NEREDE DURACAĞIMIZI AK PARTİ'YE GÖRE Mİ BELİRLEYECEĞİZ?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la bazı yazarlar arasındaki polemiğe bir yenisi daha eklendi. Bugünde Oral Çalışlar Başbakanı eleştirdi.
21 Mart 2010 Pazar 15:32
Nerede duracağımızı AK Parti'ye göre mi belirleyeceğiz?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’de kaçak olarak çalışan Ermenistan yurttaşı insanlara yönelik tehdit içeren açıklaması, en sert tepkiyi demokrasi konusunda duyarlığı olan çevrelerden gördü. ‘Bak gördünüz mü, ona düne kadar destek verenler de karşı çıktılar’ değerlendirmesini yapanlar oldu. Bu değerlendirmeyi yapan kesimler, her koşul altında demokrasiyi savunanları, bazı hallerde ‘AKP yandaşı’ olarak suçlamaktan da geri durmuyorlardı.
Bu çevrelerin iddialarına göre AK Parti ile ulusalcılara ‘eşit mesafede durmak’ aynı zamanda solculuk ve tarafsızlık anlamına da geliyordu. ‘Bak ben herkese aynı uzaklıktayım’ diyerek kendisine bir misyon biçenler bile var. Bu tavır kendisini çatışma anlarında ‘yesinler birbirlerini’ diyerek de ifade etmekten zevk alabiliyor.
‘iki tarafa eşit mesafede’ olmak ne anlama geliyor? Daha doğrusu böyle bir mesafe var mıdır? Bu mesafe koymanın ne kadar sağlıklı olup olmadığını yeni baştan düşünmekte yarar bulunuyor. Çünkü sorun ‘her iki tarafa eşit mesafede durmak’ değil, özgürlük, demokrasi ve eşit haklar konusunda bir ölçü koymak, koyabilmektir.
***
Tayyip Erdoğan’la da, Deniz Baykal’la da, Devlet Bahçeli ile de ilişkimizi ne belirleyecektir, asıl mesele budur. İşte dananın kuyruğu burada kopuyor? Şimdi hükümette AK Parti bulunuyor, yarın bir başka parti hükümeti kurabilir. Hükümette veya muhalefette kim olursa olsun, ölçümüz demokrasinin, insan haklarının, özgürlüğün ne ölçüde uygulanıp uygulanmadığıdır.
Deniz Baykal, Kürtlerin kimlik haklarını ve haklı özgürlük taleplerini savunduğu an iyi bir şey yapıyor demektir. Kendisinin bu tutumu ülkemizin bugününe ve geleceğine sağlıklı bir hizmet anlamına gelir.
Örneğin Baykal ‘zorunlu din dersleri’nin kaldırılmasını talep ediyorsa, kendisini destekler
ve bunu ülkemiz adına bir kazanç kabul ederiz.
Aynı şekilde Tayyip Erdoğan’a ve AK Parti hükümetine karşı da benzer bir tavır içine gireriz. Tayyip Erdoğan, Kürt sorununun çözümü konusunda bir ‘açılım’ yapmak isterse, buna nasıl yaklaşacağız? ‘Hayır’ mı diyeceğiz? ‘Bunlar bunu yapamaz, o zaman boş ver mi’ değerlendirmesinde bulunacağız. Yahut Alevi açılımı yapmak istiyorsa, ‘istemezük’ tavrı içine mi gireceğiz.
Bizim ölçümüz, şüphesiz daha özgür bir Türkiye’ye ne yarar ne yaramaz noktasında olmalıdır. Ancak, böyle bir duruş hükümetler ve iktidarlar karşısında bağımsız bir tutumu sağlayabilir. Nitekim bugün de böyle bir mesafeyi koruyabilenler inandırıcı ve etkili olabiliyor.
***
AK Parti hükümeti, Güneydoğu’da Kürt kimliği talebi çevresinde örgütlenen kesimlere ‘KCK operasyonu’ adı altında tutuklama furyası başlattığında, düne kadar onu ‘şeriat devleti kuracak’ diyen bazı kesimler eski dediklerini unuttular ve desteklediler. Bir anda AK Parti’ye yönelik tutum değişti. Çünkü bazı çevrelerin AK Parti ile derdi, ‘kurulu düzenin değiştirilmesi’ noktasında düğümleniyor.
AK Parti, geçmiş düzeni savunan, geleneksel devletçi ve milliyetçi çizgiye yakınlaştığı oranda bu çevrelerin sempatisini ve desteğini kazanıyor, tersi yönde yani kurulu düzeni değiştirebilecek yöne adımlar attığı zaman ise kıyamet kopuyor.
Örneğin 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan askeri vesayetin bir kenarına dokunduğu zaman bu çevreler havaya hopluyorlar. Yüksek yargının Meclis’in üstünde bir yerde konuşlanarak, her türlü siyaseti belirleyecek bir müdahaleci yerde durmasını
bu çevreler ‘kuvvetler ayrılığı’ diyerek savunuyorlar. Bunun bir darbe artığı sistem olduğunu bildikleri halde, savunmacı tutumu sürdürüyorlar.
Burada temel sorun bence şudur: Duruşumuzu ne belirleyecek? AK Parti’ye veya başka herhangi bir siyasi akıma uzaklık ve yakınlık mı? Yoksa, hangi siyasi akım veya parti olursa olsun, asıl belirleyici olan özgürlük, demokrasi ve eşitlik mi?
Ölçümüzü doğru ölçü sisteminden alırsak, neticesi ve etkisi de ona göre olur.
TRT Haber’e dönüşen TRT-2’de bu pazar ve her pazar saat 12.00 ile 13.00 arasında Reşat Çalışlar’la birlikte ‘Kuşak Farkı’ programında birlikte olacağız.
İyi seyirler dileğiyle...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.