TARHAN ERDEM YAZDI: ÖCALAN'IN AÇILIMI
Öcalan'ın açıklaması Kürt meselesinin çözümü için önemli bir aşamadır. Hükümet bu açıklamayı yok saymamalıdır. Traham Erdem yazdı..
21 Temmuz 2011 Perşembe 08:54
Öcalan'ın açıklaması Kürt meselesinin çözümü için önemli bir aşamadır. Hükümet bu açıklamayı yok saymamalıdır.
İmralı’daki Kürt lider Öcalan’ın dün açıklanan sözleri, Kürt meselesinin çözümünün zor olduğu kadar kolay olduğunu bir kez daha gösterdi.
Avukatların Öcalan’ın ağzından açıkladıkları sözlerin bütününe ‘Öcalan Açılımı’ demek doğru olur.
Öcalan’ın açıklamasının özellikleri
Bir kere, Öcalan’ın sözlerinin, avukatlarca düzeltme, değişiklik yapılmadan aynen açıklandığını kabul etmeliyiz.
İkincisi, Öcalan’ın herhangi bir oyuna girmeden, düşüncelerini açıkça söylediğini kabul etmeliyiz. Açıkça Öcalan, Türkiye’de oturan ve birlikte yaşamak isteyen Türkleri ve Kürtleri istediği tarafa yönlendirmek amacıyla değil, kendi öz düşüncelerini duyurmak amacıyla konuşmuştur.
Bu iki kabul, açıklama üzerindeki görüşlerimizi belirlemek ve geliştirmek için gereklidir. Açıklamada, avukatların düşüncelerine uygun olarak değişiklik olması ihtimalini ve Öcalan’ın samimiyetinden kuşkulanmak da doğru düşünmeyi zorlaştıracaktır. Bu nedenle en azından ben bu iki önermeyi de kabul ederek düşünüyorum.
Açıklamayı doğru ve tam anlamak
Öncelikle Öcalan’ın açıklamasının gazetelerde birbirine ters anlamlar verilecek biçimde başlık koymaya çok uygun olduğunu görmeliyiz. Açıklamada “Yine tehdit etti” başlığının verilmesine de “Çözüm yollarını önerdi” başlığının konulmasına da müsait paragraflar bulunmaktadır. Bu nedenle, önümüze gelen metnin ne dediğini doğru anlamaya çalışmalıyız.
Bu açıklamayı doğru ve tam değerlendirmek için Öcalan’ın “Benim yazdığım ikişer sayfalık protokoller” dediği belgeler okunmalıdır. Bunları okumuş olan, Öcalan’ın adada görüştüğünü söylediği ve ‘bilinçli, deneyimli’ olarak nitelendirdiği ‘devlet yetkilileri’ ile onların üstleridir.
Devlet yetkilileri, şüphesiz aralarında Başbakan da vardır, aylardır bu değerlendirmeyi yapmaktadırlar ve haklı olarak da kamuoyu ile paylaşmamaktadırlar. Açıkçası biz sıradan yurttaşlar bu değerlendirmeleri şimdilik duyamayacağız ama sonuçlarını biz ve bizden sonra gelecek nesiller görüp yaşayacaktır!
Açıklamanın anlamını tam olarak değilse de, bazı taraflarını doğru olarak yorumlayabilir veya önerilerinin eksik kalan taraflarını belirleyebiliriz.
Demokratik Ulus Kongresi
Açıklamada, Demokratik Ulus Kongresi anlatılıyor: Türkiye 20-25 bölgeye ayrılacak, 400 delege seçilecek, 25 kişilik gölge kabine oluşturulacak, ‘Çatı Meclisi’ en geç ekim sonuna kadar ‘tamamlanacak’! Demokratik Ulus Kongresi’nin, Kürtler ve onun saydığı azınlıkları mı yoksa Türkleri de kapsayıp kapsamadığı açık değil.
19 Aralık 2010’dan sonra bir kez de 14 Temmuz’da ‘ilan edilen’ ‘Demokratik Özerklik’ gibi, ‘Demokratik Ulus Kongresi’nin de, üzerinde daha çok çalışılması gerekli kurumlar olduğu anlaşılıyor. Gerçekte bu iki kurumun da bence zaafı, tasarım üzerinde çalışanların, halka inanç bakımından, kapayamadıkları eksiklikten ileri geliyor. Şimdilik bu kurumlar üzerinde durmayalım, çünkü diğer bahis çok daha önemli:
Çözüm önerisi
Öcalan’ın açıklamasında, Kürt meselesinin çözümüyle ilgili önemli öneriler var. Bu önerileri aşağıya farklı dizgiyle alıyorum:
Sayın Başbakan ‘Silah bıraksınlar, yoksa bir şey olmaz’ diyor. Biz yıllardır silah bırakmaktan söz ediyoruz. Silahları bıraktırma irademiz var. Benim dışımda kimse silahları bıraktıramaz. En azından şimdi durum budur.
