22 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır14°C
  • Ankara17°C
  • İzmir21°C
  • Berlin3°C

ŞEYH SAİD İSYANI, LİCE VE TARIK ZİYA EKİNCİ

Tarık Abi, yaşamını bir sosyalist olarak, bir devrimci olarak, özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelesiyle geçirdi.

Şeyh Said İsyanı, Lice ve Tarık Ziya Ekinci

31 Aralık 2010 Cuma 09:38

Tarık Abi, yaşamını bir sosyalist olarak, bir devrimci olarak, özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelesiyle geçirdi.

29 Ekim 1970 tarihinde (Türkiye İşçi Partisi’nin [TİP] 4. Genel Kurulu’nda konuştuğum kürsüden sürem dolduğu gerekçesiyle indirilmek istendim. Haksız bir söz kesmeyle karşı karşıya kaldığım için konuşmamı sürdürmeye çalıştım. Salonda bu nedenle itiş kakış oldu. Daha çok Behice Boran taraftarlarıyla Kürt delegeleri arasında oluşan bir gerginlikti bu.

Kalabalığın ortasında bir el kolumdan çekti. Sonra da “Yine ortalığı karıştırdın. Şimdi biraz kenara çekil” dedi. Arkamı döndüğümde, eski Diyarbakır TİP Milletvekili Tarık Ziya Ekinci’yi gördüm. (O kongreden günümüze kalan en önemli belge Kürt sorunuyla ilgili karardır. Siyasi tarihimizin bu önemli kararı partinin kapatılma gerekçesi olarak da kullanıldı.)

85 yaşında bir devrimci

Tarık Ziya Ekinci, bizim kuşağın ‘Tarık Abi’sidir. Bugün 85 yaşında olan Tarık Abi, yaşamını bir sosyalist olarak, bir devrimci olarak, özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelesiyle geçirdi. Tarık Abi’nin ‘güncel’e ışık tutan bir yönü de cumhuriyet tarihinin, Kürt sorununun canlı tanığı ve aynı zamanda mağduru olması. Tarık Abi, iki kardeşini yitirdi. Bir cinayete kurban giden ilk kardeşi 18 yaşındaki Kadir’di. Avukat kardeşi Yusuf Ekinci ise 1994’te Ankara’da kaçırıldı. Faili meçhul bir cinayette öldürüldü.

Lice’den Paris’e

Doktorluk, siyasetçilik, yazarlık gibi birçok kimlik taşıyan Tarık Abi yaşadığı bütün acılara, çektiği bütün sıkıntılara karşın, inandığını söylemekten hiç vazgeçmedi. Geçen gün bir grup gazeteci-yazar (Nazlı Ilıcak, Banu Güven, Murat Belge, Taha Akyol, Cengiz Çandar, Ahmet İnsel, Ali Bayramoğlu, Ruşen Çakır, Mirgün Cabas) onunla birlikte öğle yemeğindeydik. İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Lice’den Paris’e Anılarım’ kitabının çıkışını kutladık.

1926’da doğduğu Lice’den Paris’e sürgüne uzanan yaşamını anlattığı anı kitap, aynı zamanda bir siyasi tarih kitabı gibi, bir roman gibi akıp gidiyor. Bu tarihin içinde Şeyh Said İsyanı da var, Dersim katliamı da Türkçe bilmeyen bir Kürt çocuğunun dil konusunda yaşadığı zorluklar da...

Şeyh Said, ayaklanmanın kritik günlerinde Diyarbakır’ı ele geçirmek için karargâhını Lice’de kurmuştu. İsyanın bastırılmasıyla birlikte bu kasaba vahşi bir baskıyla yüz yüze gelecekti. Küçük Tarık Ziya, bu baskı ortamında Lice’de büyüdü: “Akranlarım için en önemli tarihler: Şeyh Said İsyanı’nın başlaması, Şeyh’in Lice’de karargâh kurması, Diyarbakır’a saldırı düzenlemesi; isyanın bastırılmasıyla birlikte ordunun Lice’ye girip köyleri yakması (sala şewate) gibi olaylardır. ‘Oğlum ‘sal’a ‘şewat’e dünyaya geldi’ ya da ‘Babam ‘sal’a ‘şewat’e jandarmalar tarafından vuruldu’ gibi ifadeler bugün de kullanılmaktadır.”

1980’lerde askerlerin yeniden köy yakmalara girişmesine ise şöyle gönderme yapıyor: “1984’te başlayan ve günümüze kadar devam eden PKK olayları dolayısıyla uygulanan köy yakma eylemleri de milat olarak kullanılmaya başlandığından, Şeyh Said İsyanı sonrasındaki köy yakmaları artık milat olmaktan çıkma sürecine girmiştir.”

Kaymakamın mezarı

Lice’de de çok sayıda Ermeni yaşarmış. Tarık Abi büyüklerinden 1915 Ermeni Tehciri’nde yaşananları dinlemiş. Diyarbakır Valisi’nin katliam emrine uymak istemeyen Lice Kaymakamı’nın öldürülmesinin öyküsü de belki ilk kez bu anılarla gün ışığına çıkıyor:

“İttihat ve Terakki Partisi’nin de üyesi olan Diyarbakır Valisi Reşit Paşa, hükümetin tehcir kararını katı biçimde yorumlamıştır... Tehcir esnasında Diyarbakır’a götürülen kafiledeki tanınmış zengin Ermenilerin ve din adamlarının büyük çoğunluğu katledilmiştir. Lice’nin o dönemdeki kaymakamı, tehcire tabi tutulan kafileye refakat eden ağalara ve kasaba ileri gelenlerine hiç kimseye dokunmamaları(nı)... tembihlemiş. Ancak... Kafiledekiler büyük ölçüde katledilmişler. Keza kaymakam da Lice’ye bağlı Karaz Köyü’nü (şimdiki Kirazlı ilçesi) geçtikten hemen sonra orada öldürülmüş... Yol kenarına gömülmüş. Yakın zamana kadar yeri belli olan bu mezarın varlığından ötürü yöre Tırba Kaymekam (Kaymakam Mezarı) olarak anılıyor.” Bir destan gibi okunuyor anılar.

Sen çok yaşa Tarık Abi...

Oral Çalışlar - Radikal

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.