bağlanmasının mümkün olmadığını söyleyen Turan, son seçimlerde köyde AKP’den daha çok BDP’ye oy verildiğini hatırlattı.

"Ata sarılıp çocuğumu niye getirmedin diye ağlıyor"
Sanatçı Ferhat Tunç, “Katliamda 3 kişi yaralı kurtulmuştu. Bir tane de at sağ kurtulmuş. At köye geri dönmüş. Birinin atı. Ata annesi sarılıp benim çocuğumu niye getirmedin diye ağlıyor. Orada bir çocuk aynı şekilde, 'babamı istiyorum' diye ağlıyor” diye yaşadıklarını anlattı.

"Artık okula gitmeyeceğim"
BDP milletvekili Sebahat Tuncel, “Yıllarca bize ekonomik sorun diye hikâye anlattılar. İnsanları iki parça ekmeğe muhtaç eden sizin politikalarınız değil mi? 10 yaşındaki kız çocuğuna sordum, 'Okula gidiyorum, ama artık okula gitmeyeceğim', 'Gözaltına alınanlar bırakılmazsa buradan gideceğiz' diyorlar. Biz gittik, tanıklık ettik, bize yalan söylüyorlar. Savaş isteyenler bu sistemin kendisi, artık yeter diyoruz” diye konuştu. Blok milletvekili Levent Tüzel de, halkın büyük bir güvensizlik yaşadığını ve bile bile bir bombalamanın yapıldığını belirterek bu katliamın aydınlatılması gerektiğini vurguladı.

El ele tutuşup öldüler
Uludere’de taziye evlerinden alınan bazı notlar paylaşıldı. Toplantıda isim verilmeden paylaşılan notlar şu şekilde:

“Bir kol bulundu kayaların arasında, mezar açarak konuldu”

“Bir belediye işçisi, uçakların bombaladığı yerde hala insan parçalarının olduğunu söylüyor”

“Bombardıman sesini duyduk ve koştuk. Gece 2’de hala havada uçaklar uçuyordu. Gitsek ya birilerini kurtarabilirdik, ya da biz de ölürdük. Tepemizde bir helikopter dolanıyordu. Toplayıp birleştiğimiz bedenleri katırlara bağlayıp getirdik. Soğuktan bedenleri kaskatı kesilmişti. Donmuş bedenler gevşedi, ölü bedenler kanamaya başladı. Her yer kan doldu, kan akıyordu. O anaların feryadını duyup da durabilen var mıdır?”

“Ağabeyim iki gün önce kaçaktaydı. Komutan babama iki gün önce nerede oğlun diye imalı şekilde sormuş. 50 lira yevmiye için gidiyorlardı. O gün de gittikleri biliniyordu. Keşke tutuklasalardı, en azından haftada bir görürdük, sesini duyardık.”

“F-16larla bombaladılar, ağabeyimle birlikte yeğenimi de öldürdüler. Ağabeyimi evlendirecektik. Sevdiği o günden beri ağlıyor.”

“Ölülerimizin parçalarını toplarken, iki el, el ele tutuşup ölmüş. Kenetlenmiş beden parçalarını birlikte sarıp bağladık ve katıra öyle yerleştirdik.”

“Babam korucu, ailemiz hep devletin yanında oldu. Gazimiz var. Devlete hizmet ettik. Devlet bizi ödüllendirdi. F-16larla hepimizi öldürdüler. Devletin bize teşekkürü böyle oldu.”

“Babamı öldürdüler. Babamı öldürdükleri için para vereceklermiş. O para babamı getirecek mi? Tayyip oğlunu versene.” (soL)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.