KÜRT TARİHİ DERGİSİ KADİM KÜRTÇENİN İZİNİ SÜRÜYOR
11. sayısını çıkartan Kürt Tarihi dergisi, Kürtçenin yazılı tarihini inceleyen bir dosya ile okuyucusunun karşısına çıktı.
15 Şubat 2014 Cumartesi 16:56
11. sayısını çıkartan Kürt Tarihi dergisi, Kürtçenin yazılı tarihini inceleyen bir dosya ile okuyucusunun karşısına çıktı. Kürtlerin yazılı tarihi hakkında kapsayıcı bir panorama sunmayı amaçlayan dosyanın ilk yazısı Ergin Öpengin tarafından yazıldı. “Kadim Kürtçenin İzinde: Tevatür ve Temellük Kıskacında Kürt Kültür Tarihçiliği” başlıklı yazısında Öpengin, çeşitli platformlarda Kürtçenin milat ve İslamiyet öncesi dönemlerine ait olduğu iddia edilen birtakım yazıt, metin ve alfabeleri eleştirel bir yaklaşımla ele alıyor. Öpengin, İrani diller filolojisine dayanarak, verili kabul edilen Kürtçe-Medce ilişkisinden Avesta metinlerinin Kürtçe sayılmasına ve ziyadesiyle popülerleşmiş “Boraboz”un şiirine dek birçok konuda doğru bildiklerimize soru işareti koyuyor. Yazar, makalesinin son kısmındaysa Kürtçe dilbiliminin en önemli isimlerinden David N. MacKenzie’nin 1963 tarihli bir makalesine dayanarak bilinen en eski Kürtçe yazılı metin olduğunu belirttiği; Ermeni Alfabesi ile yazılmış ve halen Ermenistan’da bir koleksiyonda bulunan ve 15. yüzyıldan kalma bir Kürtçe dörtlüğü ele alıyor.
Dosyanın ikinci yazısı Shahab Vali’nin kaleminden. “Yarsan ve Yezidi Kürtlerin Yazılı Edebiyatı” makalesi ile Vali, Yarsan ve Yezidi cemaatlerinin dini metinlerinin tarihi, türleri ve cemaatleri açısından önemlerine dair genel bir çerçeve çizmektedir.
Behrooz Chamanara ise “Dilsel ve Edebi Açıdan Gorani” makalesiyle tartışmaya katılıyor. Kürtler arasında olduğu gibi akademik camiada da halen uzlaşılmış bir tanımı olmayan “Gorani(ce)”nin, “sözlü” ve “edebi” Goranice gibi, birbirinden bağımsız dilsel kodlar şeklinde anlaşılması gerektiğini temellendiren yazar, 18. yüzyıldan bir Gorani şiir antolojisini sunuyor ve henüz hakkında çok az bilinen Kürtçe Şehnameler üzerine okuyucuyla özet bilgiler paylaşıyor.
Hamit Bozarslan, Kürdistan’ın yakın tarihini, 1979-1991 dönemini, ele alırken “yakın tarih”i yazmanın dezavantajlarının yanı sıra avantalarına da değiniyor. “Gri literatüre” olarak tanımladığı alanda sözlü tarih çalışması yapmanın ve kişisel arşivlere kolay ulaşabilmenin tarihçi için bir avantaj olduğunu vurguluyor. Makalesinin devamında 1979-1991 arasındaki dönemde dünyada ve Ortadoğu coğrafyasında meydana gelen siyasal dönüşümler bağlamında Kürtlerin siyasi fikirleri, kazanımları ve kayıpları irdeleniyor.
Sever Işık, Mısır’daki Kürtlerin izini sürmeye devam ediyor. Işık, Napolyon’un Mısır Seferi sonrası ordusunun komutasını General Jean Baptiste Kléber’e bırakarak Mısır’dan ayrılması sonucu başlayan hoşnutsuzlukları ve bunun sonucunda Afrinli bir Kürt olan Süleyman Halebi’nin, Kléber’i öldürmesi öyküsünü bizlerle paylaşıyor.
Rohat Alakom, Kürt ve Kürdistan tarihi ve kültürü araştırmacılarının yakından tanıdığı Auguste Jaba’nın biyografisini kaleme aldı. Her zamanki titizliği ile yazdığı biyografide Jaba’nın İzmir, Erzurum gibi kentlere yerleşmesi, Kürt ve Türk yazarlar ile ilişkilerini resmediyor.
Makalesine konu edindiği dönemin aynı zamanda tanığı da olan Ruşen Arslan, DDKO’un önemli isimlerinden Necmettin Büyükkaya’nın anısına yazdığı yazısında, İstanbul DDKO’nun çalışmalarında odaklanıyor. Bozarslan’ın ifade ettiği gibi Arslan “Gri literatüre” ulaşmanın avantajını da okuyucu ile paylaşıyor.
Nilay Özok-Gündoğan’ın BOA’dan edindiği dört belge üzerinden, Osmanlı Devletinin geçirdiği büyük dönüşümleri ve dönüşümlerin Kürt amelelerine yansımalarını inceliyor. Özok-Gündoğan özenle seçtiği bu dört belge ile bizi Kürt ameleler ile birlikte, 1858-1909 Osmanlısının İstanbul, İzmir, Adana, Trabzon, Zonguldak sokaklarında bir yolculuğa çıkarıyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.