Sayın Başbakan’a buradan sesleniyorum. Bana rolümü oynamam için gerekli pratik araçların sunulması gerekir.
Başbakan, “Biz bu işin silahlarla çözülmeyeceğine inanıyoruz. Bu meseleyi demokratik anayasal yöntemlerle çözeceğiz” derse, bir haftada hallederiz.
İşte görülüyor Silvan’daki olaylar. Bir günde çok fazla kayıplar da yaşanabilir. Öfke birikmesi var. Her an büyük patlamalara yol açabilir.
Biz Bölücü değiliz, Tekçi zihniyete karşıyız. Vatanın bütünlüğüne itirazımız yok, ortak vatandan yanayız.
Kürt halkı da demokratik anayasal çözümü küçümsememelidir. Bu önemlidir.
Bu protokoller çerçevesinde Hükümet ile görüşülebilir. Seçim yapılsın dendi bekledik, hükümet yok dendi bekledik, artık hükümet kuruldu.
Şöyle bir cümle, mutabakat olabilir; “Tutuklu vekillerin durumu bir demokrasi sorunudur, çözümü de politiktir. Biz bu sorunu anayasa ve yasaları birlikte değiştirerek çözeceğiz”.
Önerinin bilmeceleri
Hasan Cemal’in sevdiğim deyimiyle, “Parmağın tetikten çekilmesi” için, Öcalan Meclis’in toplanıp kendisine ‘pratik araçların’ sunulmasını istemektedir. ‘Pratik araçlar’ nedir? Meclis’in hemen toplanıp vereceği hak olduğuna göre, pratik araçlar af mı, siyasal hayata girme hakkı mı dır?
Diğer taraftan, Başbakan’ın, “Biz bu işin silahlarla çözülmeyeceğine inanıyoruz; bu meseleyi demokratik anayasal yöntemlerle çözeceğiz” demesi halinde çözümün bir haftada “hallolacağını” da söylemektedir. Meclis’in toplanması başka bir şey, Başbakan’ın ‘bir cümlesi’ başka!
Bu tutarsız gibi görünen iki öneri aynı zamanda ‘çözüm arandığının’ yüksek sesle düşünüldüğünü göstermektedir, hatta sorumluluk alınması gerekli çözüm arandığının kanıtı bile sayılabilir.
Öcalan, ‘af’ ve ‘siyasal hak’ konularının bir-iki ayda çözülemeyeceğini bilmektedir. O halde ‘pratik araçlar’ bunlar değildir. Uzun silahlı çatışma yıllarının öğrettiklerinin sonuçlarına dayanmaktadır. Yukarda yazdığım gibi, pratik araçların neler olduğunu ‘protokolleri’ okuyanlar bilebilir.
Gerçekte Öcalan, Kürt meselesinin esasının çözümünden sonra, kişisel sorunlarının kendiliğinden çözüleceğini bilecek deneyimdedir. Acaba, kuşkular, kişisel durumların güvencesini almaya mı zorlamaktadır? Yoksa doğal gelişmelere güvenme bir direnişçi için fazla iyimserlik mi görünmektedir?
Temel tercihler
Kürt meselesinin temel sorunlarından biri, mücadele edenlerin, ‘birlikte’, ‘tek vatanda’ yaşamak isteyip istemedikleridir. Bu açıklamada “Kesinlikle bölücü değiliz, bütünlükten yanayız”, “Vatanın bütünlüğüne itirazımız yok, ortak vatandan yanayız” denilerek açık biçimde ‘bölücülüğe’ karşı çıkılmaktadır. Bu çok açık bir duruştur!
Açıklama, ‘demokratik anayasal çözümü’n küçümsenmemesini istemekte ve “Kürt halkı da küçümsememelidir” demektedir. Ona göre ‘anayasal çözüm gelişmezse halkın direnme hakkı’ doğacaktır. Yıllarca silahlı mücadele etmiş bir liderin bu sözlerini bizim gibilerin de ‘küçümsememesi’ gerekir diye düşünüyorum. Bu sözler ‘silahlı mücadele yerine’, ‘siyasal mücadeleye geçilmesi tercihini’ göstermektedir.
Meclis’e dönüş tavsiyesi
Öcalan BDP’ye, hükümetle mutabık kalınıp Meclis’e dönülmesini de açıklamasına eklemiştir. O, “Tutuklu vekillerin sorununu, Meclis’te anayasa ve yasaları birlikte değiştirerek çözeceğiz” mutabakatını yeterli görmektedir. Gerçekte istenen bu mutabakat, son BDP ve AK Parti buluşmasında tarafların söyledikleri arasında vardı.
Sonuç
Öcalan’ın açıklaması Kürt meselesinin çözümü için önemli bir aşamadır. Hükümet bu açıklamayı yok saymamalıdır; bana göre saymayacaktır.
Bu meseleyi Silvan olayı ve ondan sonra söylediklerimizle birlikte düşünmemeliyiz.
Bir not daha: Kürt meselesi sanıldığı kadar zor bir mesele değildir!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.