RIZA TÜRMEN: HUKUK YOK Kİ HUKUKİ DEĞERLENDİRME YAPALIM
HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın mahsupluk başvurusunun kabul edildiği ve tahliyesinin beklendiği gün yeniden tutuklanması tepkilere neden oldu.
21 Eylül 2019 Cumartesi 22:30
Demirtaş’ın AİHM’deki duruşmasından iki gün sonra savcılık, Demirtaş ile birlikte Figen Yüksekdağ hakkında zaten tutuklu bulunduğu dava dosyasında yer alan suçlamadan yeni bir soruşturma başlattı. Savcılığın tutuklama istemiyle başlattığı soruşturmayı karara bağlayan sulh ceza hakimliği, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tutuklu kalmasına karar verdi.
Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıçlarından Rıza Türmen, kararın hukuki olarak değerlendirilecek bir yanı olmadığını söyledi. Evrensel'e konuşan Türmen, şu ifadeleri kullandı:
“Hukuk ne derse desin ‘Ben seni bırakmayacağım’ deniliyor. Bu ilk defa olmuyor, bundan önce AİHM Demirtaş’ın tahliye edilmesine ilişkin bir karar verdi. Hemen ardından başka bir suçtan dolayı istinaf mahkemesi Demirtaş hakkında verilen kararı onayladı. Ondan sonra tutuklu olmaktan çıkıp hükümlü statüsüne girdiği için serbest bırakılmadı. Şimdi bu mahsup nedeniyle serbest bırakılması gerekiyordu. Böyle bir olasılık ortaya çıkar çıkmaz zaten esas davanın içinde olan bir suçlama esas davadan ayrılıyor, ayrı bir suçmuş gibi getiriliyor ve üstüne sulh ceza hakimliği de tutuklama kararı veriyor. Yani bunun hukukla ilgisi olmadığı için hukukla ilgili bir yorum yapmak anlamsız geliyor. Bir partinin lideri, Meclisteki üçüncü büyük partinin lideri cezaevinde alıkonulmaktadır. Bunun hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Suni bir şekilde hukuki dayanaklar icat edilerek aslında bir siyasi karar verilmiş. Yani denilmiştir ki, ne olursa olsun Demirtaş çıkamaz.”
"HUKUK DEVLETİ YOKSA REFORM ANLAMSIZDIR..."
Yargı reformu tartışmalarını kararla birlikte değerlendiren Türmen “Hukuk devletinin işlemediği, hukukun islemediği bir yerde yargıyı nasıl reform edebilirsiniz ki” diye sordu.
Türmen devamında şunları söyledi:
“Bunun hiçbir anlamı yok. Demirtaş kararı yargı reformu çalışmalarını anlamsız hale getirmiştir. Biliyorduk ama kesinleşmiştir. Somut bir göstergesi olmuştur. Muhalefet yargı reformunu reddetmeli. Yargı reformunun içinde doğru şeyler olsa bile dava sürecini kısaltacak gibi... Ama hukuk devletinin olmadığı, yargının bağımsız olmadığı bir yerde dava sürecini kısaltmanın ne anlamı var. Cezalar daha çabuk verilecek demek olur bu sadece.”
"BAŞINIZA HER ŞEY GELEBİLİR VE BİR GÜVENCENİZ YOK..."
Uzun süredir yaşanan hukuki ihlallerin Türkiye’de yaşayan herkesi etkileyeceğini belirten Türmen, “İnsanlar bunun kendilerine uzak olduğunu düşünüyor ama artık Türkiye’de yaşayan insanların hiçbir güvencesi yoktur. Hukuksal güvenceden yoksun olduğunuz zaman yönetimin de hiçbir hukuki dayanağı kalmamış demektir. Hukuk devletinden uzaklaştığınız zaman keyfi bir yönetim olur. Bu Türkiye’de yaşayan insanların, halkın hiçbir güvencesinin olmaması demektir. Yani her an, her şey, herkesin başına gelebilir ve sizi koruyacak bir hukuk yok. Keyfi, bir tek adam iradesine bağlı çıkan kararlar, davalar, tutuklamalar... Bu hukuk devletinin sonu anlamına geliyor. Hukuk devleti sona erdiyse hukukun kaynağı neresidir, bu kararların kaynağı neresidir, sorusu gündeme geliyor. O da bellidir... OHAL hukuku Türkiye’de sürekli hale gelmiştir. OHAL, istisna hukuku devam etmektedir. İstisna hukukunda hukukun kaynağı liderdir...” diye konuştu.
"AİHM KARARININ ÇIKMASI YIL SONUNU BULUR"
Türmen AİHM’deki sürecin nasıl işleyeceğine dair de bilgi verdi:
“AİHM’nin Demirtaş ile ilgili verdiği karar çok önemli. AİHM orada dedi ki ‘Demirtaş’ın tutuklanması hukuki değil, siyasi nedenlerle olmuştur’. Şimdi AİHM Büyük Daire de böyle karar verirse bu önemli gelişme olur. Keyfilik, mahkeme kararıyla tescillenmiş oluyor. Şimdi süreç nasıl işleyecek. AİHM büyük dairesi 17 yargıçtan oluşuyor. 17 yargıcın oy hakkı var. Duruşma yaptılar, duruşmada sorular soruldu. Duruşma bittikten sonra müzakereye çekildiler. O müzakerede yargıçlardan her biri görüşlerini açıklar. Ve irsali oylama yapılır. Ya oylamada ya şu maddelerden ‘ihlal var’a ya da ‘ihlal yok’a karar verilir. O irsali oylamadan çıkan sonuca göre karar yazılır. Karar yazılması için yazım komitesi kurulur, içerisinde mutlaka Türk yargıç vardır, davanın raportörü vardır, kimliği gizlidir ama 17 hakimden biridir bu. Bunlar mutlaka yazım komitesi içerisinde yer alırlar. Onlara ilave olarak 2 yargıç eklenebilir. Bu 4 yargıçlı komite yazımı yaparlar, yazım yaptıktan sonra tekrar büyük daireye gelir. Bu sefer kesin-resmi oylama yapılır. Ve bu resmi oylamadan sonra, bir hafta on beş gün sonra muhalefet görüşü için süre verilir sonra karar açıklanır. Ama bunun açıklanması yıl sonunu bulur..."
AİHM’nin ‘ihlal’ kararı vermesi halinde ne olacağını sorduğumuz Türmen, “Türkiye’nin hukuk devletinden ne kadar uzak olduğu mahkeme kararıyla tescil edilmiş olur. Tutuklamaların keyfi ve siyasi nitelikte olduğu mahkeme kararıyla tescillenir. Bu da Türkiye açısından ağır bir şeydir” yanıtını verdi.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.