22 Kasım 2024
  • İstanbul9°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara9°C
  • İzmir17°C
  • Berlin2°C

'TAZMİNAT DEĞİL, FAİLLERİN BULUNMASINI İSTİYORUZ!'

Türkiye Barış Meclisi tarafından düzenlenen ‘Tanıklar Konuşuyor” etkinliğinde konuşan Roboski katliamı tanıkları ve mağdurları, yaşananları ve sonrasında çekilen acıları anlattılar.

'Tazminat değil, faillerin bulunmasını istiyoruz!'

05 Şubat 2012 Pazar 12:10

Türkiye Barış Meclisi’nin düzenlediği ‘Tanıklar Konuşuyor” etkinliğine katılan Uludere Roboski Katliamı mağdurlarının yakınları, “Tazminat değil, faillerin bulunmasını istiyoruz,” dediler. Kendilerine yapılanların insanlık dışı olduğunu belirten tanıklar, “Yakınlarımızın parçalanmış cesetlerini kaylalıklardan topladık. Hangi tazminat bunu teselli eder,” diyerek, "Biz sadece barış içinde ve daha iyi yaşamak istiyoruz,” sözleriyle katliamı anlattılar.

ROBOSKİ KATLİAMI, BÜYÜK BİR FAY KIRILMASIDIR

Toplantının açılış konuşmasını TBM sözcülerinden Hakan tahmaz yaptı. Tahmaz konuşmasında şöyle dedi:

"28 Aralık Uludere Roboski katliamı, siyasal süreç bakımından büyük bir fay kırılmasıdır. Kürtler için de, Türkler için de, Ermeniler için de umutların beslendiği bir süreçten kopuşun işaretidir. Bu kopuş bütün dünyaya bu olayla gösterilmiş oldu. 10 - 12 yaşlarında çocukların bile ağzından duyacağınız bu fay kırılmasını yüreğinde hissetmeyenlerin insanlığını sorgulaması gerekir. 

35017

“Türkiye yeni bir savaş konseptini uygulamaya başladı. Kürtler vardır ama bizim gibi düşünen Kürtlerin hakkı vardır diyorlar. Bizim gibi düşünenler özgürdür denilmektedir. Katliam için 'büyük hata' deniyor. 34 insanın öldürülmesi çeşitli mazeretler öne sürülerek makul gösterilmeye çalışılıyor. Esas üzücü olan da bu yalana kendine aydın ve demokrat diyenlerden bazılarının da inanmasıdır. Böyle olduğu sürece bu ülkeye barış gelmeyecek.

“Barış Meclisi, Türkiye'nin geleceğini karartmak isteyenlere izin vermemek için Uludere'de yaşananları unutmayacak ve unutturmayacaktır. Bunun için 'Fırat'ın batısında' bir çığlığı yükseltmeliyiz. Bu ülke toprak olarak bölünmedi ama yönetenlerin izlediği politikalar sonucu ruhen bölündü. Hata yaptık demekle bu yaralar kapanmaz. Biz başkayız diyorlar. Soruyoruz: Bugün yapılanlarla 90'larda yapılanların arasında ne gibi bir fark var. Başbakanın söyledikleriyle Çiller'in söyledikleri arasında ne fark var?

“Şunu herkes görmeli, sosyal ve duygusal travma hızla derinleşiyor. Eğer Uludere'de yaşananlarla yüzleşilecekse, yeni savaş konseptiyle yüzleşmek gerekiyor."

35018

9 ŞUBAT PERŞEMBE GÜNÜ SUÇ DUYURUSU

Hakan Tahmaz, konuşmasının sonunda toplantıya katılanlara teşekkür ederek, 9 Şubat Perşembe günü saat 11'de Çağlayan Adliyesinde, katliam sonrası Uludere'ye giden aydınlarla birlikte suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Suç duyurusunda bu çığlığı yükseltmek isteyen herkesle birlikte olmak istediklerini açıkladı.

ROBOSKİLİ TANIKLAR ANLATTI

TBM’nin düzenlediği etkinliğe Roboski köyünden Ferhat Orçun, Garibe Ürek ve Hikmet Alma katıldı. Tanıkların konuştuğu bölümün moderatörlüğünü Gazeteci Nevzat Çiçek yaptı.

Tanıkların konuştuğu bölümde ilk olarak Ferhat Orçun konuştu. Orçun şunları söyledi:

"Eğer bu bir kazaysa, failleri nerede? F16'ları uzaylılar mı kaldırdı, kardeşlerimizi uzaylılar mı bombaladı? Orada öldürülenler hiç kimseye bir zarar vermemişlerdi. 50 lira kazanmak için sınır ticareti yapan gencecik insanlardı. Sadece barış içinde yaşamak isterlerdi. Bunu defalarca da dile getirmiş insanlardı. 

35019

“Suç duyurusunda bulunmak için savcıya gittiğimizde, devlet bize kimden ve niçin şikayetçisiniz diye sormak yerine bizi suçlayan sorular sordu. Cenazelerin üstüne niye bez parçası örttünüz diye sordular. Utanmadan bizi suçladılar. Bize sahip çıkan BDP'lilere 'siz neden bu insanları sahipleniyorsunu? Niye oraya geldiniz' diye sordular. Sen gelseydin ve sen sahiplenseydin ya! Siz Kürtleri büyük acıları ile başbaşa bıraktınız.

“Biz yıllardır barış ve çözüm istiyoruz ama tek taraflı barış olmaz. Biz kardeşçe birlikte yaşamak istiyoruz. Ortasu (Roboski) şu anda açık cezaevi gibi. Orda yaşayanların üzerinde baskı var. 

