22 Kasım 2024
  • İstanbul15°C
  • Diyarbakır14°C
  • Ankara13°C
  • İzmir20°C
  • Berlin3°C

KÜRTLER AK PARTİ'NİN KONGRESİNDEN NE BEKLER?

'Barzani’nin AKP Kongresi’ndeki en önemli konuklardan biri olduğunu hatırlatmakta yarar var.'

Kürtler AK Parti'nin kongresinden ne bekler?

30 Eylül 2012 Pazar 10:59

Hakkâri'ye üç saatlik mesafedeki Duhok'ta Kürtçe eğitim veriliyorken Nusaybin'de 'Kürtçe harfler var' diye park isimleri yasaklanabilir mi?

AK Parti’nin 4. Olağan Kongresi bugün Ankara Arena’da yapılacak. Kongrede belirlenen sloganlar, AK Parti’nin 2023’e kadar iktidarda kalmayı hedeflediğini gösteriyor. Ancak bu hedefin gerçekleşmesi için bir büyük sorunun aşılması, bir büyük adımın atılması şart.

Malumunuz; aşılması gereken sorun, “Kürt sorunu” ve devletin 30 yılı aşkın süredir yaptığı hatalar ile silahın yıkıcılığı nedeniyle düğüm içinde düğüm, sorun içinde sorun olmuş. Düğümlerden birini çözünce başka bir zor düğüm çıkıyor karşınıza. Bir tarafta (Kürtlerden yıllardır esirgenen, yapıldığında jest gibi sunulan) temel hak ve özgürlükler meselesi, diğer tarafta yıllarca Kürt illerinde yapılan baskılara (faili meçhuller, köy yakmalar, köy boşaltmalar) bahane edilen PKK ile mücadele. Bir tarafta halkın istekleri, diğer tarafta Kandil-İmralı-Avrupa üçgeninden oluşan PKK’nın talepleri. Bir tarafta operasyonlar, çatışmalar, diğer tarafta yeniden alevlenen “müzakere” söylemleri.

Muhatap meselesi

Türkiye, elbetteki sorunun çözümünde önceliği kendi iç dinamiklerine verecek. Ancak güvenlik bürokrasisi ve siyaset kurumu, PKK ile mücadele ve Kürt sorununu birbirinden ayırt etmek bir yana muhatap bulma konusunda da zorlanıyor. Başbakan’ın ‘Terör örgütü ile mücadele, uzantısı ile müzakere’ noktasından ‘terör örgütü ile görüşülür, uzantısı ile asla’ noktasına gelmesi bu zorluğun en önemli göstergesi. AK Parti, muhatabını değiştirmesinin nedeni olarak sürekli PKK yöneticileri ya da BDP’li siyasetçileri gösterse de asıl neden, PKK’nın Kürt sorunundan, Kürt sorununun da PKK’dan ayrı düşünülmesinin imkânsızlığı. Bu yüzden AK Parti’nin son zamanlarda kullandığı “Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, PKK sorunu vardır” söyleminin ayakları da havada kalıyor.

Çözümün iki adresi

Sorunun iki önemli ayağı olduğuna göre, çözümün de iki adresi olmalı. PKK ile tabanının aynı olduğunu açıkça ifade etme cesaretini gösteren BDP, şiddete mesafe koyduğu sürece, TBMM çatısı altında temel hak ve özgürlükler boyutunu konuşacak yegâne enstrümandır. Diğer taraftan da PKK’nın silahsızlandırılması için güvenlik bürokrasisini harekete geçirmek, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in dediği gibi, Abdullah Öcalan da dahil, bütün enstrümanları kullanmak önemlidir.

Kendi kaderini tayin hakkı

Öyle görünüyor ki Arap baharına büyük destek veren Türkiye, ateş çemberine dönmüş Ortadoğu’da halkların kendi kaderlerini tayin etme hakkına saygıyı bir dış politika vizyonu olarak belirledi. Bu çerçevede Kuzey Irak Kürt Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin AK Parti Kongresi’ndeki en önemli konuklardan biri olduğunu hatırlatmakta yarar var. Başbakan Tayyip Erdoğan, yaklaşık iki buçuk saat sürmesi beklenen konuşmasında, Barzani’nin liderlik ettiği Iraklı Kürtlerin özerkliğini bu kapsamda saygıyla karşıladıklarını ifade etmesi sürpriz olmayacaktır. Peki, aynı şekilde, ülkelerinde bağımsız seçimlerle kurulacak bir parlamentonun onayını almak kaydıyla özerk bir bölgede yaşamaya başlayacak Suriyeli Kürtler için benzer bir tavır beklemek mümkün mü? Konuştuğumuz kaynaklar, Suriye’nin diğer unsurları kabul ettikten sonra Türkiye’nin buna itiraz etmeyeceğini açıkça ifade ediyor. Başbakan Erdoğan’ın konuşmasında da bu yaklaşımın izleri olacak gibi.

Büyük adım anayasa

Türkiye’nin, Ortadoğu’daki ateş çemberi içinde bir istikrar adası olabilmesi için kendi sorunlarını, özellikle de Kürt sorununu aşması şart. Hakkâri’ye üç saatlik mesafedeki Irak’ın Duhok kentindeki okullarda Kürtçe eğitim veriliyor, resmi kurumlarda Kürtçe konuşuluyor. Yakın gelecekte, benzer manzaralar Suriye’nin kuzeyinde de yaşanabilir. Akçakale’nin ya da Nusaybin’in 300 metre güneyinde, Cizre’nin yanı başında çocuklar anadillerinde eğitim görürken, devlet kurumlarında Kürtçe kullanılırken Akçakale’de Nusaybin’de ‘Kürtçe harfler var’ diye park isimleri yasaklanabilir mi? Kürtçe seçmeli derse daha ne kadar ‘Farklı dil ve lehçeler’ muamelesi yapılabilir? Türkiye nüfusunun önemli bölümünün öfkelenmesine neden olabilecek bu soruların sayısını arttırmak mümkün. Ancak Türkiye’nin bütün vatandaşlarını ‘Türk’ olarak gören, temel hak ve özgürlükleri kaşıkla verip kepçeyle alan anayasası yerinde durdukça sorunları, özellikle de Kürt sorununu çözmek zor. Erdoğan’ın “Büyük millet, büyük güç, hedef 2023” sloganının altını dolduracak en önemli reform, demokratik anayasa olur. Ancak demokratik bir anayasa, 2023 yılında Nusaybin’de yaşayan bir Kürt’ün Suriye/Kamışlı’daki, Cizre’deki bir Kürt’ün Duhok’taki akrabalarının koşullarına imrenmesinin önüne geçebilir.

Deniz Zeyrek - Radikal

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.