PARİS KATLİAMINDA 'SES KAYDI' İDDİASI
Paris katliamı zanlısı Ömer Güney ile MİT elemanları arasında yapıldığı belirtilen görüşmelerin ses kaydının ortaya çıktığı iddia edildi.
13 Ocak 2014 Pazartesi 14:03
Paris katliamı zanlısı Ömer Güney ile MİT elemanları arasında yapıldığı belirtilen görüşmelerin ses kaydının ortaya çıktığı iddia edildi.
ANF konu ile ilgili yayınladığı haberde, kayıttaki sesin Ömer Güney’e ait olduğunu pek çok kişiye doğulattını yazdı.
Ses kaydında, Ömer Güney MİT üyesi olduğu iddia edilen iki kişiye Paris’teki suikast planlarını anlatıyor.
Kayıtta Ömer Güney’in “Abram, Nedim Seven, Şiyar, Remzi Kartal” gibi isimlere suikast hazırlığı konusundaki bilgiler yer alıyor.
İki kişi Güney’e silah alması için maddi yardım sözü verirken, Güney silahı Belçika’dan alacağını söylüyor.
ANF'de yayınlanan haber şöyle:
SES KAYDI VE GÖRÜNTÜDEKİ YAZILARDAKİ ÇELİŞKİLER
Ses kaydındaki görüşmenin hangi tarihte yapıldığı bilinmiyor. Ancak ses kaydı ile video üzerine yazılan yazılar arasında çelişkiler ve soru işaretleri dikkat çekiyor.
Videonun başındaki yazılı bilgilendirmede, Ömer Güney’in yakını olduğunu söyleyen kişi ses kayıtlarını Ömer Güney’in kendisine verdiğini ve “başıma bir iş gelirse bu belgeleri açıklarsın” dediğini iddia ediyor.
“Ben Fransa/Paris’te üç kadını öldüren Ömer Güney’in yakınıyım” şeklindeki ibare de dikkat çekiyor.
Şu ana kadar sorgu hakimlerine/savcılarına “ben cinayeti işledim” itirafı yapmayan Güney’in katil zanlısı olduğu soruşturmada değişen ne, neden bunları şimdi açıklama gereği duyuyor?
Ses kaydının başında “Esas Hedefi Sakine Cansızmış, diğerleri eylem sırasında orada bulunduklarından dolayı öldürmek zorunda kalmış” ibaresinin de ses kaydından bağımsız eklendiği anlaşılıyor. Ses kaydının bütününde Ömer Güney’in konuşmasında Sakine Cansız ismi geçmiyor. Cansız’ın ismi sadece ses kaydında Abram kelimesine atıfla (Abla-Sakine Cansız) diye yazılmış.
ANF’nin ulaştığı kaynaklar ise Paris’te Gençlik Meclisi Çalışanı bir kişinin (Halil İbrahim Gündoğdu) çevresi tarafından Abram diye çağrıldığını belirtiyor.
Ses kaydının kimler tarafından, neden şimdi yayınlandığı sorusu da ortada duruyor.
Ömer Güney ile MİT üyesi olduğu iddia edilen iki kişi arasındaki konuşmalar şöyle:
ÖMER GÜNEY: Siz gittikten sonra zaten evde biraz sıkıntılar vardı. Babam hani biraz meraklı bu işlere. Bana ilk MİT’e ayak bastığımda dediler ki sırrını aile bile vermeyeceksin. Tamam dedim. Babam çok zorladı. Yalnız beni İstanbul’da araştırmış. Babamın sülalesinde baba tarafında MİT’te çalışanlar varmış. Bu kişiler vefat etmiş. Bilmiyoruz kim olduklarını filan. Ama çok eski. Yani araştırmış. Bana dedi gidip geliyorsun bana anlatacaksın. Hani bunların ne olduğunu. Benim dedim hiçbir şeyim yok. Sırrım olsa ilk sizle paylaşırım. Rahat bir tavırla size bir zararım yok dedim. Para yönünden, hani ekonomik yönden, maddi manevi, hiçbir yönden zararım yok. Sizin verdiğiniz cep telefonları benim Fransa cep telefonum hepsi şifreli. Yani kodlamadan giremezler. Şu an oradaki bilgisayarıma girseler bile bir şey yok. İçi bomboş. Hep temizledim.
