ÖCALAN’IN MEKTUBU OKUNDU, AÇLIK GREVLERİ SONLANDIRILDI
Öcalan’ın avukatları beklenen açıklamayı bugün yaptı. Açıklamada Öcalan’ın görüşme esnasında açlık grevleri ve ölüm oruçlarının amacına ulaştığını söylediği ve eylemin sonlandırılması çağrısı yaptığı belirtildi.
26 Mayıs 2019 Pazar 12:11
Bu açıklamanın ardından halen açlık grevi ve ölüm orucunda olan eylemciler adına Diyarbakır’da yapılacak açıklama bekleniyor. Ancak bu açıklama beklenirken, 200 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven’in kızı Sabiha Temizkan’ın paylaştığı “Başardınız” mesajı, eylemcilerin vereceği karara işaret ediyor.
22 Mayıs’ta İmralı’ya giderek müvekkilleri Abdullah Öcalan’la görüşen avukatları beklenen açıklamayı yaptı.
İstanbul Beyoğlu’ndaki bir otelde düzenlenen basın toplantısında yapılan açıklamada avukatlar, Öcalan’ın önceki görüşme sonrası kamuoyuyla paylaşılan metne vurgu yaptığı belirtildi.
Açıklamayı okuyan avukatlardan Newroz Uysal, Öcalan’ın görüşme esnasında açlık grevleri ve ölüm oruçlarının amacına ulaştığını söylediğini ve eylemin sonlandırılması çağrısını özellikle vurguladığını aktardı.
Uysal ayrıca Öcalan’ın açlık grevcilerine hitaben kendi el yazısı ile imzalı mektubunu da okudu. Öcalan bu kısa mektupta da açlık grevcilerine “eylemlerini sonlandırma” çağrısı yapıyor. Mektup şöyle:
“Değerli yoldaşlar,
Başta açlık grevi ve ölüm orucuna kendini yatırmış arkadaşlar olmak üzere iki avukatımın yapacağı geniş açıklamalar ışığında eyleminizin sona ermesini bekliyorum. Bana ilişkin maksadınızın hasıl olduğunu da rahatlıkla belirtip hepinize en derin sevgi ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Asıl bundan sonrasında da bana yeterli yoğunluk ve iradeyle eşlik etmenizi de özenle belirtiyor ve umuyorum.
Bitmeyen sevgi ve selamlarımla.”
Avukatların açıklamasının tamamı ise şu şekilde:
İmralı ada cezaevinde, müvekkilimiz Sayın Öcalan ile 22 Mayıs tarihinde yeni bir avukat görüşmesi gerçekleştirmiş bulunuyoruz.
Sayın Öcalan daha önce kamuoyuna paylaşmış olduğu metnin bir bütün olarak önemini bir kez daha vurguladı. 2 Mayıs tarihli ve dört müvekkilimizin birlikte kaleme aldığı yedi maddelik metnin tartışılmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Toplumsal uzlaşı, demokratik siyaset, demokratik müzakere ve onurlu barış konularının tartışılmasının Türkiye’nin temel ihtiyacı olduğu görüşündeydi. Kendisinin de bu maddelerin Türkiye siyasetinin temel değerleri haline gelmesi açısından üzerine düşeni yapacağını belirtti. 2013 yaklaşımı ve duruşunun Türkiye’de yarattığı ortamı ve umudu herkesin bildiğini ve bu mesajının daha fazla tartışılması gerektiğini ifade etti.
Bu görüşmelerin yaptırılmasının bir müzakere sürecinin varlığı anlamına gelmediğini, önceki görüşmede olduğu gibi yine hatırlattı. Mesajlarının tüm demokrasi güçlerine, Türkiye’nin her yelpazesindeki siyasi yapılarına ve devlete olduğunu söyledi. Bu tutumuna karşı; “tüm çevrelerden nasıl bir karşılık verileceğini 30-40 gün sonra anlarız” diyerek şu anda hiçbir çevrenin tutumu için herhangi bir yorum yapmadığına tanıklık ettik.
