22 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır14°C
  • Ankara17°C
  • İzmir21°C
  • Berlin3°C

'OĞLUMU KIRDI RIDVAN'I ASLA AFFETMEM'

'Jet Fadıl' Fadıl Akgündüz ile çalışan Tanju Çolak, bir dönem yediği içtiği bir olan Rıdvan Dilmen'e fena kırgın...

'Oğlumu kırdı Rıdvan'ı asla affetmem'

06 Kasım 2011 Pazar 11:38

'Jet Fadıl' Fadıl Akgündüz ile çalışan Tanju Çolak, bir dönem yediği içtiği bir olan Rıdvan Dilmen'e fena kırgın: Dinletme olayından affettim ama oğlumu kırdığı için asla affetmeyeceğim.

‘80’lerin ezikliği’ne bir geri pas yaparak başlayalım: Milliler 5’er, 8’er yiyor. Oyuncumuz orta sahayı geçtiğinde spiker gol atılmışçasına heyecanlanıyor. Kulüp takımlarımız da Avrupa’da ikinci turu görse memlekette bir bayram havası… Sonra makûs talihin döndüğü o efsane maçlar: Neuchatel Xamax ve Monaco… Hepimizin hatırasına ‘milli maç’ gibi nakşeden o maçlar. Ve o maçların jeneriklerinde en çok görünen adam ise Tanju Çolak!

Özellikle de İngilizlerin ‘futbol mezalimi’ altında inlerken kazandığı ‘Altın Ayakkabı’ ile ayağa kalktık ilk kez. İşte, “Avrupa Avrupa duy sesimizi…” o günlerden pelesenk oldu dilimize…

‘Yasak aşk’tan ‘kaçak Mercedes’ davasına kadar, saha dışında çokça manşetlerden inmedi ve birçokça da devrildi Kral. Kaçak Mercedes aldığı için 2 yıla yakın yatan ‘Devrik Kral’la, Metris’te yatan spor adamlarına dair paslaşmak istiyordum. Onlarla empati için bize ‘ara paslar’ atabilirdi. Lakin başlama vuruşuyla birlikte gördüm ki Kral da dışarıda bir mahpushanede adeta!

Hâlâ bir ‘kral’ gibi geziyor, düşünüyor ve yaşıyor fakat ‘Sabah sabah’ magazin programlarından ziyade, neden futbol programlarında olmadığına isyan ediyor. Aslında bu şansları bulduğunu bilsem de yine de istediği topu atıyorum: “Neden?” Leyla-Mecnun dizisinin İsmail’i ile verkaça girer gibi yapıyor o da: “İlişkiler, ilişkiler, ilişkiler…” İyi de koskoca Tanju Çolak’ın ‘torpil’i olmaz mı? Olmazmış. Zira o ‘Biat etmeyen bir Anadolu çocuğu’. Bilindik bir retorik…

Bir ‘derin top’la yine geçmişe; Doğu Almanya-Türkiye maçına uzanalım. Herkesin gözünde aynı ikili: Rıdvan-Tanju… 90 Dünya Kupası Finalleri’nin eşiğine bizi bu ikili getirmişti. “Fener’e gitmemin bir sebebi de Rıdvan’dı” derken Kral, Şeytan ile hukukuna dair de bir evveliyat veriyor. Ne var ki karşımdaki adam, bu ‘ezeli dostu’ ile köprüleri atmış, “Hayatımda hiç bu kadar kırgın olmamıştım” diyor… Akla hemen ‘dinletme olayı’ geliyor. Hayır! “Dinletmiş, affettim. O dakika. Büyüklük yaptım” diyor çünkü.

“Can ciğerdiniz, bu niye yaşandı?” diyerek oyunu açmak istiyorum, pası Şeytan’a atıyor: “Cevabını ben de bilmiyorum. Rıdvan’a soracaksın. Çok şaşırdım, üzüldüm. Yine de hâlâ Rıdvan yapmamıştır diye düşünüyorum. O günden 10 gün sonra özür diledi, ama zoraki.” “Zoraki mi?” “Evet, konuşmuşum diye kızmış. 150 gazeteci karşımda ama susmam gerekiyormuş. Suçları üzerime alacağım, müşteki ben değilim ya! Kırılması gereken benim. Ben oraya niye gidiyorum? O kırılsa ne olur…”

Peki Tanju, Rıdvan’a neden kırılmış? Şaşırtıcı ve tuhaf derecede kişisel. Kayda geçmem konusunda tereddüt etse de çekiyor şutunu: “Hayatımda bu kadar kırıldığımı hatırlamıyorum. Affetmeyeceğim onu asla. Dinleme olayından değil, oğluma yaptığı yanlıştan ötürü.”

Anıl… 90’larda ‘Küçük Anıl’ı gazetelerde çok sık görürdük. Annesiyle birlikte “Tanju’nun eve dönmesi”ni bekliyorlardı. Malum, Tanju-Hülya aşkı… Tanju Rıdvan’a küsmüş, çünkü Rıdvan, oğlu Anıl’ın duygularını incitmiş. ‘Açıklık pası’ Kral atsın: “Anıl, radyo-TV okudu. ABD’ye gitti geldi. ‘Baba NTV’ye gitmek istiyorum. Rıdvan Ağabey’i arayacağım’ dedi. Telefonunu verdim. Rıdvan ‘Salı görüşelim’ dedi ama o salı oldu iki ay. Bu mudur adamlık? Ben onun için, oğlu için ölüme giderdim. Bu dostluk değil. Defterini kapattım. Çocukların umudunu kimse kıramaz. Bu çocuk Rıdvan Ağabeyini kafasından sildi.”

‘Yalnız Kral’ Çolak, en kötü günlerinde yanında olduğunu söylediği ‘Yorumculuğun Kral’ı Dilmen’e kırgınlığını, final pasında da topa basarak yeniliyor: “3 aydır ne telefon ediyorum ne de karşılaşıyorum. Aynı yerde olmamaya özen gösteriyorum. Arasa telefonunu açmam, çağırsa gitmem…”

‘Korku imparatorluğu’

Bizimle oynadılar. O yüzden cezaevine düştüm ama Aziz Yıldırım ile oynayamazlar, zannetmiyorum. Korku imparatorluğu kurulmuştu. Aziz Yıldırım’ın yapamayacağı iş var mıydı 4 ay önce. Üç dakikada Başbakan’a, 4 dakikada Cumhurbaşkanı’na ulaşıyordu.

Tayfur’a ağladım

Tayfur, FB’de oda arkadaşımdı. Almanya’dan yeni gelmişti, kol kanat germiştim. Metris’te ziyaret ettim. Tayfur çok çökmüş, gülmeyi unutmuş. Maçları izliyordur ama taktik gönderdiğini sanmıyorum. Bir travma geçiriyor. Ona “Üzülme geçer” dedim, “Ama delip geçiyor” dedi. Tutamadım kendimi, ağladım.

Çakıcı, Peker dostum

Futbolcuyken Alaattin Çakıcı, Kürşat Yılmaz, Sedat Şahin ve Sedat Peker ile arkadaşlığım oldu ama benden bir şey istemediler. Cezaevinde şişlenmekten sendikacı Münir Ceylan kurtardı. Voleybolda yendiğimiz takımda Orhan Pala diye biri kafaya takmış şişleyelecek. Münir Ağabey barıştırdı. (Radikal)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.