ULUDERE BARIŞI REHİN ALIYOR!
Uludere olayı aydınlatılmaz ve çok geç de olsa bir özür gelmezse bu tutum, barışın yapımını rehin almaya devam edecek.
27 Şubat 2013 Çarşamba 09:31
Hükümet, PKK ile 29 yılı bulan silahlı mücadeleye siyasi çözüm bulmak için yola çıkarken parlamentoda temsil edilen diğer siyasi partilerin bu tarihî döneme mutabakat vermemiş olmaları karşımızda süreci sabote edebilecek önemli engellerden biri olarak duruyor. Bu partiler arasında BDP’nin, sürecin aktörleri arasında yer almakla birlikte süreci başlatan AK Parti iktidarı ile zaman zaman gerilim yaşadığını hatırlatmakta yarar var. Ana muhalefet CHP’nin, daha emekleme dönemindeki barışı yapma sürecinde samimiyetsiz tutumuna MHP’nin, sert söylemleri eklenince insan ister istemez karamsarlığa kapılabiliyor sürecin kendisi zaten çok ciddi engebelerle doluyken.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün grup toplantısındaki konuşmasında, barış yapma sürecine yönelik bildik sert söylemlerinin dozunu arttırırken PKK ile Türk devletinin aynı kefeye konmuş olduğunu iddia ederek veryansın ediyordu. Ne de olsa, hem MHP hem de CHP, anayasal düzeni silah zoruyla değiştirme girişimi yani darbe teşebbüsü iddiasıyla yargılanan kimi sanıkları Meclis’e taşıdılar. MHP, vekil yaptığı darbe planlamaktan şüpheli sanık eski komutanın terörle mücadeleden madalya bile almış olmasından dolayı övünmekle meşgul. Ama, devletin, dile kolay 29 yıldır devam eden düşük yoğunluklu savaş sırasında, öncelikle Taraf’ın sonradan ortaya çıkarttığı güvenlik zafiyetlerinin bu ülkeye yıkım getirdiğinden hiç bahsetmez aslında bu dönemde yaşananlardan siyasi sorumluluğu olan partiler. Onlarca yıl, acemi erler, çatışma alanına sürülmüş, terörle mücadelede profesyonel birliklerin kullanılması gerektiği gerçeğine bir gün olsun değinmemiş bu siyasi partiler.
Kirli dönemlerden hesap sorma yürekliliği
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, önceki gün Nevşehir’de yaptığı konuşmada, bu kirli dönemleri ve sessiz kalanları şu sözlerle deşifre ediyordu:
“Geçmiş dönemlerde niçin faili meçhul cinayetlerle baş edemediler. Onların iktidar dönemlerindeki faili meçhul cinayet sayısı ortadadır. İnsanlar çocuklarının mezarlarını bulamadılar. O faili meçhul cinayetler neticesinde devlet kirlendi; devlet içindeki çeteler kuvvetlendi. E peki o zaman devlet içindeki bu çeteleri temizleyip terör meselesine niçin çözüm bulamadılar.”
Malum haftanın her Salı günü, siyasi parti liderlerinin birbirlerine atışmalarını dinleriz, dün de bu mutat günlerden biriydi... MHP, yine şaşırtmadı ve barış sürecine yüklendi, keza CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da AK Parti’ye yüklenmekle meşguldü... Bu partilerin, Uludere’de bundan yaklaşık 14 ay önce, devletlerine ait F-16 savaş uçaklarınca PKK’lı sanılıp öldürülen 34 vatandaşın hesabını sormak akıllarına gelmiyor büyük ihtimalle barış sürecinin ipine sarılmadıkları için. Ama, AK Parti’nin, olayın üzerinden yaklaşık 14 ay geçtiği hâlde 34 Kürt vatandaşın öldürülmüş olmasının hesabını veremediğini anlamak mümkün değil üstelik de barış sürecinin mimarı iken.
Uludere barışı rehin alıyor
Devletin aş iş sağlayamadığı için kaçakçılık yapmalarına göz yumduğu kimisi 13 yaşlarında 40 Kürt vatandaş, 28 Aralık 2011 sabah saatlerinde, sonradan yapılan açıklamalara göre PKK’lı sanılıp bombardıman ateşine tutulmuş ve bunlardan 34’ü ölmüştü. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olayı aydınlatmak için soruşturma açmış olmasına rağmen düğümü çözecek olan, “Vur emrini kim verdi,” gibi kritik sorulara, TSK’dan belge bilgi gelmediği için cevap verecek bir yargı sürecine nokta koyamıyor. Meclis’teki Uludere komisyonunun AK Partili üyeleri, olayı adeta perdelemeye uğraşır izlenimi veriyorlar.
Hükümet, Uludere olayının sorumlularını ortaya çıkartacak şeffaf bir politika izlememekte ısrarlı gibi, sanki TSK’da birileri kollanıyor. Oysaki olayın meydana geldiği anda, soruşturmanın selameti açısından kimi komutanlara görevden el çektirilmesi gerekiyordu, bu yapılmadı. Yakınlarını kaybeden vatandaşların tüm ısrarlı çağrılarına rağmen özür bile dilenmedi.
Geçen yıl Heron görüntülerini izleyen bazı vekiller bile çıplak gözle bakıldığında bu kişilerin terörist olmadığının anlaşıldığını dile getiriyorlardı ama F-16’lar tarafından öyle zannedilip ağır bombardıman ateşine tutuldular, insanın tüyleri diken diken oluyor.
Meclis Uludere Komisyonu’nun, en nihayetinde mart ayı ortalarında olayla ilgili bir raporu kamuoyu ile paylaşacağı söyleniyor. Vekiller, temsil ettikleri vatandaşlarının ağır bombardıman ateşi sonucu öldürülmüş olmalarının ardındaki sır perdesini tamamen ortadan kaldırmak gibi bir sorumlulukla karşı karşıyalar.
Hükümete gelince; Uludere olayı aydınlatılmaz ve çok geç de olsa bir özür gelmezse bu tutum, barışın yapımını rehin almaya devam edecek.
Lale Kemal -Taraf
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.