'KOBANE'DE SAVAŞAN YPG'LİLERİN YAKLAŞIK YÜZDE 30-35'İ TÜRKİYE KÜRTLERİNDEN'
Prof. Dr. Mithat Sancar, YPG'ye silah yardımı yapılması gerektiğini ve böylece DAİŞ'in yenileceğini belirtti.
13 Ekim 2014 Pazartesi 09:32
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mithat Sancar, Türkiye'nin Kobane politikası ve çözüm sürecine etkisini ANF'ye değerlendirdi...
'TÜRKİYE'DEN SİLAH DEĞİL; KORİDOR TALEP EDİLİYOR'
Prof. Dr. Mithat Sancar, Türkiye'nin Kobane için koridor açması gerektiğini ve bunun hukuksal açıdan sorun teşkil etmediğini belirtti:
"Türkiye'nin koridor açmasında hukuksal açıdan sorun olduğunu düşünmüyorum. Koridor meselesi aslında iki haftadır daha açık şekilde tartışılıyor. Gündeme gelmesinin nedeni; Kobane'nin üç taraftan kuşatılması ve oraya Kuzeyden giriş imkanı olması. Koridor açılarak YPG'ye, DAİŞ'in ağır silahlarına karşı koyabileceği silahlar ulaştırılmalıdır. Uzun zamandır kuşatmanın şehre doğru ineceği tahmin ediliyordu. Çatışmaların çok şiddetlendiği, can kayıplarının arttığı ve binlerce, on binlerce insanın şehri terk edeceği gerçeği var."
Prof. Dr. Sancar, DAİŞ saldırısını püskürtmek için Koalisyon güçlerinin hava saldırılarında bulunduğunu ancak bunun yeterli olmadığını ifade ederek, ikinci yöntem olarak, antitank silahlar başta olmak üzere YPG'ye silah yardımının yapılmasının gerektiğini kaydetti.
"İki hafta önce Kobane'deydim. Görüştüğüm PYD yöneticileri çok açık şekilde tek ihtiyaçlarının silah olduğunu söyledi. Kobanê Kantonu Dış İlişkiler Sorumlusu İbrahim Kurdo'ya 'acil ihtiyacınız nedir' diye sorduğumda, tek kelimeyle 'silah' yanıtını verdi. 'Başka ne ihtiyacınız var' diye sorduğumda da, yine 'silah' dedi. Koridor açılması bu yardımı sağlayacak. Üstelik Türkiye'den doğrudan silah talep edilmiyor; koridor açılması talebi Türkiye'nin silah yardımı yapmasına yönelik değil. Güney Kürdistan üzerinden gelebilecek, Güney Kürdistan'ın veya başka güçlerin silah yardımı kastediliyor."
'DAİŞ'İ PÜSKÜRTMEK İÇİN...'
Türkiye'nin koridor talebini yerine getirmek için PYD'yi resmi olarak muhatap almasına da gerek olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Sancar, Türkiye'nin Güney Kürdistan ile stratejik işbirliği içinde olduğunu, talebin bu yönetim üzerinden gerçekleştirilebileceğini belirtti.
"Yapılması gereken acilen bu geçişe izin verilmesidir" diyen Prof. Dr. Sancar, şöyle devam etti: "Asıl sorun; Türkiye'nin açık ya da örtülü, doğrudan ya da dolaylı yardımlara karşı tavır almış olmasıdır. Böyle bir tavır olmasa, silah yardımını ulaştırmak mümkün ve eğer silah ulaştırılırsa DAİŞ'in durdurulacağına kendileri de, tarafsız gözlemciler de kesin gözüyle bakıyor. YPG'nin elinde yeterli silah olması halinde ilerlemeyi durdurur. Bu kadar ağır silaha, açık silah üstünlüğüne rağmen yaklaşık 1 aydır direnen Kobane var. DAİŞ'in bugüne kadar saldırdığı şehirlere bakıldığında; en fazla 2 gün direnmişlerdir. YPG'ye silah yardımı yapılması DAİŞ'in püskürtülmesini çok kolay sağlayacaktır."
