22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara12°C
  • İzmir17°C
  • Berlin1°C

MAHÇUPYAN: ÇÖZÜM SÜRECİNDE KİMSE HER İSTEDİĞİNİ ALAMAYACAK

Başbakanlık başdanışmanı Etyen Mahçupyan Gündem Müzakere programında güncel konulara ilişkin soruları yanıtladı.

Mahçupyan: Çözüm sürecinde kimse her istediğini alamayacak

09 Ocak 2015 Cuma 12:59

Gündem Müzakere programına konuk olan Etyen Mehçupyan çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak “Kürt siyasetinde bütün bu haklılığı vesairesini mazlumluğunun mağdurluğunun ötesinde doğru siyaset üretebildiği ölçüde istediği sonuçlara istediği şekilde girecek ama her sonuca gelmeyecek, kimse her istediği sonuca gelemeyecek” dedi.

Başbakanlık başdanışmanı Etyen Mahçupyan Gündem Müzakere programında Ayşegül Doğan ve Mesut Yeğen’in sorularını yanıtladı.

Mahçupyan, 2015 seçimleri, Çözüm süreci ve AK Parti Cemaat çatışmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’de siyaseti belirleyecek olan dört aktör olduğunu belirten Mahçupyan: “Türkiye’de zaten gerçekten siyaseti belirleyecek olan kabaca dört aktör var. Yani Ak Parti, Kürt siyasi hareketi,  asker ve çevresindeki bir kesim ve de cemaat” dedi.

Başbakanlık Başdanışmanı Etyen Mahçupyan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Mağduru ve mazlum olma halinden hareketle her şey bizim istediğimiz gibi olacak varsayımı çok tehlikeli bir varsayım olabilir. Ben psikolojik olarak birçok kişinin buraya yakın hissettiğini düşünüyorum. Ve bu hisside anlıyorum.

“Çünkü bu kadar sene gerçekten mağdur olmuş, bu kadar mazlum halde bırakılmış ve çok az gruba ve insanlığa reva görülmüş olan bir olayla karşılaşmış olan bir kesimin şuanda kendisinin bazı siyasi taleplerini bir hak gibi görmesini anlıyorum. Ama bu siyaseten gerçekçi bir model değil. Siyasi talepler siyaseten, siyaset masasında ve siyasi konjonktür içinde çözülecek. Burada mahir siyaset üretmek gerekiyor.

“Aktörler siyaset üretebildiği ölçüde istediği sonuçlara istediği şekilde girecek”

“Kürt siyasetinde bütün bu haklılığı vesairesini mazlumluğunun mağdurluğunun ötesinde doğru siyaset üretebildiği ölçüde istediği sonuçlara istediği şekilde girecek ama her sonuca gelmeyecek, kimse her istediği sonuca gelemeyecek. Türkiye Cumhuriyeti de dahil. Bütün aktörler için geçerli olan bir şeyden bahsediyorum. Bunu hangisi daha kolay benimserse ve bununla yaşamayı öğrenir ve kendi tabanına bunu anlatabilirse o daha avantajlı olacak. Ve ben ikisinin de bu süreçten adım adım geçtiğini düşünüyorum. Bence Öcalan’ın burada çok önemli bir rolü oldu diye düşünüyorum.

“Öcalan ve Erdoğan olmasaydı bu çözüm noktasına gelinebileceğini sanmıyorum”

“Tayyip Erdoğan’ın da çok önemli bir rolü olduğunu düşünüyorum. Bu iki aktör olmasaydı tabanlar ve hala böyle bir çözüm noktasına gelinebileceğini sanmıyorum. Çünkü çok psikolojik engellerle geliniyor buraya. Sadece siyasi talepler, haklar meselesi falan değil  bu yani.

“Bu gerçekten eşit vatandaş olarak eşit kimlikler olarak beraber yaşamaya ne kadar hazır olduğumuz ve dolayısıyla bunun üzerinden de imtiyaz talep etmeme hali… Hem Türkler hem Kürtler için ikisinin de imtiyaz istememesi gerekiyor.

“ Ben mağdurum diye de imtiyaz isteyemezsin ben güçlüyüm diye de imtiyaz isteyemezsin. Ve bu ikisinin de sindirilmesi gereken bir şey. Çünkü alışık değiliz biz böyle bir şeye. Biz bunu yeni öğreniyoruz daha.

“Türkiye’de siyaseti belirleyen dört aktör var”

“Türkiye’de yaşamış olduğumuz bir sürü olaya baktığımız zamanda çokta afaki olmayabileceğini de söylemek zorunda kalıyorsunuz. Yani bir gerçekçi tarafı da belki var. Yani bu şu Kürt meselesinin çözümünün kendi lehine olduğunu düşünmeyen küresel herhangi bir aktör.

