OYA BAYDAR: İKTİDAR HESAPLARI BARIŞ SÜRECİNİ DURDURABİLİR!
Taraf gazetesinde yayınlanan Kürt sorunu ile ilgili söyleşiler devam ediyor. Yazar Oya Baydar'ın konu ile ilgili görüşleri...
09 Şubat 2013 Cumartesi 15:50
Yazar Oya Baydar'ın Kürt sorunu ve Barış süreci ile ilgili görüşleri...
Barış sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ne zaman barış sürecinden söz edilse lümpen mafyacıların “Adamı mermi manyağı yaptık” sözünü hatırlıyorum. Çünkü barış diye diye barışı katlettiğimiz yılların birikimiyle kendimi “barış umudu manyağı”na dönüşmüş hissediyorum. Bu yüzden ihtiyatlı bir beklenti içindeyim, biraz da korkuyorum. Korkuyorum; çünkü artık hiçbirimizin, Türküyle Kürdüyle kimsenin yeni hayal kırıklıklarına tahammülü yok. Bu defa da başaramazsak, ülkenin bölünmesinden çok daha vahim ve derin olan duygu ve yürek bölünmesi tamir edilemez noktaya varacak.
Barış nutukları atmak kolay da kalıcı barış hiç kolay değil. Yol hem uzun hem de tuzaklarla, engellerle dolu. Sürecin önündeki en büyük engel siyasi hesapların, iktidar kaygılarının ağır basması.
Bir aydın olarak bu sürece nasıl katkıda bulunabilirsiniz?
Türkiye’nin özgürlükçü, barışçı aydınları Kürt halkının gasp edilmiş haklarının iadesi, kimliklerinin ve eşit yurttaş statülerinin tanınması, yıllardır çiğnenen onurlarının tamiri ve ortak yaşama iradesinin yok olmaması için çabalıyorlar. “Aydınlar ellerini taşın altına koymuyorlar, sesleri çıkmıyor” türünden eleştirilere katılmıyorum. Kürt meselesinde söz söylemenin, barışçı çözüm istemenin kolay olduğu bugünlerde, benzer eleştiriler yöneltenlerin geçmişte, mesela bir Ahmet Kaya olayındaki tavırlarını, yazılarını ibretle hatırlıyorum. Yine de, onların bile bu noktaya varmış olmaları, barış yolunda azımsanmayacak bir ilerlemedir ve bunda en azından on yıldır, iğneyle kuyu kazarcasına çalışan barışçıların payı vardır.
Daha önceki barış süreçlerinde ne gibi hatalar yapıldı?
Daha önceki barış denemelerinde yapılan hataların ana kaynağına gitmek gerek. Barışın bizatihi (kendinde) bir değer ve amaç olarak kavranmayıp iktidar, oy, seçim uğruna araçsallaştırılması, sürecin kesintiye uğramasının temelindeki nedendir. Barışı iktidar amacı ve siyasetin aracı olarak kavrarsanız, yani insani ve vicdani bir değer olarak içinize sindirmezseniz, yürünmesi gereken zorlu yolda sürekli tökezlersiniz. İktidar, seçim ve oy hesapları bazen barış sürecini saptırabilir, durdurabilir. Bunları sadece Türk siyasi hareketi, iktidar ve muhalefet partileri için değil Kürt silahlı ve siyasi hareketi için de söylüyorum.
Barışın önünde ne gibi engeller var?
Bu ülkede milliyetçilik, iktidarıyla muhalefetiyle siyasi kadroların genlerine kazınmış sanki. Siyaseten birbirine hasım kesimler, sağ veya sol, her biri kendi ideolojik meşreplerinde karşılık bulan bir milleti hakime (egemen ulus) zihniyetiyle maluller. Kendilerini egemen ulusun üyesi görenler egemenliği paylaşmaya ve diğer halklarla eşitlenmeye direniyorlar. Ancak tam da bu noktada iyimserim. Giderek büyüyen bir halk çoğunluğu “Ne yaparsanız yapın bu savaşı bitirin” diyorsa -ki bütün kamuoyu yoklamaları ve gözlemlerimiz buna işaret ediyor- umutlanmak için bir neden var. Şoven, milliyetçi, militarist, savaşçı zihniyetin etkisi altındaki azınlık gruplar bir yana, Türk ve Kürt, ülke nüfusunun çoğunluğunun birlikte yaşam ve barıştan yana taraf olduğunu, en azından toplumsal dokumuzu harap eden bu savaşın bitmesini yürekten istediğini düşünüyorum. Barış sürecinin ilerletilmesi için bulunmaz bir fırsat bu. İş ki heba edilmesin, iş ki barışa cesaret edilebilsin... (Taraf)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.