01 Mayıs 2024
  • İstanbul14°C
  • Diyarbakır15°C
  • Ankara14°C
  • İzmir16°C
  • Berlin16°C

TMK MAĞDURU ÇOCUKLAR İÇİN BAŞBAKAN’A AÇIK MEKTUP

Taraf gazetesi yazarı Ferhat Kentel, TMK mağduru çocuklar için Başbakan’a açık mektup yazdı. İşte o mektup.

TMK mağduru çocuklar için Başbakan’a açık mektup

23 Ocak 2010 Cumartesi 13:15

TMK mağduru çocuklar için Başbakan’a açık mektup

Sayın Başbakan, size önce bir hikâye anlatmak istiyorum.

Geçen sene Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencileriyle birlikte Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji öğrencileriyle Van’da buluşmaya gittiğimizde, çevreye yaptığımız gezilerden birinde, köylerinden zorla çıkartılmış, kendi topraklarında mülteci durumuna düşmüş insanların yerleştirildikleri mahallelere de gittik.

Otobüsümüzle bir mahalleye girdiğimizde top oynamakta olan çocuklar oyunlarını bir kenara bırakıp hemen etrafımızı sardılar. Yani biz onlar için o kadar ilginçtik ki, oyunlarını bile bıraktılar; biz adeta onlar için yeni, değişik bir “oyun”un parçasıydık. Orada bulunduğumuz süre içinde peşimize takılıp, dolaştığımız her sokağa girdiler. Bir müddet sonra “Batı”dan gelen gazetecilere hep yaptıkları gibi, “oralı” olmaya dair özelliklerini göstermeye, yani küçücük parmaklarıyla zafer (V) işareti yapmaya, Kürtçe sloganlar atmaya başladılar. Adeta bizim için, şen şakrak bir şekilde, bir “Kürt çocuğu performansı” sergilediler, yani bizim için, “bildikleri” türden bir karşılama yaptılar, bizi dost bilerek, eğlenerek... Ama oyunlarının en ilginç tarafını en sona saklamışlardı. Oradan ayrılırken, otobüsümüzü taşa tuttular!

Bu “taş atma oyununu” anlayabilir misiniz Sayın Başbakan? Biz üzerinde çok konuştuk; bir sürü sosyolojik, psikolojik açıklama yaptık tabii... Ama bu taş atma oyununu ne sosyologlar, ne psikologlar, ne polisler, ne savcılar, ne yargıçlar, ne Türk ne de Kürt milliyetçileri anlayabilirler. Çünkü, ne yazık ki, biz artık büyüdük ve o çocukluk hallerini unuttuk. O hale geri dönmemiz de imkânsız. Bizim yapmamız gereken tek şey, haddimizi bilip, çocukluğun karmaşık dünyasının hiç de bizim büyük laflarımız, kibirli açıklama ve analizlerimizle anlaşılabilir olmadığını teslim etmektir.

Peki, biz toplum olarak nasıl oluyor da çok iyi anlamış gibi yaparak, içi dünya kadar kimlik vb. kurgu ve önyargılarla dolu beyinlerimizle, büyüklerin büyükler için tasarladıkları ve Terörle Mücadele Kanunu adı verilmiş bir kanun vasıtasıyla o çocukları onar yüzer cezaevlerine doldurabiliyoruz?

Bizim o çocukları anlamamız imkânsız, ama yaşadıkları çevreyi belki biraz anlayabiliriz. Öyle bir bölge ki, bir takım komutanlar şehirlere korku salmak için bombalar yağdırdıklarını itiraf ettiler. Babalar, ağabeyler gece yarısı kapılar kırılırcasına çalındıktan sonra alıp götürüldüler. Öyle bir zamanda o çocukları hayal etmeye çalışalım.

İsrail, taş atan Filistinli çocuklara acımasız bir şekilde saldırırken canımız acıdı değil mi? Oradaki çocukları haksız İsrail’e direnen kahramanlar ve buradaki çocukları teröristler tarafından kandırılmış çocuklar olarak görmek gibi net bir farkla anlama kapasitesine sahip miyiz gerçekten? Bizim çocuklarımız daha kolay kandırılabilir çocuklar mı?

Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları, aylardır bu çocuklar için kamuoyunda duyarlılık yaratmaya çalışıyorlar. Haksızlığa gösterilecek haklı bir isyan duygusuyla ya da basit bir itiraz mantığı üzerinden değil; somut öneriler getirerek, ortada çocuklarla ilgili bir sorun olduğunu kabul ederek ve TMK’da makul değişiklikler önererek yapıyorlar bu faaliyeti.

Sayın Başbakan, tabii ki ÇİAÇ, uluslararası sözleşmelere de dayandırıyorlar bu taleplerini; ama ben sizden bugün gözaltında, tutuklu ya da hapis cezası almış çocukları ve onların yaşadıkları tarifi imkânsız hapishane koşullarını biraz olsun hayal etmenizi diliyorum.

Bu mesele, Kürtlerin, Ermenilerin, başörtülü kızların, Alevilerin ya da Avrupa’da göçmenlerin adam yerine konulmak, kültürlerine, kimliklerine, kişiliklerine, hafızalarına sahip çıkmak için gayet haklı bir biçimde verdikleri mücadele gibi bir şey değil. Bu çok daha temel ve basit bir mesele. Onlar sadece çocuk. Onların üzerlerine pazarlık yapacakları bir kimlikleri bile yok.

Demokratik açılımın başlayacağı ve en çok ikna edici olacağı belki de en gerçek dünya çocukların dünyası...

Çok zor bir şey değil onlara sahip çıkmak... Bu yüzden size yazdım...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.