BİRİNCİ ŞAHIS: Çok güzel aferin. Peki şeyin dikkatini çekti mi? Güvenlik güçlerinin Fransız polisinin jandarmasının dikkatini çekti mi?
ÖMER GÜNEY: Eve yoğun takip var. Hele ki istihbarat. Yani saniye saniyesine
BİRİNCİ ŞAHIS: Senle bir görüşme falan yaptılar mı?
ÖMER GÜNEY: Yok, benle hiçbir şekilde temas yok. Ama korkarım ki olabilir. Çünkü müsait durumum buna müsait. Adamlar bu benim de daha önce aklıma geldi.
Abram (bu kelime görüntüye eklenen yazıda Ablam-Sakine Cansız olarak kodlanmış) gibi bir meclis divan başkanı genç Halil İbrahim Gündoğdu çok önemli birisiydi. Bugüne kadar Avrupa’dan dağa 200 kişi göndermiş bu adam. Ormanın içine affedersiniz tuvalet ihtiyacını görmeye gidiyor. Ben arkasında bekliyorum. İstesem, isteseydim Nedim’i de Uzun’u da yani bu heval Şiyar dedikleri ikisini de orada yok edebilirdim. Öldürebilirdim. Zaman vardı, yer müsatti. Ormanın içinde yalnızdım. Baş başa tabii. Ben izin gelmediği için dokunmadım.
Malzeme almadım. Hani bana siz maddi yönden destek verince alacam.
BİRİNCİ ŞAHIS: Alıp da borca falan girdin mi diye soruyorum.
ÖMER GÜNEY: Yok borca da girmedim sadece Belçika’ya gidecektim. Onun için orada bir bizim dükkanın uzağında bir Araplar var. Bu adamlar sekiz yıldan beri tanıdığımız güvenilir. Onların çok tanıdıkları var. Bir kişiyle bağlantıya geçtim. Takip falan yemeden. Dedim bana bir çift silah lazım. Çünkü neden çift diyeceksiniz. Bu gibi operasyonlarda hani en kral silah olsun tutukluk yapsa karşıdaki adamda silahlı çakılmamak için ikinciyi çıkaracaktım. Onun için çift silah dedim. Bir susturucu üç şarjör. Beş kutuda mermi olsun 9luk dedim. Çünkü yani yapacağım operasyon suikast için bu gerekliydi. Ben kendim için bunu uygun gördüm. Onlar da 4.5 dediler. Ama bir silah bir susturucu çift şarjör. İki üç kutu da mermi 2 bin 500 dedi. Ben de tamam dedim arkadaşlara bildirisini yaptım.
BİRİNCİ ŞAHIS: Tamam
ÖMER GÜNEY: Hazır bekliyorlar zaten. Yer sağlam yeni o yönden hiçbir şey olmaz dediler. Seni gizli bir şekilde götürürüz polis falan takip yemeden dedi.
ÖMER GÜNEY: Ben durumun planını size açıklayayım mı?
İKİNCİ ŞAHIS: Hı hı
ÖMER GÜNEY: Kim nasıl gidecek. Bu üç kişi gitmesi gerekiyor çünkü
BİRİNCİ ŞAHIS: Yani şimdi nasıl bir uygulama yapmayı düşünüyorsun?
ÖMER GÜNEY: Planını yaptım zaten. Gittim gideli bu üç kişi üzerinde takipteyim. Abram zaten çalışmalardan indi ama onun kesin gitmesi gerekiyor. Hani bir gençliğin psikolojisini çökertmek için bu şart.
O evine giderken büyük bir park var. Yeri filan müsait. Bu parkın içinde önceden oraya pusuya yatacam. Kimse yok zaten. Abramı takip eden de yok. Abramla o kadar ilgilenen de yok. Hele de bu arada çalışmalardan düştüğü için.