“Var ise o küresel aktörün şu veya bu fırsatı kullanmaya çalışmasından daha doğal bir şey olamaz. İstihbarat örgütleri zaten bunun için varlar. Ve istihbarat örgütlerinin herhalde kişi başına en yoğun olduğu yerlerden birisi de bu Ortadoğu, Türkiye ya da bu çevre havzası. Yani dolayısıyla bu tür mülahazaların gerçeklik payı olabilir ama oradan gitmemek lazım.

“Cemaatle ilgili olarak etkileme şansı giderek azalıyor. Ama her zaman bir aktördür, her zaman bir faktördür.

“Çünkü Türkiye’de zaten gerçekten siyaseti belirleyecek olan kabaca dört aktör var. Yani Ak Parti, Kürt Siyasi Hareketi,  asker ve çevresindeki bir kesim ve de cemaat.

“Bunlarla olan koalisyonlar ilişkiler işbirlikleri üzerinden Türkiye bir biçimde makro anlamda yönetiliyor. Kendini yönetiyor şuan da.

“Ve Ak Parti de bunu bir şekilde bütün bu aktörlerin muhtemel tutumlarını dikkate alarak bir biçimde Türkiye’yi taşımaya çalışıyor.

“HDP yüzde 9 oy alıp meclise giremezse Türk siyasi hareketi bir krizle karşılaşır”

“HDP kendinden epeyce emin bir biçimde barajı geçeceğini şuanda deklare ediyor. Böyle bir sorunu olmadığını söylüyor. Eğer böyle bir sorunu yoksa diyebilir karşı tarafta, o zaman zaten barajın düşmesi için hiç bir sebep yok.

“Benim okumamla eğer bir anlaşma olur ise ve bu anlaşmayı Kürt Siyasi Hareketi gerçekten sahiplenir ve bunun açık bir şekilde ikan edici bir şekilde deklare edebilirse – özellikle Kandil’den bu ses duyulursa- ben barajın geçilebileceğini düşünüyorum.

“Çünkü bu artık başka bir Türkiye’dir ve ben Kürt toplumunun birada bu hamleye destek vermek üzere HDP’nin barajı geçmesini isteyeceğini düşünüyorum.

“Ama eğer bu iş olmazsa ve hele bunun yükü Kürt siyasi hareketinin üzerinde kalır ise o zaman Kürtlerin oy vermeme ihtimalinin de olabileceğinin de dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum.

“Şimdi eğer parti olarak girer barajın altında kalırsa ve dokuz alarak kalırsa o zaman gerçekten Türk siyasi hayatı bir krizle karşılaşır. Ama eğer 6.5 ile kalırsa o zaman bir kriz yok. Onu göreceğiz. Bu biraz hakikatken Kürt kamuoyunun nasıl davranacağına bağlı.

“HDP meclise giremezse AK Parti Türkiye’nin siyasi hayatını belirleyecek”

“Çözümün belirsiz kalmasına ilişkin bir önlem olabilir mi? Eğer öyle bir durum olursa bu aynı zamanda bir atışma döneminin bir gerilim döneminin de başlaması demektir.  Ve bu atışma gerilim demektir..

“HDP eğer meclise giremez ise o zaman muhtemelen Ak Parti zaten çok yüksek bir milletvekili  ile meclise gelecek ve bütün top AK Parti’nin önünde olacak ve Ak Parti’nin davranış kalıbı Türkiye’nin siyasi hayatını belirleyecek.

“Ve Kürt meselesini de büyük ölçüde belirleyecek. Orada eğer sağduyu galip gelir ve Ak Parti çok hızlı bir şekilde reformist bir politikaya giderse zararsız çıkar ve barajı indirmemiş olmanın yükünü manevi yükünü diyelim Kürtlerin gözünde telafi edebilir.

“Benim şuana kadar gördüğüm şey Ak Parti birçok insanın algısından çok daha reformist bir parti. Bunu hayata geçirmemesinden ya da geçirememesinden veya bunları ertelemesinden hareketle analizlerin gelecek analizleri yapmaya çok elverişli olmadığını düşünüyorum.

“Siyasette yanlış yapılırsa bedelini ödeyecek siyasi aktördür”

“2015 seçimi sonrası çok değişik davranabilen bir AK Parti olabilir. Olumlu anlamda. Yani şuana kadar ki beğenmeyenlerin gözünden söyledim. Beğenenler zaten beğeniyordur. Beğenmeyenlerin gözünden bakıldığında onları epeyce sürpriz yapacak bir Ak Parti olabilir.  Ama garantisi olan bir şeyden bahsetmiyoruz.

“Siyasette yanlış yapılırsa bedelini ödeyecek siyasi aktör. Bunun siyasi karşılığı da bu. Sadece Kürtlerin oy kaybıyla bitmez olay. Kendi bizzat tabanından da oy kaybeder eğer yanlış yaparsa bir iktidar partisi.

“Ama doğruyu yaparsa tam tersi olur. Toplumun istediği artık hakların yerine getirilmesi vesaire… Yeni Türkiye diye bir söylemi var AK Parti’nin gerçekten yeni Türkiye’nin gözükür olması için adım atılmasında toplum en başta kendi tabanı talep edecek.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.