22 Kasım 2024
  • İstanbul16°C
  • Diyarbakır15°C
  • Ankara16°C
  • İzmir20°C
  • Berlin3°C

‘ÖZERK KÜRDİSTAN ORTADOĞU’YU DİZAYN EDECEK GÜÇLERE MESAJDIR!’

Sitemiz yazarlarından Fehim Işık, Türkiye’deki son gelişmeleri AKnews’ten Maşallah Dekak’a değerlendirdi.

‘Özerk Kürdistan Ortadoğu’yu dizayn edecek güçlere mesajdır!’

21 Temmuz 2011 Perşembe 19:56

DTK’nın 14 Temmuz’da Diyarbakır’da ilan ettiği Demokratik Özerk Kürdistan kararını, bu kararın aceleye getirilme sebebini ve AK Parti hükümetinin Kürtlere karşı giderek değişen tutumunu AKnews’ten Maşallah Dekak’a değerlendiren sitemiz yazarı Fehim Işık, “Kürtler hiçbir zaman Ortadoğu’da yapılan dizaynlara müdahil olamadılar. Özerklik ilanıyla Kürtler Ortadoğu’yu yeniden dizayn edecek güçlere de mesaj veriyor. Lozan, Sevr ve diğer dizayn süreçlerine müdahil olamayan Kürtler, yeni dönemde artık söz ve karar sahibi olmak istiyorlar,” dedi. 

AK Parti hükümeti ile BDP arasında yaşanan bu gerginliğin temel sebebi ne? 

Seçimlerden önce, özellikle referandum sonrasında AK Parti hükümeti, Kürtlere dönük farklı bir politika izleyeceğinin ipuçlarını verdi. Daha çok milliyetçi kesime dönük bir politika geliştirdi. Kürt açılımının adını değiştirdi, akabinde tek millet, tek bayrak, tek devlet vurgusu çok aşırı bir şekilde dile getirildi. Referandumdan hemen sonra da seçim dönemine girilmesi ile birlikte, Kürtlere yönelik geçmişte attığı küçük adımları da dışlamaya başladı. En önemli olgulardan biri de “Bu ülkede Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimin sorunu vardır,” sözleriyle bu devasa sorunu küçük göstererek 30 yıllık savaşı görmezden gelme ve deyim yerindeyse “Çözüm varsa da, bizim sınırlarımız içerisinde bir çözüm vardır,” noktasına taşıdı. AK Parti’nin bu tutumu hatları daha da keskinleştirdi. 12 Haziran, aslında galibi önceden belli olan bir seçimdi. AK Parti’nin iktidar olacağı biliniyordu. 

30243Kürtlerin seçimde bu kadar yüksek bir oy alacağını bekliyor muydunuz? 

Engellemeler biliniyordu. Bu nedenle de olsa Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğunun bu yoğunlukla parlamentoda yer alabileceklerine dönük bir kanaat, özellikle de Türk siyasetçilerde yoktu. Ama Kürtlerin siyaseten bir araya gelmesi, HAKPAR’ın seçimden çekilip bağımsız Kürt adaylara destek vermesi, Şerafettin Elçi’nin Blok listesinden aday olması, şimdiye kadar BDP kimliğiyle siyaset yapan kesimler dışında da bazı kesimlerin blok listelerinde aday olarak yer alması, Kürtler arasında bir umut geliştirdi. Tüm bunların da etkisiyle BDP, seçimde beklenenden daha yüksek bir milletvekili sayısıyla parlamentoya seçildi. 

Başbakan Erdoğan’ın balkon konuşması ile Kürtlere karşı geliştirilen tavır arasında tezatlık söz konusu mu? 

Erdoğan’ın seçim sonrasında klasik balkon konuşmasında söylediklerinin aksine Kürtlere karşı sert ve radikal bir tutum geliştirmesi giderek aranın açılmasını ve çözümsüzlüğü de beraberinde getirdi. Ama Kürtler seçim sürecinde yakaladıkları rüzgarla özgüvenlerini artırdılar. Ankara’ya da “Bana rağmen bu sorunu çözemezsin,” mesajı verildi. “Ya beni kabul ederek çözeceksin, ya da ben kendi çözümümü geliştiririm” tutumu alındı. Ankara ise çözüm getirilecekse, kendisinin getireceğini söylüyor. Ankara’daki çözüm ise tırnak içerisinde bir çözümdür. 

Yani Ankara’dan hiç çözüm umudu yok mu? 

Bir halkın kendi anadilinde eğitim görmesini bile kabul etmeyen bir yaklaşımla, “Kürt sorununu çözerim” yaklaşımı yan yana durabilecek, doğru bir çözüm yöntemi, mantalitesi değil. Anadili bile tartışmayan, onu kırmızı çizgi olarak belirleyen, kimlikle ilgili de sadece “evinde, sokakta istediğin kadar konuş; dilini öğrenmek istiyorsan, git özel kurslarda öğren,”  yaklaşımı, kanaatimce bu noktaya kadar gelinmeyi sağladı. 

Hükümet bu sorunu çözmezse, hangi noktaya gelecek? 

Kürt sorunu aslında Türkiye’deki tüm sorunların kaynağıdır. Kürt sorunu çözülmediği, Kürt sorununa dönük, Kürtlerin bu ülkede yaşadıklarına dönük ikna edici adımlar atılmadığı müddetçe, hiçbir iktidar, hiçbir hükümet bunun peşinde duramaz, kendi iktidarını da çok sağlıklı bir biçimde sürdüremez. 

