10 Mayıs 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır27°C
  • Ankara23°C
  • İzmir24°C
  • Berlin20°C

ÖZGÜR TOPLUM OLMAZSA DEMOKRASİ TOPAL KALIR

Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan'ın Ergenekon davası hakkında kaleme aldığı bir köşe yazısı sebebiyle gözaltına alınmasına....

Özgür toplum olmazsa demokrasi topal kalır

19 Ekim 2009 Pazartesi 12:00

Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan'ın Ergenekon davası hakkında kaleme aldığı bir köşe yazısı sebebiyle gözaltına alınmasına meslektaşlarından tepki geldi.

 Olayı kınayan meslek grupları ve köşe yazarları, basın özgürlüğünün kısıtlanmasından duydukları endişeleri dile getirdi. Gazetecilerin fikirlerinden dolayı gözaltına alınmasının demokrasiyle bağdaşmadığına dikkat çeken İstanbul Gazeteciler Derneği Başkanı Engin Köklüçınar, "Özgür bir toplum olmazsa demokrasinin bir ayağı daima topal kalacaktır." yorumunu yaptı. Gazeteci Emre Aköz, olayı 'skandal' olarak tanımlarken, Ergenekon soruşturması hakkında pek çok gazetecinin yazı kaleme aldığını belirten Hasan Celal Güzel, meslektaşı Adem Yavuz Arslan'ın gözaltına alınmasını 'haksızlık' olarak değerlendirdi. Güzel, "Bu, çok yanlış ve çirkin bir davranış. Bir gazetecinin görevi sırasında gözaltına alınmasını kınıyorum." dedi.

GÖZALTI OLAYI TAM BİR 'SKANDAL'

Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 285. maddesinde yer alan 'gizliliği ihlal' ve 288. maddede yer alan 'yargılamayı etkileme' suçları yüzünden basın kuruluşlarına yüzlerce dava yağıyor. Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar'ın mahkumiyet kararının ardından son çarpıcı mağduriyeti Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan yaşadı. Arslan, Bolu Gerede'de, Ergenekon davasıyla ilgili bir yazı yüzünden Jandarma tarafından gözaltına alındı. Eline tebligat ulaşmadığı için ifade vermeye gitmeyen Arslan'ın 9 saat gözaltında tutulması, meslektaşlarını üzdü. Olayı 'skandal' olarak değerlendiren Emre Aköz, "Trafikte kırmızı ışıkta geçip, MOBESE kameralarına yakalandığınızda ceza faturası evinize kadar getirilip imza karşılığı teslim ediliyor. Nasıl oluyor da haftanın 5 günü televizyonda program yapan, köşe yazarı bir gazeteciye tebligat ulaştırılamıyor?" diye konuştu. Haberi okuyunca çok garipsediğini dile getiren Mehmet Altan ise gözaltına alma gerekçesinin bir eksik ve yanlışlıktan ziyade üretilmiş bir bahane olduğunu ifade etti. Gazetecilerin Ergenekon iddianamesine giren belgelere dayanarak yazılar kaleme aldığını vurgulayan Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay, yayın yasağının bazı gazetecilere uygulanıp bazılarına uygulanmamasından duydukları rahatsızlığı da dile getirdi. Abakay, "Devlet güçlerinin zafiyetinden dolayı gazetecilerin bedel ödemesini yanlış buluyor ve dernek olarak uygulamayı kınıyoruz." dedi.

GAZETECİLER HABERE İMZA ATMAYA ÇEKİNİYOR

Ergenekon'la ilgili haberlerde basın ve yayın kuruluşlarına açılan davaların neredeyse yüzde 80'i TCK 285. maddesinde düzenlenen 'gizliliği ihlal' suçundan açılıyor. Bunu düşük bir oranda TCK 288. maddede yer alan 'adil yargılamayı etkileme' suçu izliyor. Daha küçük bir kısmı ise Basın Kanunu 19. maddede düzenlenen hazırlık soruşturmasının gizliliği prensibinden dolayı takibata uğruyor. İstanbul Basın Savcılığı, devlet televizyonu TRT'ye bile, eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin'in evinde bulunan kroki doğrultusunda Ankara'da yapılan kazıları canlı yayınladığı için soruşturma açtı. Ergenekon davası sürecinde halkın bilgilenmesi adına önemli bir görev üstlenen gazeteciler ise kendilerine açılan davaları yüzünden artık yazdıkları haberlere dahi imza atmaya çekiniyor. Davalardan bıkan gazeteciler, Ergenekon kelimesinin görüldüğü her habere dava açılmasından şikayet ediyor. Ergenekon'un Türkiye'nin son 50 yılına damgasını vurmuş konuların yargılandığı bir dava olduğunu belirten Bugün Gazetesi Haber Müdürü Güngör Ergün, davayla ilgili bütün detayların verilmesi gerektiğini savunuyor. Gazetecilere büyük görev düştüğünü ve bu yolda bazı bedellerin ödendiğini dile getiren Ergün, açılan davaların basının özgürlüğünü kısıtlayacak boyutlara ulaştığını, savcıların daha duyarlı davranması gerektiğini söylüyor.

