PARİS'TE DERİN KUŞKU!
Fransa’nın başkenti Paris’te geçen hafta Kürdistan Enformasyon Merkezi’nde PKK üyesi üç kadının öldürülmesine ilişkin soruşturma sürüyor.
21 Ocak 2013 Pazartesi 10:56
Kürt çevreleri, gözaltında tutulan iki kisinin suikastla ilgileri olduğuna dair iddiaları inandırıcı bulmadı. KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar da İran'dan kuşkulandığını hiç bir yerde söylemediğini belirterek, Türkiye'yi işaret etti. Aydar, "Bugün Kürtleri kim öldürüyorsa, bu olayı da onlar yapmıştır. Bizi ülkede öldürenler ile burada öldürenler aynıdır" dedi.
Fransa'da gözaltında olan ve PKK'nin tanıdığı Ömer adlı kişinin Sakine Cansız'ın şoförü olduğu iddiaları yalanlandı. Ancak Sivaslı bir Kürt olan Ömer, Sakıne Cansız'ı en son görenlerden biri. Ömer'in suikast günü Sakine Cansız'ı Kürdistan Enformasyon Merkezi’ne kendi arabasıyla götürdüğü belirlendi. Gözaltındaki diğer kişinin ise Ömer'in evinde misafir kaldığı belirtiliyor.
İFADEYE KENDİLERİ GİTTİ
Suikastın ardından olayla ilgili verecekleri bilgilerin yararlı olacağını düşünen bu iki kişi, Fransız polisine kendi istekleriyle ifade verdi. Polisin bu iki kişiyi yeniden ifadeye çağrılarak gözaltına alınma nedeni, ifadelerinde yer yer çelişkilere rastlanması.
PKK çevreleri, gözaltındaki iki kişi üzerinden sızdırma haberler yapılmasının, ilk gün ortaya atılan 'örgüt içi infaz' iddialarına destek amaçlı olduğu kanısında. Aynı çevreler, Fransız polisinin soruşturmayı ciddi olarak ele almadığından da şikayetçi.
200 KİŞİNİN İFADESİ ALINDI
Resmi olarak doğrulanmasa da medyaya yansıyan bilgilere göre Fransız polisi suikastla ilgili şu ana kadar 200 civarında kişinin ifadesine başvurdu. Suikastların gerçekleştirildiği bina 24 saat güvenlik birimlerinin kontrolü altındaydı ve çevrede sayısız kamera vardı. PKK çevreleri, elde çok fazla veri bulunmasına karşın katillerin henüz tespit edilememiş olmasını, "Ya olayın üzerini örtmeye çalışıyorlar ya da Fransız devleti suikastçılara yardımcı oldu" diye değerlendiriyor.
FRANSA - TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, Fransa istihbaratı ile Türkiye istihbaratının bilgi alışverişi içinde olduğunu söyledi. Aydar, “Bu konuda bize yansıyan belgeleri de olmuştur. Fransa, Kürt siyasetçiler hakkında topladığı bütün istihbaratları, fotoğrafları ve adresleri, Türk istihbaratı ile paylaşıyor. Böyle bir işbirliği var. Biz sosyalist hükümetten Sarkozy dönemindeki politikaları terk etmesini, siyasi davaları kapatmasını, Kürtleri takip etmekten vazgeçmesini ve Kürtlerin öldürülmemesi için rolünü oynamasını istiyoruz" dedi.
AYDAR: HİÇ İRAN DEMEDİM
Suikastın arkasında İran'ın olduğu yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Aydar, "Ben hiç bir zaman böyle bir açıklama yapmadım" dedi. Aydar olayın içinde Türkiye devletinin olduğuna dair kuşkular taşıdığını da söyledi. Suikastların Türkiye devletinden, Kürt düşmanlarından bağımsız ele alınamayacağını belirten Aydar “Bugün Kürtleri kim öldürüyorsa, bu olayı da onlar yapmıştır. Bizi ülkede öldürenler ile burada öldürenler aynıdır. Şahıslar farklı olabilir ama zihniyet aynı" diye konuştu.
HAREKETİN MERKEZİ HEDEFTE
Alınan tedbirlerden dolayı kendilerine karşı suikast planlarında başarı sağlanamadıgını düşündüğünü söyleyen Aydar “Bunun uzerıne plan yaptılar; Sakine arkadaş, Rojbin (Fidan Doğan) arkadaş ve Leyla arkadaşı hedef aldılar. Bunların seçilmesi tesadüf değildir. Hareketin yönetimi hedef alınmış. Yani, son altı yıldır aynı şeyler deneniyor. Bu son olay da bununla bağlantılıdır. Derin devlet Türkiye’de henüz tasfiye edilmedi. Sadece ulusalcı olarak adlandırılan bir kesim tasfiye edildi" dedi.
2011'de suikast timi gönderildiğini öğrendik
Kürt siyasetçilere yönelik geçen yıllarda suikast girişimleri olduğu ve 2011’de ise bir infaz timinin Avrupa’ya çıkarıldığı yönünde bilgi edindiklerini anlatan Aydar “İki buçuk yıl önce, biz bir Avrupa ülkesinin resmi kanallarından bilgi aldık. Aynı bilgiyi İran içinden de aldık. İki yerden aynı bilgi geldi. Dediler ki, üç kişi hedeftedir: Haci Ehmedi (PJAK Başkanı), Remzi Kartal (KONGRA GEL Başkanı) ve ben. Her üçümüzün hedefte olduğunu söylediler. Türkiye ve İran’ın birlikte bunu planladığı ve bize karşı suikast yapılacağı bildirildi.
Bize ulaşan bilgileri Belçika Emniyeti ile paylaştık. Bunun üzerine tedbir aldılar. Belçikalılar, durumu Almanlarla paylaşmıştı. Almanya Haci Ehmedi’yi çağırarak onunla konuştu ve bu çerçevede tedbir alacaklarını söylediler.
Öncesinde ise Almanya’da soygun olayına karışan bir Türk çetesi yakalanmış, üzerlerinde Haci Ehmedi’nin telefonu, fotoğrafı ve adresi bulunmuştu. Görüşmelerin kesildiği, çatışmaların dönemde, 2011 yılının sonunda, Türkiye içerisinden bir bilgi aldık. Bu bilgi AKP Hükümeti ile çok iç içe olan ve hükümete çok yakın olan kişilerden geldi. Ama bilginin geldiği yer ise Fransa içindendi. Bunlar Avrupa’ya bazı timler çıkarıldığını ve hareketin yöneticilerine suikast yapılacağını söyledi. Bu bilgi doğrudan benimle paylaşıldı. Biz bu bilgiyi de Belçika emniyetine ilettik. Geçen yıl içinde (2012) yine Belçika polisinden bir bilgi edindik. Charleroi’daki Mezopotamya Sosyal Araştırmalar Akademisi’nde polis ‘biz sizleri koruduk’ demiş. ‘İngiltere’den biri burada suikastler yapmak üzere geldi, biz bunu yakaladık, üzerine gittik’ dediler. Şimdi biz isim bilmiyoruz, kaç kişi olduklarını bilmiyoruz. Ama bu şekilde bizim arkadaşlara söylenen bir şeydi: ‘Biz sizi bir suikatten koruduk. ‘Kürt önderlerini vurmak üzere yola çıkmış birisi yakalanmıştır’ dediler" diye konuştu.
Ahmet Şık - Birgün
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.