22 Kasım 2024
  • İstanbul15°C
  • Diyarbakır14°C
  • Ankara13°C
  • İzmir20°C
  • Berlin3°C

KÜRT SORUNUNA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

İşin sadece şiddet boyutuyla ilgilenerek, terör diyerek, Kürt haklarını kriminalize ederek Kürt sorunu çözülemez.

Kürt sorununa çözüm önerileri

16 Eylül 2012 Pazar 21:34

“Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek delilik”tir der, Albert Einstein. Kürt sorununda yıllardır tekrar eden desenler düşünüldüğünde, bizimkisi toplumsal delilik olsa gerek. Gerçi deliliğin ne olduğu konusunda derin felsefi tartışmalar olsa bile bizim toplumda negatif bir şeydir. Kürt sorunu, çözümü geciktikçe karmaşıklaşan, karmaşıklaştıkça çözümü zorlaşan bir sarmal halini almıştır.

Kürt sorunu sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutları olan çok bilinmeyenli bir denklemdir. Çözümü de şiddet ve güvenlik politikalarında değil demokrasinin derinleşmesindedir. Bu tespitleri Ak Parti’nin Parti Programı yapmaktadır. Ak Parti programı Kürt meselesini doğru bir teşhisle “Temel Haklar ve Siyasi İlkeler“ başlığı altında değerlendirmektedir. Programa göre;

Bürokratik otoriter devlet anlayışına yaslanan çözümler, sadece asayiş mantığına dayandığı için uzun vadede sorunları daha da derinleştirmektedir. Buna karşılık demokratik devlet anlayışı çerçevesindeki yaklaşımlar, ilk anda endişeyle karşılansa da uzun vadede milletimizin birlik ve bütünlüğünü pekiştiren sonuçlar doğurmaktadır.

Bu nedenle bölgedeki sorunlar aynen kalacak demektir. Sadece ekonomik kalkınma politikaları ile tam bir çözüme kavuşturulamayacağı gerçeği yanında bütün bunların üstünde kültürel farklılıkları demokratik hukuk devleti ilkesi çerçevesinde tanıyan yaklaşımların etkili olması gerektiği anlayışına ulaşılması sorunun çözümünde önemli bir adımdır.

Son dönem Ak Parti söylemi bu programla %80 çelişmektedir. Kürt sorununa, terör sorunu demek oldukça indirgemeci ve gerçekçi olmayan bir devlet söylemidir. Bu nedenledir ki değişimci ve yenilikçi Ak Parti’nin son yıllarda Ankaralılaştığı söylenmektedir. Son 10 yılda iki ileri bir geri adım atsa da umut olan Ak Parti, son iki yıldır İdris Naim Şahin’in ayrıştırıcı, dışlayıcı, kavgacı zihniyetine ve MHP çizgisine (MHP baştan beri terör sorunu diyordu, AKP de son yıllarda terör sorunu diyor) teslim olmuş durumdadır.

Şiddet ya da terör aysberg gibi Kürt sorunun sadece görünen kısmıdır. Onun altında çok daha derinlerde bir asırdır süren baskı, inkâr, devlet terörü, sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel nedenler vardır. Bugün PKK yok edilse ya da kendisini fesh etse bile Kürt sorunu orada canlı ve devasa bir şekilde duracaktır. İşin temelinde dünyadaki diğer benzer siyasal çatışmalarda olduğu gibi eşit olmak istemeyen, hükmetmek isteyen, Kürt dilini ve kültürünü yok sayan, yok etmek isteyen, ötekileştiren, gayri ahlaki, gayri insani ve gayri İslami İttihat ve Terakki’nin cahiliye ırkçılığının resmi politika olarak kabulü ve uygulaması var. Bu gerçekleri görmeden sadece işin şiddet boyutuyla ilgilenerek, sorunu şiddete hapsederek ve terör diyerek, haklı, insani, ahlaki ve İslami olan Kürt haklarını kriminalize ederek sorun çözülemez. Bu anlayışla sadece Kürt sorunu değil, başörtüsü ve Alevi meselesi de çatışma alanları olarak hep kalacaktır.

Yakında yayınlanacak olan 26 yazarlı Barışı Konuşmak: Teori ve Pratikte Çatışma Yönetimi başlıklı bir kitap çatışma analizi, çözümleri metotları, Bask’tan Fildişi Sahillerine, K. İrlanda’dan Kıbrıs Sorununa, Karabağ’dan G. Afrikaya ve Sri Lanka’ya 9 uluslararası çatışmayı, Türkiye’den Kürt Sorunu, Başörtüsü ve Alevi meselesini çatışma çözümleri perspektifinde ve bilimsel metotlarla analiz etmekte ve barış süreçlerini incelemektedir. Sonuç bölümü, kitabın özeti gibi. Kitaba göre bir çatışmayı çözmek için gerekli olan dokuz adım;
1) Ortak bir sorunun var olduğu taraflarca kabul edilmeli.
2) Sorun bütün boyutlarıyla ve doğru bir şekilde teşhis edilmeli, tanımlanmalı.
3) Teşhisten sonra çözümün barışta olduğuna taraflar inanmalı, barışı bilmeyen, barışı konuşamaz.
4) Bunun için öncelikle işe çatışma dili terk edilerek başlanmalı.
5) Ardından taraflar arasında diyalog başlatılmalı.
6) Geçmişle yüzleşme mekanizmaları kurulmalı.
7) Barış sürecini yürütecek arabulucu, kolaylaştırıcı ya da danışmanlık edecek güçlü, tarafsız, konuyu bilen üçüncü bir taraf olmalı.
8) Barışı kurumsallaştıracak yapısal ve anayasal reformlar yapılmalı.
9) Barışı toplumsal tabana yayacak ve kalıcı kılacak olan toplumsal entegrasyon faaliyetleri yürütülmelidir.

Bu basit teorik çerçeveye bakıldığında son yıllarda atılan bir takım olumlu adımlara rağmen, birinci maddeye tekrar döndüğümüz görülmektedir. Yani “benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” misali filmi hep başa sarıyoruz. Uluslararası çatışma raporları ve yaptığımız araştırmalara göre Kürt sorunu 4. dereceden bir çatışmadır. Bilimsel ifadesi ile şiddetli kriz halidir. Bunun sonraki adımı 5. derece yani savaştır. Dolayısıyla Kürt sorunu öyle basit günlük politikalara, kişisel hırs ve politik çıkarlara alet edilecek safhayı çoktan geçmiştir. Çözüm insiyatifi giderek çatışmanın taraflarını aşma noktasına gelmektedir. Çatışma tabana yayılır, toplumsal bir kaosa neden olursa uluslararası teamüller ve uluslararası hukuka göre dünya toplumunun insani müdahalesi kaçınılmaz olacaktır ki o zaman, bugünleri herkes aramak durumunda kalabilir. Olmaz demeyin, bugünün küreselleşmiş uluslararası ilişkilerinde her şey olabilir.

Hükümet, siyasi partiler ve bu çatışmanın tüm tarafları biran önce bu çatışma dilini terk etmekle işe başlamalı ve onu takip eden adımları izlemeli. Duygu ve ihtiraslar yerine akıl ve bilimsel yöntem ve metotlara dönülmelidir.

Yrd. Doç. Dr. Nezir Akyeşilmen - Taraf

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.