“Ölü sayısı önce 35 denildi. Sonra 34'e düştü. Çünkü biz yakınlarımızın, aileler çocuklarının parçalarını bile alamadı. Kol ve bacaklarından teşhis ettik yakınlarımızı. Bazı parçaları otopsi için götürdüler. 2 gün sonra verdiler bize geri. Kesin sayı o zaman belli oldu. Mezarları açıp parçaları içine koyduk tekrar. 

Orçun’un ardından Garibe Ürek tanıklığını ve yaşananları anlattı. Garibe Ürek şunları söyledi:

“Acımızı paylaşan herkese, buraya gelip bize destek verenlere teşekkür ederim. Hangi hakla ve hangi hukuka dayanarak bizi katlediyorlar? Sınır ticareti bizim oralarda yüz yıldır yapılıyor. Bunu herkes biliyor. İşte filmde yaşadığımız yeri gördünüz. Bu işi de yapmasak biz ne yiyeceğiz, ne içeceğiz? Ben katliamda nişanlımı, amcamın iki çocuğunu, halamın iki çocuğunu, nişanlımın 4 kuzenini kaybettim. Öldürülen 34 kişi de yakınım benim. Aynı sokaklarda onnamışız, aynı sıralarda okula gitmişiz. Hepsi gencecik insanlardı. Yıllardır aynı yolu kullanarak sınırın öte tarafına gidip gelirlerdi. Askerler onları bile bile katlettiler. Haydi yanlışlıkla vurdunuz diyelim, niye gidip kimi vurduk diye bakmadınız? Niye yardıma gelmediniz? 

“Afrikaya yardım götüren Türkiye niçin Şırnak'a, Uludere'ye yardım etmiyor? Sadece onları öldürmekle kalmadınız ki, benim tüm hayallerimi ve geleceğimi de nişanlımla birlikte o mezara gömdünüz. Yakınlarının paramparça olmuş bedenlerini kayalıklar arasından toplayan insanları acaba nasıl teselli edecekler merak ediyorum?

“Olaydan sonra yardım gitseydi bazısı yaşıyacaktı. Bombalamadan sonra yaşayan 3 kişi yardım gelmediği için öldü. Bazısının beyni parçalanmıştı bombanın gücünden. Bende bir fotoğraf var ki kimseye gösteremem, bunu ömrümce saklayacağım. Bu vahşeti hayatım boyunca unutmayacağım. Artık bu ırk ayrımı bitsin. Hepimiz kardeşiz. Aynı ülkede yaşıyoruz. Hepimiz müslümanız.

“Yaramıza tuz basmak için bir de masum gençlerimizi tutukladılar. Darp etmişlerdi onları. Gençlerimizden ne istiyorsunuz? Yıllardır yaptıklarınız yetmedi mi? Kimse buna seyirci kalmasın. Herkes konuşsun kardeşlerim. Bugün bize yapılan yarın da size yapılır bilesiniz, aynı yerde yaşıyoruz.

35021

“Artık bizim kanımızı dökmeyin. Biz tazminat falan değil, para değil, anımızı dökenlerden hesap sorulsun istiyoruz.”

Toplantıda söz alan son tanık ise Hikmet Alma’ydı. Alma şu sözlerle katliam tanıklığını anlattı:

“Ben de olayda kardeşimi kaybettim. Beni dinleyeme geldiğiniz için sağolun, varolun. Ben o gece gidememiştim. Yaptığımız kaçak değildi, amelelikti. Herkes de biliyordu nereye gittiğimizi. Ayda 3 - 4 defa gidebiliyorduk. 

“O gece sınırın bu tarafında kardeşim telefon açtı. 'Heronlar var üstümüzde' dedi. Hep var zaten bir şey olmaz korkmayın dedik. Daha sonra bu tarafa geçmeden önce yine aradılar. Askerlerin yolları tuttuğunu gördük saat gece 9 gibi. Çocukların 2 - 3 grup halinde bu tarafa gelmesine engel oldular. Grupları birleştirdiler. Askeriyeden aydınlatma topları fırlattılar. Tam o sırada uçaklar üzerlerine bombaları bıraktı.

“Bombalar düştükten hemen sonra sağ kalan aradı köyü. Bizi bombaladılar herkes öldü dedi. Biz koştuk. Askerler de tuttukları yeri bırakmış alaya geliyordu. Onlar çekildikten sonra olay yerine gittik ve anlatılmaz bir ortam vardı. Ateş, duman ve ağır koku vardı. Zehirli bir madde bulaşmıştı. Biz de ayakta duramadık ve düştük.

“2 Grup halindeydiler. Benim kardeşim ikinci grupla birlikte ölmüştü. Yere gömülmüştü. Kardeşimin üzerinde 1.5 metre toprak ve kaya vardı. Bomba 9 gibi düşmüş biz saat 2'de vardık oraya. Kimse gelmedi yardıma. Parçalanmış ölülerimizi toplayıp köye getirdik. Aileler çocuklarının kolunu bacağını paylaşmak için 'bu benimkidir' diye kavga ediyordu. Devletten, hükümetten bizim yanımıza kimse gelmedi.

“Sınır ticareti bugün de devam ediyor. Bizim istediğimiz sadece barışçı bir çözüm. Artık bunları yaşamak istemiyoruz. Ölen benim kardeşimdi ama çocuklarım var. Onlar için barış istiyorum.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.