LAZLAR DA ANA DİLDE EĞİTİM İSTİYOR
Yayınladığı “Laz Kültürü” adlı çalışmasıyla dikkatleri üzerine çeken Kamil Aksoylu ile Laz dili ve kültürü üzerine konuştuk.
05 Temmuz 2012 Perşembe 10:57
2009 yılında yayınladığı “Laz Kültürü” adlı çalışmasıyla dikkatleri üzerine çeken Kamil Aksoylu, Laz dili ve kültürü üzerine dünya üzerinde araştırma yapan nadir insanlardan. Aksoylu, geçtiğimiz ay “Lazuri Notkvamepe”yi; Lazca Deyimler ve Atasözleri isimli eserini okurlarla buluşturdu. Kamil Aksoylu ile Laz dili ve kültürü üzerine konuştuk.
Laz dili hangi dil grubuna ait? Alfabesi kaç harften oluşur?
Lazca Güney Batı Kafkas dil ailesindendir. Lazca, Gürcüce, Svanca ve Megrelceyle aynı dil ailesinden. En yakın olanı Megrelce. Lazcada Türkçeden farklı olarak “fırlatmalı sesler” dediğimiz sesler var. Türkçedeki gibi ö, ı, ü harfleri yok. Lazca, Kafkas dilleri yapısına uygun. Türkçeye uymaz.
Dünyadaki her dil gibi Lazca da, binlerce yıldır konuşulan, hiç yazılmadığı halde gönülden gönüle, dilden dile, kulaktan kulağa akan bir dil. Lazca böyle sözlü bir dil. Lazcada alfabe çalışmaları net değil henüz. 38 ses ve 38 harf var. Ama 35 harf kullananlar da var. Hopa, Arhavi, Pazar, Ardeşen diyalektleri farklı. Batı Lazcası 32 harfe kadar düşüyor. Doğu Lazcası, örneğin Hopa Lazcası 38 harfe kadar çıkıyor. Arhavi’de ise 37 harf var.
Laz diline ait ‘farklı’ özellikler var mıdır? Karadeniz’de, yaylalarda, köylerde konuşulan bu sözlü dilin diğer dillerden ayırt edici yanı nedir?
Lazca bir fiil dilidir. Lazca filler bazen önden bazen arkadan ek alır. Bazen de hem önden hem arkadan birlikte ek alır. Herhangi bir hareketi, herhangi bir oluşu alacağı ek belirler. İki üç kelimeyle anlatılmaz. Fiilin alacağı eklerle tek kelimeyle ifade edilir. Bir ek eklersiniz. O zaman giden kişinin yukarıya doğru mu yoksa aşağıya doğru mu gittiğini anlarsınız. Mesela “ulun” gidiyor demektir. “Elulun” derseniz yukarıya doğru gidiyor, “gelulun” derseniz aşağıya doğru geliyor, “mek’ulun” derseniz yana doğru gidiyor demektir. Yani tek kelime alacağı eke göre hem eylem belirtir, hem de yön belirtir. Bu örnekler çoğaltılabilir.
Laz dili araştırmaları sizce yeterli mi? Akademik alanda dilin korunması ve geliştirilmesi için neler yapıldı ve bundan sonra ne yapılabilir?
Dünyada Lazcayla ilgili akademik çalışma yapanlar var ama Türkiye’de henüz yok. Türkiye’de yapılan bütün çalışmalar işin uzmanı olmayanlarca yapılıyor, tıpkı benim yaptığım gibi gönül işi çalışmalar. 1910’lardan beridir dünyada bir çalışma var. Gürcü Dil Bilimci Niko Maarr Lazona’ya gelir ve çalışma yapar. 1946’da Fransız Dil Bilimci Georges Dumézil gelir; Lazca masalları derler. Ancak Lazona’ya gitmez; İstanbul’dan Laz masalları üzerine çalışma yapar. İstanbul’daki Arhavililer onun dil mihmandarı olur. Dumézil 1967’de tekrar gelir, çalışmalarını geliştirir.
1980’lerde Alman Halk Bilimci Wolfgang Feuerstein çalışma yapar. Lazca-Türkçe sözlük hazırlar ve yayınlar. Ama bu kitap Türkiye’de yok. Lazca için en kapsamlı çalışmayı ise ünlü Japon Dil Bilimci Gôichi Kojima yapıyor. Lazona’da da yıllarca kalır. Lazcayı diyalektlerine göre bölge bölge, köy köy gezip öğrenmiş. İsmail Avcı Bucaklişi ile birlikte, 2003’te bir gramer kitabı yayınladı. Aynı zamanda müzisyen olan Kojima, Lazca türküleri notaya döken ilk kişi unvanına da sahip. Temel Lazca-Türkçe çalışmasını İnternet üzerinden yapıyor. Ben de o çalışma grubu içerisindeyim. Kojima ayrıca, Japonca, İngilizce, Fransızca, Lazca, Türkçe olmak üzere toplamı bin sayfa civarında olan beş dilde Lazca gramer kitabı hazırlamış. Türkçeyi çok iyi bilen Kojima, Türkçe diyalektler üzerine de doktora yaptığını söylüyor... Benim “Laz kültürü” kitabımın Lazca ve Türkçe editörlüğünü de o yaptı.