'ÖCALAN, İMKAN OLURSA SURİYE'NİN BÜTÜNLÜĞÜ İÇİNDE KÜRT SORUNU DAHİL SURİYE'NİN TÜM SORUNLARI KONUSUNDA ROL OYNAYABİLİR'
6 Mayıs’ta kamuoyuna sunduğumuz yedi maddelik mesajda önemli bir konu da Rojava, Kuzey Suriye, SDG ve Suriye’de sorunların çözümünün nasıl olması gerektiği maddesiydi. Bu konuda düşüncelerini tekrarladı. İmkan olursa Suriye’nin bütünlüğü içinde Kürt sorunu dahil Suriye’nin tüm sorunları konusunda pozitif rol oynayacağını söyledi. Kendi düşüncelerinin ve çözüm önerilerinin Suriye’nin sorunlarını çözeceğini, Kürtlerin ve diğer toplulukların temel haklarının anayasal güvenceye alınmasının zorunluluğunu da özellikle vurguladı.
Bu tartışmaların daha derin, tarihi sonuçlara yol açacak şekilde yürütülmesi, günlük, dar siyasi gündemlere sıkıştırılmaması temel ihtiyaç durumundadır. Bu minvalde Türkiye ve Ortadoğu’nun tarihsel ve derin sorunları olduğunu, Sayın Öcalan’ın da bu sorunların akli, politik ve kültürel yaklaşımlarla çözülebileceğini belirttiğini hatırlatmak isteriz.
İmralı tecridi hukuken ciddi bir problem olduğu gibi siyaseten de Türkiye’nin barış iklimini zedeleyen bir olgudur. Sayın Öcalan’ın politik bir özne olarak rolünü kısmen dahi olsa oynayabildiği zamanlar ise köklü sorunlara çözüm önerilerini sunabildiği dönemler olarak ülke iklimine olumlu tesirde bulunduğu deneyimlenmiştir. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin ağırlaştığı son dört yılda Türkiye’de ve bölgede savaş, kaos ve krizlerin derinleşmesiyle birlikte tüm toplumsal kesimlere karamsarlık hakim olmuştur. Buna karşın yirmi gün içerisinde sadece iki defa görüşlerini sınırlı bir şekilde paylaşma imkanı bulmuş olması dahi derinleşen sorunlara dönük farklı ve yeni bir perspektifin geliştirilebileceğinin umudunu büyütmüştür.
Bizler de bu görüşmelerde, Sayın Öcalan’ın onurlu barış temelinde sorunların demokratik müzakere yöntemi ile çözülmesi yönündeki pozisyonunu koruduğunu, gelecek açısından umutlu olduğunu ve kendine güvendiğini açıkça gördük.
Bu vesile ile İmralı cezaevinde uzun yıllardır sergilenen gayri hukuki tutumun bir bütün olarak aşılması için demokratik kamuoyunun sorumluluk üstlenmesi ve sürecin takipçisi olması gerekliliğine olan inancımızı belirtiyoruz. Yasal hakların tesisinin hiçbir tartışma ve ayrımcılığa yer vermeksizin sağlanması konusunda gerek yönetsel gerekse de yargısal mercilerin sorumluluklarını yerine getirmeleri hukukun gereği olduğu kadar ahlaki bir sorumluluktur.
'ÖCALAN, EYLEMCİLERİN İRADESİ VE FEKARLIĞI KONUSUNDA TEŞEKKÜRLERİNİ İFADE ETTİ'
Görüşme içeriğinde birçok konu tartışılmış olsa da temel gündem maddesi kritik bir aşamaya gelen açlık grevleri ve ölüm oruçları olmuştur.
Bu görüşmede Sayın Öcalan eylemcilerin iradesi ve fedakârlığı konusunda teşekkürlerini ifade ederek, bu tutumu onurlu bir duruş olarak değerlendirmiştir. Aynı zamanda annelerin tutumunu da çok önemli bulmuş, yüksek değer atfetmiştir. Bu vesileyle kendisinin annelere özel selamlarını iletiyoruz.
Sayın Öcalan görüşme esnasında açlık grevleri ve ölüm oruçlarının amacına ulaştığını, artık sonlandırılması gerektiği yönündeki çağrısını ısrarla vurguladı. Bu çağrıdan sonra grevcilerin eylemi bırakacağına inanıyoruz. Esas olanın demokratik siyasal mücadele kültürü olduğunu, grevcilerin bedenen, ruhen ve zihnen sağlıklı olmalarının her şeyden önemli olduğunu ifade etti. Açlık grevleri konusunda Gandi’yi örnek vererek, Gandi’nin açlık grevini toplumsal mücadeleyle anlamlı kıldığını ifade etti.