Nedim için şu, Nedim istihbarat takibinde eve girer. Bir yurtsever diyorlar ya hani Kürtlerin içinde. Eve girer sabaha kadar orası gözetim altında. Efendim bu adam çok yoğun istihbarat takibi altında. Şimdi şöyle bir sistem var.
Dernek burası diyelim, Paris merkez veya Beleden (Paris'in Vilebel banliyösü kastediliyor) ben geldim geleli burayı takip ediyorum. İstihbaratçıları da biliyorum. Orada yani belki onlar göremiyor ama ben görüyorum. Kimin orada nasıl takip yaptığını. Şimdi dernek burası diyelim. İki tane yol var. Bir giriş caddenin sağından bir de solundan var. Caddeler toplam 300, 400, 500 metre diyelim. 300 ile 500 metre arasında derneğin tam o caddesinin girişinde bütün istihbarat yetkilileri geriye çekilir. Çünkü orası güvenli bölgedir. O sokaktan da çıkış yoktur. Bazı çıkışlar var kaçmak için. Ben onun planını yaptım. Şimdi derneğe girişimizde koruma ayrılır, uzaklaşır. O ayrı girer biz ayrı gireriz. Yani en uygun yer derneğin yakınları bu suikast girişiminde. Çünkü hem peşinde istihbaratçı olmuyor güvenlik güçleri olmaz, hem de koruması olmaz. Bunun da planı var.
İKİNCİ ŞAHIS: Kaçma kurtulma yolları neler oralardan onlara baktın mı?
ÖMER GÜNEY: Baktım baktım
İKİNCİ ŞAHIS: Hangi açıdan nereye bakacaksın? Ondan sonra ne tarafa devam edeceksin? Şurasının mesafesi nedir? Ver kalemi bana. Şurasının
ÖMER GÜNEY: Burası benim kaçış yolum
İKİNCİ ŞAHIS: Tamam burasının mesafesi nedir? 100 metre mi bu sokak, 50 metre mi?
ÖMER GÜNEY: Yaklaşık 90-100 metre arası
İKİNCİ ŞAHIS: Şuna gözün kesiyor mu? Velev ki bu herifler buradan çıktılar peşine düşmeye karar verdiler. Sen burayı kat edip şu tarafa doğru girip şu parka doğru gitmende bu herifler yetişebilirler mi arkandan?
ÖMER GÜNEY: Mümkün değil. Planını yaptım. Yok mümkün değil. Ben burada dernekten Nedim çıktığında şu küçük arada bunu kıstıracam. Hatta burada yer altı parkı da var. Gerekirse orada da pusuya yatarım arabanın içinde. Bir yerde şurada motorbisikletim hazır olacak kaskımla beraber.
İKİNCİ ŞAHIS: Şimdi Ömer bak bunları niye soruyoruz?
ÖMER GÜNEY: Tabii ki
İKİNCİ ŞAHIS: Oraya gizlenip Nedim’e susturucuyla 3 tane sıkmak mesele değil. Bunu yaparsın. Bu kolay tarafı. Bunun esas önemli olan tarafı kaçma kurtulma ve yakalanmama.
ÖMER GÜNEY: Evet
İKİNCİ ŞAHIS: Onun için bak mesafeyi soruyorum. Onlar gelir mi gider mi diyorum. Orası kaç metre diyorum. Buradan oraya gidesiye kadar sen kaç dakikada gidersin bir hesap kitap yaptın mı? O yolda trafik oluyor mu?
ÖMER GÜNEY: Evet şimdi efendim
İKİNCİ ŞAHIS: Yani bunlar önemli
ÖMER GÜNEY: Ben buraları çok gezdim, sessizce gene oradan derneğe girerim.
İKİNCİ ŞAHIS: Ya kameradan görürlerse arabaya emanet bıraktığını
ÖMER GÜNEY: Yok kamera yok o parkın
İKİNCİ ŞAHIS: Keşfini yaptın mı onun
ÖMER GÜNEY: Sadece girişlerde kamera var. Araba zaten çalıntı olacak. Arabanın içinde de ikinci kılık kıyafet olacak. Yani ben o arabayla çıkarken bile oradaki kameralar benim Ömer olduğumu bilmeyecek.