Ana dilde eğitim son günlerde daha sık tartışılır hale geldi. Lazlar da ana dil eğitimi talep ediyorlar mı?
Ana dilde eğitim talebine Lazca da giriyor tabii ki. Ne gerekiyor? Meclis, akademisyenler, üniversiteler tartışıyor, yazarlar, çizerler tartışıyor. Bence devlet bir ana dil politikası geliştirmeli. Devlet bu işe el atmalı. Lazca ve Lazcanın konumunda olan bütün dilleri öğretmeli, halkın kendi kendisine öğrenmesine bırakmamalı.
En azından bölge okullarında seçmeli ders mi olur, zorunlu ders mi olur... Bunlar tartışılmalı. Ben eğitimden anlamam, hangisi olursa; ama ben Lazcamı öğrenmek istiyorum. Benim vatandaş olarak talebim bu. Bunun çözümünü devlet bulmalı. Bizim yaptıklarımız “gönül işi” çalışmalar. Okulda ders kitabı olarak okutulacak kitaplar değil. Belki kaynak kitap olarak okuma kitabı olarak değerlendirilebilir. Akademik çalışma, üniversitelerde Lazca kürsüleri gerekir. En azında bölgede, Rize Üniversitesinde, Artvin Çoruh Üniversitesinde böyle bir çalışma olabilir. Buna eğitimciler ya da idareciler karar verir ama böyle bir şey gerekli. Devlet bir ana dil politikası geliştirmelidir.
Dil bilimci olmamanıza rağmen Laz dili üzerine çalışmalarınız var. Atasözleri ve deyimler kitabınız da geçtiğimiz ay yayınlandı. Kamil Aksoylu Lazca için ne zamandır çaba harcıyor, neler yapıyor?
1993’ten beri Laz kültürü ile ilgili yapılan tüm çalışmalara materyal olarak katkı sağladım. Kendi çalışmalarıma ise 2005’te emekli olduktan sonra başlayabildim. İlk kitabım 2009 Haziranında “Laz Kültürü” adıyla yayınlandı. İkinci kitabım “Lazuri Notkomepe” yani Lazca Deyimler ve Atasözleri ise 2012 Haziranında yayınlandı. Ek olarak bu kitapta, Laz dili, tanıtımı, Lazca alfabe, alfabenin kullanımı ve diyalektolojik farklılıkları da ele aldım. Bunların dışında 1200 deyim ve atasözünü toparladım. Bütün Laz dili hazinesinde saklı deyimlere ulaşmak için, tüm diyalektler üzerinden kolektif bir çalışma yapmak gerekir.
ÖZGÜN LAZ ATASÖZLERİ
Lazlara özgü deyimler ve atasözlerinden örnekler verebilir misiniz?
Deyimler ve atasözleri başka bir dile çevrildiklerinde anlamsız kalabiliyorlar. Çok hakim olduğumuz Türkçe üzerinden deneme çeviriler yaptık ama söylediğimiz gibi anlamsızlaştı. Birer örnek vereyim: “Anaç’i k’inçi jur k’uçxete niç’open”, “Kurnaz, akıllı kuş iki ayağıyla birden yakalanır”, yani kişi kendini çok fazla akıllı görmeyecek. Bu atasözünü Türkçeye çevirdiğinizde vurucu özelliği kaybolur.
Ama aynı anlamı verip değişik şekilde söylenen atasözleri de vardır. Örneğin Türkçedeki “İki karpuz bir koltuğa sığmaz” atasözünün Lazcadaki ifadesi “Ar tis jur kudi var geytven”, “Bir başa iki şapka örtülmez” şeklindedir. Başka bir örnek, Türkçedeki “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” atasözünün Lazca’da farklı söylenişi şöyledir; “Loqa nenate xoci ti inç’valen”, “Tatlı dille öküz bile sağılır”.
Özgün Laz atasözlerinden birkaç örnek vermek gerekirse, “Kimis k’işis mtviri ak’vandana ti var mekçams”, “Bazı insanlar soğuk kış aylarında kar istesen bile vermezler, çok nemrut olurlar” diyor. Bir başka örnekte “Biç’i bere oçilamt’aşa skani ren”, “Erkek çocuğu evlendirene kadar senindir” uyarısı yapılıyor. Evlendirdikten sonra artık karısının çünkü. “Buyuği k’at’us ti aven” erkeklik taslayanlara gönderme yapıyor. (Evrensel)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.