'SINIRLAR YAPAY; ŞEHİRLER BİRBİRİNİ ETKİLİYOR'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kobane ile Diyarbakır'ın ne alakası var" şeklindeki sözlerini eleştiren Prof. Dr. Sancar şöyle konuştu:
"Hükümetin Kobane ile Suruç arasında, Diyarbakır arasında bağlantı olduğunu bilmemesi mümkün değil. Coğrafi, etnik, insani açıdan derin bağlantısı var. Batı Kürdistan ile Türkiye'deki Kürtlerin yaşadığı sınır yapay sınırdır; azıcık tarih, coğrafya daha çok insani bilgisi olanlar bilir. Serekaniye ile Ceylanpınar'ı, Nusaybin ile Qamişlo'yu, Telabyad ile Akçakale ve Şenyurt'u ayrı göremezsiniz. Bu şehirler kültürel, tarihsel bütünlüğü olan şehirlerdir. Akrabalığın da ötesinde bağlar var. Bunu bilmemek ayıp"
"Dolayısıyla Kobane'de patlayan bombanın Suruç'u sarmaması mümkün değil. Suruç'u sarsan bombanın Amed'i etkilememesi mümkün değil. Kobane'de savaşan YPG'lilerin yaklaşık yüzde 30-35'i Türkiye Kürtlerinden. Cenazeleri Antep'te, Diyarbakır'da, Ağrı, Bitlis, Mardin'de toğrağa veriliyor. Bu kadar iç içelik varken bunu inkar etmek basit propagandadır ve Kürtleri incitir. Kürtlerle alay etmektir. Bu dilin terk edilmesi gerekiyor."
Prof. Dr. Sancar, Rojava'nın 'çözüm süreci'nde etkisi olacağını, bunu PKK lideri Abdullah Öcalan'ın da dile getirdiğini belirtirken, AKP hükümetinin Kobane'yi süreçten bağımsız ele alamayacağını kaydetti. Prof. Dr. Sancar, AKP'nin mevcut Kobane politikasındaki ısrarının "Kürt sorununun özünü kavramamak" ya da 'bilinçli çarpıtma" üzerinden yorumlanabileceğini dile getirdi.
'SİVİL İTAATSİZLİK EYLEMLERİ'
"Sivil direnişler hem Türkiye hem de uluslararası alanda Kürt hareketinin itibarını güçlendirir. Aynı zamanda diplomasi ile siyasetin her alanını etkili kullanmaya dönük politikalar güç kazandırır. Bölgesel, uluslararası alanda demokratik siyaset ve yaratıcı diplomasiye ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum."
'HDP İTİBARSIZLAŞTIRILMAK İSTENİYOR'
"Çözüm süreçleri hem müzakereyi hem de mücadeleyi içeriyor. AKP karşısındaki muhatabı zayıflatmak için her yönteme başvuruyor, başvuracaktır. Bu gerçeğin dikkate alınması lazım. Kuzey İrlanda'daki barış süreciyle ilgili görüştüğüm isimler de, 'bizi çeşitli oyunlarla küçük kazanımlara razı edecek kibirli bir politika uyguladılar ama buna karşı kendi politikamızı geliştirip başarılı olduk' demişlerdi. Türkiye'de medyanın psikolojik savaş tecrübesi çok yüksek. Bu konuda çabuk harekete geçen ve hiçbir etik, insani ölçütü dikkate almayan bir tarzı var. AKP medyasının bu yöntemleri kullandığını görüyoruz ve bunlar sürpriz değil. Asıl amacın HDP'yi itibarsızlaştırmak ve böylece çözüm sürecinde onu zayıf hale getirmek, azla yetinmeye mecbur etmek olduğunu düşünüyorum."
"Böyle planlar devreye sokulduğunda küçük hesapları elde etmek için işe yarayabilir ama bu kısa sürer. Sonra başta AKP yönetimine ciddi zararlar verir. Psikolojik savaş yöntemleriyle süreç devam ederken sınırsız, pervasız dozda oynamak son derece tehlikelidir" diye eleştirdi. Gülen Cemaatine yakın medyanın da samimi bir tutumu olmadığına vurgu yapan Prof. Dr. Sancar, "AKP ile hesaplaşmak için Kobane direnişine bile sahip çıkar gibi görünebilir. Çeşitli provokasyonları tetikleyen yayınlar yapabilir"
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.