PKK GERİLLASI: VAY DEMEK CUMHURİYET DE BURALARA GELİRMİŞ!
Radikal gazetesi yazarı Ezgi Başaran, Kandil' de tarihi basın toplantısını izleyen gazeteciler arasındaydı. İşte Başaran'ın Kandil izlenimleri...
26 Nisan 2013 Cuma 08:58
Bugün gelinen noktayı 'Önder Apo'nun Türk devleti ile beraber' geliştirdiğini söyleyen Murat Karayılan "Çekilmenin başlangıç tarihi 8 Mayıs 2013'tür. Çekilme kademeli gruplar halinde, gerillanın gizliliği ve disiplini korunarak en kısa sürede gerçekleşecektir" dedi.
KCK Yürütme Kurulu Başkanı Murat Karayılan, yanında KCK Yürütme Konseyi üyesi Zeki Şengal ve Kongra-Gel Başkanlık Divanı üyesi Hacer Zagros ile birlikte geldi. Bu tarihi toplantıya her zamanki gibi bir kadın ve bir de farklı inancı temsil eden yöneticiyle (Zeki Şengal Ezidi’dir) çıkılması da önemli bir tavırdı. Karayılan, “Öncelikle sizi bir-iki saat beklettiğimiz için özür dileriz ama hata bizde değil. Güvenlik sorunları çıktı, iki kez toplantıyı yapacağımız yeri değiştirmek zorunda kaldık” diyerek söze başladı. Gerçekten de sabahtan itibaren Kandil’in çeşitli yerlerinde yoğun İHA hareketliliği olduğu haberi geliyordu. Hazırladıkları açıklamayı “Ateşkesin korunması ve silahlı güçlerimizin Türkiye dışına çekilmesiyle ilgili kararlaşmamızı sizinle paylaşıyorum” diyerek anlattı. Anlattı diyorum çünkü önünde el yazısıyla duran 3-4 sayfalık metne bir kez bile bakmadan, gözlerini gazeteci kalabalığından ayırmadan konuştu. PKK güçlerinin Türkiye dışına çıkma sürecini nasıl planladıklarını şöyle anlattı:
1- Gerilla güçlerimiz kendi inisiyatifi ve belirleyeceği güzergâhlar çerçevesinde çekilecektir. (Silahsız mı çekileceksiniz sorusu üzerine) Böyle bir kararımız yoktur. Çekilme zor iştir, o coğrafyada insanın kendisini koruması gerekecek durumlar olabilir. Kurt bile izin vermez yani.
2- Çekilmenin başlangıç tarihi 8 Mayıs 2013’tür. Çekilme kademeli gruplar halinde, gerillanın gizliliği ve disiplini korunarak en kısa sürede gerçekleşecektir.
3- Çekilen üslerin geleceği yer Irak Kürdistanı’dır. Buradaki Federe Kürt Yönetimi’nin gelecek üslerin resmi varlığına saygı göstermelerini talep ediyoruz.
4- Çekilme sırasında operasyon, bombalama yapılırsa çekilme duracak ve misilleme hakkımız baki olacaktır.
5- Türkiye’nin bu süreçte askeri aktivitelerine son vermesini istiyoruz. Ayrıca Başkan Apo’ya yazdığımız mektupta belirttiğimiz ve devletin de bilgisi dahilinde olan hususların gelişmesi önemlidir. (Bu hususlarla ilgili ipucu vermesi istendiğinde...) Örneğin Önder Apo’nun dünya ile irtibatının artması gerektiği belirttiğimiz hususlardan biriydi.
6- Çekilme sürecinin bağımsız heyetlerce denetlenmesi iki taraftan gelebilecek hataların önlenmesi açısından önemlidir.
Türk milleti sözü rahatsız etmez ama...
Karayılan konuşması sırasında sayısız defa Ortadoğu vurgusu yaptı. Türkiye’de Kürt sorununun çözülmesi Ortadoğu’daki diğer halkların barışmasında da ön açar dedi. Fakat bunun ötesi de var. Bu konuşmayla bir kez şunu anladım: PKK için Türkiye’deki Kürt sorunu, hareketin başlaması ve gelişmesi için bir motordu ama artık en önemli mesele değil. Hedef, Ortadoğu’da Kürt kimliğinin tanınmasına çalışmak, bölgede aktör olmak.
Sürece destek isterken ABD, AB ve Rusya’yı özellikle belirtti. Sonra zaten uluslararası güçlerin müdahaleleri sonucunda Kürt sorununun uzadığını belirten İsmail Beşikçi’nin duysa bayılacağı tarihsel referanslar yaptı.
Kendisine “Anayasanın hayati olduğu bir sürece girdik dediniz, kırmızı çizgileriniz nedir, Türk milleti sözünün yer alması sizi çok mu rahatsız eder” diye sordum. Şöyle cevapladı: “Türk milleti sözü bizi rahatsız etmez. Eğer Türk milleti herkesi kapsıyorsa bu herkesin tanımlanmasını da isteriz. Terazinin bir tarafını diğerinden ağır yapmak olmaz. Biz Türkiye’de yaşayan tüm halkların ve grupların resmini çeken bir tanım olmasını isteriz. Ne eksik ne fazla.”
“Bu süreci kim bozarsa uluslararası platformda çok büyük negatif tepki alır” dışında gelecekle ilgili kati hiçbir cümle kurmamaya çaba gösterdi. Kandil’deki yönetim kadrosunun ileride ne olacağıyla ilgili konu da bunlardan biriydi. “Biz daha sürecin ilk aşamasındayız, bu meseleyi son aşamada konuşacağız.”
