'NE BEREKETLİ TOPRAKLARMIŞ KEMİKLER FIŞKIRIYOR!'
Habertürk yazarı Balçiçek İlter'in Diyarbakır'da ortaya çıkan toplu mezar ve 'kafatası'ları konu alan makalesi...
27 Ocak 2012 Cuma 14:46
Önce derin bir nefes alalım...
Diyarbakır'da bulunan kafataslarından, kemiklerden başlayalım...
Bir ülke düşünün...
Kültür Bakanlığı'nın yaptırdığı restorasyon çalışmaları esnasında ortaya şans eseri kafatasları çıkıyor... Bir, üç, beş
değil, önce 19 adet... Sayınca kolay geliyor tabii. Ardından her geçen gün yükselen sayı, en son 24'tü galiba...
Bir ülke düşünün, topraklarından kemikler fışkırıyor...
Ne bereketli topraklarmış ya Rabbim!
Aileler ellerinde kayıp oğullarının fotoğraflarıyla kemiklere koşuyor...
"Bari mezarı olsun, bari mezar taşına sarılıp ağlayayım" diye...
Bir ülke düşünün...
Kimse kılını kıpırdatmıyor o kemikler için...
Adli Tıp'a gönderilmiş, hangi döneme ait olduğu bulunacakmış "fasa fiso"sundan bahsetmiyorum... AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, önceki gün bizim kanalda "Kemiklerin İstiklal Mahkemesi dönemine ait olduğunu düşünüyorum" dedi. Neden? Çünkü doksanlı yıllarda kıyafetlerle gömüyorlarmış cesetleri de ondan! Bir ülke düşünün...
Cinayeti işleyen cesetleri üst üste atıyor, düzgün gömme diye bir hassasiyeti bile yok. Üstelik hani meşhur lafla, yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede...
Üst üste atmışlar adamları...
Çırılçıplak...
Nasıl öldürüldüler, ne tür işkencelerden geçtiler düşünmek bile istemem...
Nazi toplama kamplarının görüntülerini anımsattı bana...
Ürperdim, ürpermeye devam ediyorum.
Ensarioğlu'nun iddiasını canlı yayında Başbakan'ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan'a da sordum. "Aslında fark etmez hangi dönemde olduğu" diye başladı ve devam etti: "Evet kemiklerin 90'lı yıllara ait olduğunu sanmıyoruz. Kesin sonuç Adli Tıp'tan gelecek."
★
Konuyla ilgili en evlere şenlik açıklamayı ise bir başka AKP Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat yapmış. Demiş ki: "Belki de bu ölümler heyelan sonucunda olmuştur!" "Yok artık" dedim ilk okuduğumda ve Oya Eronat'ı aradım. Genel kurulun ortasında buldum. "Nasıl söylersiniz böyle bir şeyi?" diye başlayınca söze, cümleler birbirini izledi.
Eronat sakince beni dinledi ve sordu: "Sahi siz nasıl inanırsınız benim bunu söylediğime? O kemiklerin fotoğraflarını gördüm. İçim burkuldu. Korkunç bir acı. Mezarları bile yok. Kanaatim 90'lı yıllarda olduğu yönünde ama elimde herhangi bir rapor olmadan nasıl çıkıp diyebilirim ki 'Bunlar 90'lı yıllarda JİTEM'in faaliyetleridir' diye... Raporu bekliyoruz, her şey açığa kavuşacak."
Peki ya heyelan iddiası?
"Konuşurken 'Ne olduğunu kesin olarak bilmiyoruz, her şey olabilir' derken heyelan olasılığını da saydım, bundan
ibaret."
Ne diyeyim şimdi?
Keşke saymasaymış!
Benim derdim onun bunun açıklaması, Adli Tıp raporu falan değil...
Bir ülke düşünün...
Topraklarından kafatası fışkırıyor ve hepimiz susuyoruz.
Rahatsız olmuyoruz...
Gündemimizde bile değil...
Niye bu kadar duyarsızız, niye önemsemiyoruz?
Niye?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.