Demokratik Özerk Kürdistan ilanının zamanlamasını doğru buluyor musunuz? 

DTK’nın, BDP milletvekillerinin önemli bir bölümünün katılımıyla geçtiğimiz günlerde yapılan Demokratik Özerklik ilanı, kuşkusuz Kürtlerin statü istemi açısından önemli bir adımdır. Şimdiye kadar Kürtlere sorulan önemli sorulardan biri şuydu: Kürtler ne istiyor? Bu soru karşısında teoriyi aşan somut bir politika geliştirilememişti. DTK özerklik ilanıyla somut bir yaklaşım sergiledi. Eksiktir, farklı şekillerde eleştirilebilir, hazırlık aşamasına, zamanlamasına dönük bir çok şey söylenebilir. Ama tüm bunlara rağmen statü istemi, hatta onu da aşarak ilan edilmesi somuttur. Ancak iyi bir hazırlık yapılmadığı açıktır. Toplantıda konuşan delegelerin çoğu, özerkliğin hayata geçirilmesi için ciddi bir hazırlığın yapılmadığını ifade ettiler. 

Eğer hiçbir hazırlık yoksa, niye böyle bir adım atıldı? 

Bütün bu tartışmalar, soru işaretleri, yapılacaklar, hazırlıkların ne olacağı konularının, DTK’nın 30-31 Temmuz tarihlerinde yapacağı kongrede daha detaylı bir şekilde ele alınacağını düşünüyorum. 

Özerklik nasıl yaşama geçirilecek? 

Türk hukuk sistemi içerisinde atılacak her adım, yasal olmayan ama meşru adımlardır. Meşru adımları ayakta tutmanın en önemli erki kitle gücüdür. Kitle bunun peşinde durmadığı zaman, siz bu meşru adımı ayakta tutamazsınız, mümkün de değil. Meşru adımı ayakta tutan kitlenin gücü ve kararlılığıdır. Filistin Parlamentosu sürgünde ilan edildiğinde, öncesinden çok ciddi hazırlıklar vardı. Filistinliler sürgündeki hükümetlerini ilan ettiklerinin ertesi günü, bir tek silahlı eyleme girişmediler. Ama yeni bir şey başladı; tüm dünyada dikkat çeken intifada, sivil direnişler, serhildanlar başladı. Meşruiyeti yaşama geçirebilecek her adımı çok iyi kullandılar ve uluslar arası destek de aldılar. Siz demokratik özerkliği ilan ederken, aslında belki bilineni ilan ediyorsunuz. Ama bunun altını doldurmak ve kararlı olmak zorundasınız. 

30247Başbakan’ın “Kendi kendilerine çalıp kendi kendilerine oynuyorlar,” söylemini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Ben öyle düşünmüyorum. Kürtler açısından, özellikle statü belirleme açısından önemli bir adım. Eğer uluslar arası destek bulursa da kısa zamanda realize edilmesi çok zor olmayan bir adımdır. Uluslar arası güçler eğer Kürt statüsünün tanınması konusunda bir yaklaşım gösterirlerse, bu daha ciddi bir adıma dönüşür. Kuzey’deki Kürtler şuan hiçbir statü sahibi değiller. Yanı başınızda Irak Kürdistan’ı bölgesinde federal bir statü var, ama burada ise bir devlet okulunda kendi dilinizi öğrenme olanağınız bile yok. 

Demokratik Özerklik ilanı biraz aceleye getirildi gibi. Bunun temel nedeni ne olabilir? 

Demokratik Özerkliğin bu kadar aceleye getirilmesinin kökeninde kanaatimce biraz da uluslar arası güçlere mesaj vermek var. Son dönemlerde, Arap Baharı olarak adlandırılan gelişmeler sonrasında, özellikle Ortadoğu’da ‘yeniden dizayn’ tartışılıyor. Şimdiye kadar Ortadoğu ve Kürdistan’da yaşanan tüm dizayn süreçlerinde, Kürtler hiçbir zaman tartışmalara bırakın taraf, müdahil bile olamadılar. Ne Lozan’da, ne Sevr’de, ne ondan sonraki dönemlerde, ne Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin kuruluşunda ve yıkılışında, müdahil olamadılar. Eğer Ortadoğu yeniden dizayn edilecekse, bazı güçler bu konuda çalışmalar yürütüyorsa, -ki bu çalışmaların başını ABD’nin çektiğini biliyoruz-  o zaman Kürtler de bu sürece müdahil olmalı gibi bir düşünce BDP ve DTK’da açığa çıktı. Bana göre BDP ve DTK bu süreci çok dikkatli bir biçimde takip ediyorlar. Tam da bugünlerde Libya’ya dönük İstanbul’da bir toplantı gerçekleşti; Temas Grubu’nun 4. toplantısı... Libya’yı tartışıyorsanız, Suriye’yi, İran’ı, Türkiye’yi ve dolayısıyla Kürtleri ve Kürdistanı’da tartışacaksınız. Özerk Kürdistan ilanı, kanaatimce, özellikle Ortadoğu’yu yeniden dizayn edecek tüm güçlere verilen bir mesajdır.

Maşallah Dekak / AKnews

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.