Hakkında soruşturma açılan basın mensuplarından 11'ini sorumlu yazı işleri müdürü, 28'ini köşe yazarı, 167'sini muhabir, 85'ini de diğer basın mensupları oluşturdu. En çok dava açılan gazeteler ise Taraf, Star ve Zaman oldu. Daha çok muhabirlerin ceza almasına dikkat çeken Doğan Grubu hukuk müşaviri Günay Erkan şunları söylüyor: "Basın Kanunu'nda da 19. maddede soruşturmanın içeriğiyle ilgili yayın yapma durumunda para cezası öngören bir madde var. Bundan değil de hapis cezası öngören TCK 285. maddeden açıyorlar daha caydırıcı olsun diye."

Susurluk'u yazanlar kahraman, Ergenekon'u yazanlar suçlu

Susurluk sürecinde iddiaların üzerine gidenler kahraman ilan edilirken, Ergenekon'un üzerine gidenler mahkeme kapılarında süründürülüyor. Anlaşılıyor ki, herkes kartlarını açmıştır. 2 bin civarındaki davanın büyük bölümü, henüz sonuçlanmadığı için olayların vahameti tam olarak bilinmiyor. Önümüzdeki 1 yıl içinde bu davalar sonuçlanabilir ve Türkiye, büyük bir krizle karşı karşıya kalabilir. Hükümet, AB reformları doğrultusunda ifade ve basın özgürlüğü adına af kanunu çıkarmak zorunda kalabilir.

Yıldırmak ve susturmak istiyorlar

Davaları 'yıldırma ve susturma kampanyası' olarak görüyorum. Bazen ifade vermek için savcılığa gittiğimizde o sırada yeni bir soruşturma açıldığı bilgisine ulaşıyoruz. Daha da ilginci, hakkımızda dava açan ve suç duyurusunda bulunan hakim ve savcıların bulunduğu mahkemelerde yargılanıyoruz. Bir yandan taraf olanlar, diğer yandan bizimle ilgili kararı verme durumunda kalıyor.

Haftanın iki gününde sanık,üç gününde muhabir oluyoruz

2 yıllık Ergenekon soruşturması süresince, Ergenekon şüphelileri daha mahkemeye çıkmazken, biz "sanık" sıfatıyla hakim karşısına çıktık. Savcılar dava açmayı o kadar otomatiğe bağladılar ki, bir defasında Hrant Dink cinayeti davasının haberine açılan dava Ergenekon soruşturması kapsamında alınan gizliliğe dayandırıldı. Ergenekon davası sürüyor ancak muhabir arkadaşlarımızdan mahkumiyet alanlar oldu. Bu nedenle artık en basit rutin haberlere bile imzasını atmayan arkadaşlar var. Gizlilik kararı, gazetecilerin haber yapma özgürlüğünü yok etmeye dönük, tamamen baskı aracı olarak uygulanıyor. Haftanın iki günü sanık, üç günü muhabir olarak 'sanık muhabir' kategorisinde Ergenekon soruşturma ve dava haberleri yazmaya devam ediyoruz.

Onlarınki destek, benimki yargıyı etkilemek oluyor

Bana dava açılıyor ama elinde yetkisi olan siyasetçiler, bürokratlar, hakimler, HSYK üyeleri hakkında yargıyı etkilemekten hiçbir soruşturma açılmıyor. Ali Suat Ertosun'u nasıl yargılayacağız mesela? Anayasa Mahkemesi başkan vekilinin eşi yargılanıyor, destek için Ergenekon duruşmasına gidiyor. Bu yargılamayı etkilemiyor, benim yazdığım haber etkiliyor. Kimse bir şey yapmıyor, çünkü kanunlar onları koruyor. Peki beni kim koruyacak? Benim şu anda devam eden 26 davam var. Onlar yapınca yargıyı etkilemek olmuyor, silah arkadaşını ziyaret oluyor, HSYK üyesi teklif sundu oluyor. Burada temel amaç bizi sıkıştırmak, bunaltmak, pes ettirmek.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.