İKİNCİ ŞAHIS: Şimdi böyle bir durumda arabayla çıkmana gerek kalmayacak. Yani malzemeyi oraya bıraktıktan sonra derneğe geri döneceğine göre
ÖMER GÜNEY: Ayrıca parkın acil çıkışları var. Oralarda kamera yok.
İKİNCİ ŞAHIS: Eldiven kullanmayı düşünüyorsun?
ÖMER GÜNEY: Evet. Kesinlikle silahta iz olmayacak. Mermilerde şarjöre bira
İKİNCİ ŞAHIS: Peki bunun balistik otopsi şu bu bi şeyini yapacaklar orada
ÖMER GÜNEY: Kesinlikle yapacaklar
İKİNCİ ŞAHIS: Bu malzemenin daha önce kullanılıp kullanılmadığını balistik örneğini falan bunlardan nasıl emin olacaksın o tutanağı. Belçika’dan nasıl temin edecekler dedin.
ÖMER GÜNEY: Belçika’ya ordan
İKİNCİ ŞAHIS: Buna iz sürüp ulaşabilirler mi bunu kim almış diye
ÖMER GÜNEY: Yok sıfır paketinde geliyor
BİRİNCİ ŞAHIS: Belli bir saatin şeyde oradan çıktıktan sonra derneğin orada arkadaşınla buluş gel tamam mı. Kimse anlamaz yani. İki kişi filan denk geldiğinde faaliyet yaparken. Hepsini bunların çok iyi bir kontrol et. Çok iyi bir şey yap. Tekrardan haberleşelim. Planlamanı tekrardan gözden geçirelim. Çünkü en ufak bir hata Allah muhafaza . Çünkü bizim için sen önemlisin. Diğerleri önemli değil.
ÖMER GÜNEY: Merak etmeyin.
BİRİNCİ ŞAHIS: Tekrardan bir yapalım. Koordine edelim. Bizden bir şey bekle. Yine olur da bir fırsat olursa telefon üzerinden yine bir daha önceden planladığımız o şifreli konuşma çerçevesinde. Ama şu anda sen tekrardan o planların hepsini bir gözden geçir.
ÖMER GÜNEY: Peki bazen böyle çadır
BİRİNCİ ŞAHIS: 1 Nedim Sever
ÖMER GÜNEY: O kesin
BİRİNCİ ŞAHIS: Tamam bir numara Nedim Sever
ÖMER GÜNEY: Tamam
BİRİNCİ ŞAHIS: 2 kim
ÖMER GÜNEY: 2 Şiyar
BİRİNCİ ŞAHIS: 2 Şiyar
ÖMER GÜNEY: Çünkü benim kuracağım yönetimin karşısına çıkacaktır. Yönetimi engellemeye çalışacaktır.
BİRİNCİ ŞAHIS: Şiyar finans sorumlusu
ÖMER GÜNEY: Paris sorumlusu… Çünkü gençler şunu diyor. Paris Komutanı. Bütün paralar onda birikiyor. Adamı indirdik aşağıya ama yine de gitmesi gerekiyor.
BİRİNCİ ŞAHIS: Abramı daha sonraki sıraya koyalım
ÖMER GÜNEY: O kolay
BİRİNCİ ŞAHIS: İki Şiyar dedik. Üçüncüyü kim diyorsun. Selahattin diyorsun di mi.
ÖMER GÜNEY: Heval Soro diyorum.
BİRİNCİ ŞAHIS: Yani üçüncü sırada onun olması lazım diyosun.
ÖMER GÜNEY: Üçüncü sırada
BİRİNCİ ŞAHIS: Soro koz
İKİNCİ ŞAHIS: Soro üç
ÖMER GÜNEY: Dördüncü sıraya şey Remzi Kartal
BİRİNCİ ŞAHIS: Remzi gelecek mi…
ÖMER GÜNEY: Remzi geliyor ama pek nadir geliyor
BİRİNCİ ŞAHIS: Remzi geldi mi yalnız hiç affı olmaması lazım.
ÖMER GÜNEY: Evet. O zaten koruma aracıyla geliyor. Koruma aracından çıkıyor. Onu fırsatını bulduğum…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.