Bu bağlamda Sn. Öcalan açlık grevi ve ölüm orucu eylemcilerine hitaben bir mektup kaleme almıştır. Bu mektubun kendileriyle paylaşılmasını talep etmiştir. Görüşme sonrasında tarafımıza ulaştırılan, Sayın Öcalan’ın açlık grevi ve ölüm orucu eylemcilerine hitaben kendi el yazısı ve imzasının olduğu mektubunu başta eylemciler olmak üzere kamuoyunun takdirine sunarız.
Leyla Güven’in kızı Sabiha Temizkan’ın Twitter’dan paylaştığı “Başardınız” mesajı
Başardın işte! Sen…. Beyaz tülbentli anneler ve evlatları… Başardınız. Çünkü çok haklıydınız ve bu yüzden de çok güçlü. Beyaz tülbentleriniz zalimlerin yüzlerine tokat gibi çarptı. Bu başarı, buna inanmayanlara dert olsun! Yanımızda olan herkese çok teşekkürler ♥️ pic.twitter.com/d8JsIHNyg7
— sabiha temizkan (@sabihatemizkan) May 26, 2019
Leyla Güven: Her şey çok güzel olacak
Öcalan’ın çağrısından sonra Güven’le beraber açlık grevinde olan HDP’li vekiller Tayip Temel, Dersim Dağ ve Murat Sarısaç, Diyarbakır’daki HDP il binasında düzenledikleri basın toplantısında Leyla Güven’in mesajını açıkladı.
Açlık grevi eylemini bugünden itibaren sonlandırdığını söyleyen Güven, “Bu mücadelenin varması gereken yer onurlu bir barıştır” dedi.
Mesajında “Tecridin tamamen ortadan kaldırılması için farklı yöntemlerle aktif mücadelemize devam edeceğiz” diyen Güven, artık sorumluluğun ‘demokratik siyaset’te olduğunu vurguladı.
“Bunun yükümlülüğü artık biz aktif demokratik siyaset yürütenlerin omuzlarındadır. Siyaset çözüm üretemiyorsa yeni sorunlar yaratır. Bu sorumlulukla ve bilinçle hareket edeceğime söz verirken, bugünden itibaren başlatmış olduğum açlık grevi eylemimi sonlandırıyorum.”
Eylemlerinin amacına ulaştığını ifade eden Güven, “Ancak tecride karşı direnişimiz ve toplumsal barış için mücadelemiz her alanda sürecektir” dedi ve ekledi:
“Yanımda olan herkese teker teker teşekkür ediyorum. Bu faşizm ve baskı ortamında direnişimize ses veren, ses olan, bize inanan, umudunu kaybetmeyen herkese çok teşekkür ediyorum. En başta da bütün saldırı ve engellemelere rağmen alanları terk etmeyen Barış Anneleri ve tüm kadınlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. ‘Umut zaferden değerlidir’, umut ettik ve başardık.”
Bu açıklama sonrası Güven’in hastaneye götürülmesi bekleniyor.
Açlık grevleri ve ölüm oruçları
8 yıl aradan sonra Öcalan ilk kez avukatları ile geçtiğimiz 2 Mayıs’ta görüşmüştü ancak görüşme sonrası bir açıklama yapan siyasi tutuklular ‘yapılan görüşme tecrit koşullarında gerçekleştirildiği’ için talepleri kabul görene kadar ‘eyleme devam’ kararı almıştı.
Karar sonrası 16 Mayıs’ta Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Öcalan’ın avukatlarıyla görüşme yasağına dair “kısıtlamaların kaldırıldığını” açıklamış, bu açıklamadan 6 gün sonra yani 22 Mayıs’ta avukatlar bir kez daha İmralı’ya giderek Öcalan’la görüşmüştü.
200 gündür açlık grevinde olan Güven, diğer vekiller, cezaevlerindeki tutuklular ve dünyanın farklı yerlerindeki eylemciler, İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Öcalan’a dönük tecridin tamamen kaldırılmasını istiyordu.
Açlık gevleri sürecinde cezaevlerinden yedi ölüm haberi geldi.
17 Mart’ta Zülküf Gezen Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde, 23 Mart’ta Ayten Beçet Gebze Cezaevi’nde, 24 Mart’ta Zehra Sağlam Oltu T Tipi Kapalı Cezaevin’de, 25 Mart’ta Medya Çınar Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde, 1 Nisan’da Yonca Akici Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde, 2 Nisan’da Siraç Yüksek Osmaniye 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde, son olarak 5 Nisan’da Mahsum Pamay da Elazığ T Tipi Cezaevi’nde yaşamını sonlandırdı.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.