Bugün gelinen noktayı ‘Önder Apo’nun Türk devleti ile beraber’ geliştirdiğini söyledi. “Tahmin edeceğiniz gibi çekilme kararını almak bizim için hiç kolay olmadı ama Önder Apo’nun çekilin çağrısının bizim için esas alınması gereken perspektif ve talimat olduğuna karar verdik” dedi. Yine cümle aralarında ima ettiği şuydu: Biz devletten çok, Öcalan’ın devlete güveniyor olmasına güveniyoruz. O nedenle bu kararı aldık.
Çözüm sürecinin üç aşamalı olduğunu, çekilme ile birinci aşamanın tamamlanacağını belirtti. Ve şunu ekledi: “İkinci aşama anayasal süreçtir ve tamamen devletin yükümlülüğündedir.” Biz üstümüze düşeni yaptık, sürecin ilerlemesi için top artık hükümette diyor.
BDP’nin konumuyla ilgili tutumu kaydadeğerdi. Öncelikle CHP’yi eleştirdi: “BDP’ye postacı demek haksızlıktır. CHP doğru yapmıyor. BDP bu süreçte şartların oluşması için ikna edici rol oynamıştır. Bundan sonra da rolü artacaktır.” Artacaktır dedi ama bu sözünün kıymetini azaltmamaya çalışarak ekledi: “Biz yine de Önder Apo’yla doğrudan irtibat kurmak istiyoruz, bu bizim için önemli. Sürecin hızlı yürümesi için de önemli.”
Türkiye medyasının maceraları
25 Nisan 2013, saat 06.00, Kandil kasabasından Muhammed’in arabasıyla Erbil’den hareket ettik. Ne zaman varırız? Bazen 1.5 saat diyor, ama varış süremiz 2 saate çıkıyor. Kandil’e İran’a yakın Ranya bölgesinden gireceğiz. KDP’nin 5 kontrol noktasından geçiyoruz. 6’ncı noktada artık PKK var. Neredensiniz, ad soyad? Not alıyorlar. Gazeteye ve gazeteciye göre mimikleriyle yorum yapıyorlar. Bazen müstehzi bir gülümse mesela. Ama Cumhuriyet gazetesinin muhabirine, kendilerini tutamayarak, “Vay demek Cumhuriyet de buralara gelirmiş” diyorlar. Yüzü aşkın gazeteci Kandil Kasabası Belediyesi denilen bir binaya giriyoruz. Kapının önünde yaşlarının küçüklüğü yüzlerine yansıyan iki gerilla var. ‘Portatif’ yaşça ve fiziken küçük olanlar için kullanılıyor ve kod adları genellikle Agit ya da Mazlum. “Siz portatif gerilla mısınız?” diyorum. “Yok” diyorlar, “20 yaşındayız, büyüğüz biz”.
Bir de ‘Kurye’ dedikleri kimseler mevcut. Haber, istihbarat ve ziyaretçileri dağda bir yerden diğerine taşımak görevleri. Geçtikleri yollarda bazı kayaların ardına çay bardağı, çay kaşığı ve demlikleri saklıyorlar. Bir daha o yola düştüklerinde hayati sıvı olan çaya kavuşsunlar, misafirlere ikram yapabilsinler diye. Çay ve sigara buradaki yaşamın zararlı vazgeçilmezleri. Eskiden iyicene öyleymiş. Fakat Öcalan’ın sigarayı bir zayıflık olarak gördüğünü, 1990’ların ortalarından itibaren ‘Karargâh’ta içirmediği ve “Biliyorum karargâhtan çıktığınız anda bu sigarayı yakıyorsunuz” diye sitem ettiği biliniyor. Bu sitem karşılık bulmuş gibi görünüyor. En çok da Öcalan’ın akranları olan lider kadrosunda. Yakın zamana kadar bir tek Sabri Ok içermiş, o da bırakmış.
Belediye binasında 3 saatten fazla bekliyoruz. Zaman mevhumunda sıkıntı var, artık eminim. Ama sebepsiz değil. Savaş Buldan’ın kardeşi, BDP milletvekili Pervin Buldan’ın kayınbiraderi ve eski Yüksekova Belediye Başkanı Nejdet Buldan anılarında 1997’deki Kandil ziyaretiyle ilgili şu notu düşer: “Gerillanın mesafe ve zaman kavramından çok ağzım yandığı için artık onlara yolla ilgili hiç soru sormuyorum.” Çok uzun yol yürümek, tırmanmak, patika dolanmak PKK’lıların ustalaştığı fizik eylemler. Yorulmuyor, bıkmıyor değiller. O yüzden bilenler bilmeyenlere zamanı ve mesafeyi olduğundan kısa söylermiş. Bir nevi motivasyon. Bazen bu da yetmez ve yorulan bazıları, ‘kendini yere atmak suçunu işlermiş’. Biz bu suçu acilen işleyebileceğimiz bir yürüyüşe geçmek, açıklamanın yapılacağı yere gitmek niyetindeyiz. Fakat kazanlar kaynıyor, domatesler, salatalıklar soyuluyor. Demek ki yemeği de burada yiyeceğiz, önceden söylendiği gibi örgütün lider kadrosuyla değil. 5’inci saatin sonunda otomobillere doluşup 10 dakikalık yol gittik. Çayırlık alanda indik. Ve basın toplantısı başladı.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.