25 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara0°C
  • İzmir7°C
  • Berlin8°C

RAGIP DURAN: MEDYA KÜRT DÜŞMANLIĞINI KÖRÜKLEMEYE ÇALIŞIYOR!

Gazeteci Ragıp Duran “Özgürlük İçin Demokratik Direniş” mitingine yönelik polis şiddetini değerlendirdi.

Ragıp Duran: Medya Kürt düşmanlığını körüklemeye çalışıyor!

15 Temmuz 2012 Pazar 20:57

Medya Eleştirmeni Ragıp Duran, AKP’nin bu tutumuyla, “ileri demokrasi” ve “sivil anayasadan” ne anladığının somut olarak ortaya çıktığını belirtti. Yaşanan şiddeti, iktidarın, BDP’nin özellikle de Diyarbakır’daki kitle desteğinin daha görünür bir hale gelmesinden çekindiğine dikkat çeken Duran, “Keza iktidar, Kürt meselesi konusunda hala acemilikler ve beceriksizlikler içinde kıvranan tutumunun kınanmasını da istemiyor herhalde. Bu durumda ne yapmalı? Yasakla mitingi olsun bitsin! Çünkü miting yasaklanınca AKP, Kürt seçmenlerin gözünde itibar mı kazanacak? Yoksa beceriksiz Açılım programının beceriksiz olduğu mu unutulacak” diye sordu.

‘BU OPERASYON APAÇIK KÜRT DÜŞMANLIĞI’

Kışanak, Buldan ve Demirtaş’ı gösteren fotoğrafların fazla yoruma gerek bırakmadan AKP’nin Kürt antipatisini yeterince belgelediğine dikkat çeken Duran, “Polis, tüm uyarılara rağmen bir partinin eş başkanlarına, milletvekillerine gaz ve su ayrıca onları yaralayacak şekilde saldırıyorsa buna düzen sağlamak denemez. Bu operasyon, apaçık bir şekilde Kürt düşmanlığı. Vakti zamanında Mehmet Sincar Batman’da benzeri bir gösteride vurularak öldürülmemiş miydi” diye konuştu.

‘MEDYA MUHABİRLERİ OLMASINA RAĞMEN SALDIRILARI GİZLEDİ’

Aynı gün 19.00-20.30 arasında medyayı taradığını belirten ve nasıl yansıttığına ilişkin analizlerini de aktaran Duran, Zaman’dan Vatan’a, Hürriyet’ten Milliyet’e medyanın olay yerinde muhabirleri olmasına rağmen polis saldırısını gizlemek, tahrif etmek için elinden geleni yapıp BDP’lileri manşetlerden, başlıklardan suçladıklarını söyledi. Anadolu Ajansı’nın o saate kadar henüz bir haber geçmediğini dile getiren Duran, “Silvan saldırısının yıldönümü imiş, BDP’nin israr ettiği mitingmiş, çok sayıda polis yaralanmış falan filan... Belki de unutmuşlardır 14 Temmuz aynı zamanda Büyük Fransız İhtilalinin yıldönümü günüdür. Önlem alınmasa imiş BDP mitingi Apo mitingine dönüşecekmiş” gerekçelerini hatırlatarak, bin dereden su getirilerek toplanma ve gösteri hakkını ayaklar altına alan yaklaşım sergilendiğini vurguladı.

‘BDP’Yİ SUÇLAMAK İÇİN HER TÜRLÜ YANLIŞA İTİBAR EDİLİYOR’

Türk egemen medyasının yaralı milletvekillerini ya gizlediğini ya da yaralanma nedenlerini tahrif etiğinin altını çizen Duran, devletin, haksız, anlamsız, üstelik gerekçesiz bir şekilde mitingi yasakladığına değinenin ise olmadığını söyledi. Hatta şiddetin esas ve çoğunluklu olarak polisten geldiğini yazan ve gösterenin olmadığını ifade eden Duran, “Kısacası İstanbul Dükalığının egemen medyası, ‘Olay çıktı’ leitmotifi altında olayın kim tarafından nasıl çıkarıldığını yazmaktan imtina ile kaçınırken, BDP’yi suçlamak için her türlü yalan ve yanlışa itibar ediyor” dedi.

‘BU HABERLERE ANKARA’NIN DOĞUSUNA GEÇMEMİŞLER BİLE İNANMIYOR’

Diyarbakır’daki binlerce görgü tanığının, o sırada sokaktan geçen insanların egemen medyanın bu yazdıklarına karşı zaten evvelden beri şerbetli olduğunu söyleyen Duran, bu nedenle okuduğuna değil, gördüğüne inanan yurttaşlar açısından bu tür yayınların ancak yayın sahibini ve sorumlusunu yalancı konuma düşüreceğini belirtti. Diyarbakır dışında yaşayan Kürt okurlar ile AKP’yi iyi tanıyan okurlar nezdinde de bu tür yayınların bu yayın organlarına yönelik tepki ve protestoları yoğunlaştıracağına dikkat çeken Duran, “Bu kesim, egemen medyaya zerrece inanmadığı için zaten bazı başka haber kaynaklarından olayın doğru versiyonunu öğrenir. Ayrıca cep telefonu ya da internet üzerinden binlerce görgü tanığından birine ulaşıp olay hakkında birinci elden bilgi almak mümkündür. Bu tür yayınlar, hayatında Ankara’nın doğusuna geçmemiş, Kürt meselesi konusunda önyargılı yurttaş kesimi üzerinde de artık pek etkili olmuyor. Çünkü bu insanlar bu tür haberleri zaten daha önce bin kez okudular. Daha önce yazılmış olanların bir süre sonra gerçek olmadığı ortaya çıkmış olduğu için, bu haberlerin de pek inandırıcılığı yok. Yine bu kesime yakın ama özel olarak Kürt düşmanlığı damarı güçlü ulusalcı ya da milliyetçi kesimler bu haberleri büyük bir ihtimalle acayip bir şevkle okuyup ‘Polisin eline sağlık, vursunlar kafalarına Apo’nun vekillerine’ filan diyorlardır ama bu kadar kesif şiddet bile onları kesmemiştir. ‘Hainler Meclis’te’ şiarını benimsemiş olanlar için bu tür haberler sadece geçici bir sevinç ya da rahatlama getirir o kadar” diye konuştu.

‘KENDİLERİNİ HALA DÜRÜST VE NAMUSLU SANIYORLAR’

Egemen medyanın yalanlarını okuyan bir polisin bile, “İnsaf be amma da atmışlar. Akıllarınca bize gaz veriyolar” diyeceğini aktaran Duran, medyanın bu tür yayınlarla kamuoyunda BDP aracılığı ile Kürt düşmanlığını körüklemeye çalıştığını ayrıca da BDP’nin yasal ve meşru zeminini sarsmak, sorgulamak peşinde olduğunu söyledi. Bu tür haberleri yazan redaktörlerin yalan yazarak “mecburen” görevlerini yaptıklarını sanıdıklarını ifade eden Duran, “Onlara öyle sipariş verilmiştir onlar da emir eridir, pardon yazı eridir, nöbet tutmaya devam etmektedirler. İçlerinde siyasi iktidara, gazete patronuna yaranmak gibi bir dürtü mutlaka vardır. Eminim, gerçekleri yurttaşa aktarmak konusunda en küçük bir sorumlulukları, kırıntı vicdanları bile yoktur. Farkında değiller, polisin milletvekillerini dövdüğü bir ülkede yaşıyorlar. Ve kendilerini hala dürüst ve namuslu sanıyorlar” dedi. (DİHA)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.