22 Kasım 2024
  • İstanbul11°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara14°C
  • İzmir18°C
  • Berlin2°C

KILIÇDAROĞLU: ANADİLDE EĞİTİME SICAK BAKMIYORUZ!

Kılıçdaroğlu, anadilde savunmaya ilişkin 'Bu sorun bir anadil sorunu değil. Bir insan hakkı sorunudur' dedi

Kılıçdaroğlu: Anadilde eğitime sıcak bakmıyoruz!

01 Aralık 2012 Cumartesi 11:45

Murat Sabuncu ve Doğan Akın’ın SkyTürk360’ta sunduğu "Gündem ve Ekonomi" programına konuk olan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği cevaplar özetele şöyle: 

- Gül, dokunulmazlıklarda, Muhteşem Yüzyıl’da, vekillerin tutuklu yargılanmasında hükümetten farklı bir tutum izliyor. Siz Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanı olarak nasıl görüyorsunuz? 

Sayın Gül, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğunda elbette ki herkesi dinlemek zorundadır. Parlamentodaki açılış konuşmasında uzun tutukluluk sürelerinden şikâyet etmişti; ama değişen bir şey olmadı. Demokrasi konusunda birçok kaygıyı dile getirdi. Ama dikkate alınmadı. Hükümetle, Cumhurbaşkanlığı arasında ciddi görüş ayrılıkları var. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan kişinin sağduyunun sesi olması gerekir. Sayın Gül, demokrasi sorunlarına değiniyor; ama bu misyonu kısmen yerine getiriyor. 

'Sadece BDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılmasına hayır’ 

Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıklar konusu ve BDP'lilerle ilgili fezlekeler hakkında ne yapacaklarının sorulması üzerine, “CHP'nin ilkeleri olan bir parti olduğunu” söyledi. Yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma, dolandırıcılık, kalpazanlık gibi iddiaları içeren fezlekelerin de işleme konulmasını isteyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

“Biz kişiye göre değil, ilkeye göre hareket ediyoruz. 'Dokunulmazlıklar kürsü dokunulmazlığıyla sınırlı olsun, onun dışında dokunulmazlık olmasın, diyoruz. Eğer siz, ilkeden hareketle değil de kişiden hareketle yola çıkarsanız bu, farklı bir şeydir. Bu çifte standarda CHP 'evet' der mi? Demeyiz. O nedenle geldiği zaman olumlu bakmayız. Getirin bütün dokunulmazlık dosyalarını, göreceksiniz önce CHP'liler el kaldıracaktır. Hepsini kaldıralım.'' 

“Bu, şu anlama da gelmesin; BDP milletvekillerinin yaptığı olay bizim açımızdan asla makul değil. Hiçbir milletvekili terör örgütünün mensubuyla oturup, kucaklaşamaz. Terör örgütüyle kucaklaşanların parlamentoda görev yapmasını istemeyiz. Ama şu soruyu sormaktan da kendimi alamıyorum; BDP milletvekilinin kucaklaşmasına karşı çıkıyorsun. Güzel, hep beraber karşı çıkalım. Peki Habur'daki çadır mahkemelerine ne diyeceğiz, teröristin ayağına hâkimi göndermeye ne diyeceğiz? Oslo'da gitti görüşme yaptı. Görüşmeyi kim yaptı, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı. Görüşmelerde, 'Ben bizzat Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yetkilisi olarak bu masaya oturuyorum' dedi. Ne demektir bu; 'Erdoğan, masaya oturmuş teröristle pazarlık yapıyor' anlamına gelir mi? Gelir. Orada dokunulmazlıktan hiç bahsetmeyeceksiniz, 'Kızdım, senin dokunulmazlığını kaldıracağım' diyeceksiniz. Gücün şantaja dönüştüğü bir ortamda demokrasiden söz edilmez.'' 

Kılıçdaroğlu, Oslo’ya MİT Müsteşarı'nı gönderir miydi? 

Kılıçdaroğlu, Oslo görüşmeleri hakkında sorulan “Siz iktidarda olsanız, MİT Müsteşarı'nı PKK ile görüşmeye gönderir miydiniz” sorusuna da şu yanıtı verdi:

“Orada görüşen kişi istihbarat görevlisi değildi, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı’ydı. İstihbarat görevlilerinin önceden beri görüşmeler yaptığı biliniyor, burada bir sorun yok.” 

‘Anadilde savunma istismar edilmemeli’ 

Kılıçdaroğlu, anadilde savunmaya ilişkin olarak “Bu sorun bir anadil sorunu değil. Bir insan hakkı sorunudur. Bir kişi kendini en iyi bildiği dil ile savunmalıdır, ama bu konu istismar konusu yapılmamalıdır. Gerçekten Kürtçe ile çok iyi ifade edecekse etsin” derken, anadilde eğitim hakkında da şunları dile getirdi:

“Anadilini herkes öğrenebilir, anadilini öğrenmek kişinin hakkıdır, temel haktır. Ama Türkiye'nin bugün için anadilde eğitim yapması mümkün değil ve doğru da değil. Bu tartışmayı doğru bulmuyorum. Önümüzde farklı sorunlar var, onları çözmemiz lazım.'' 

Ana dilde eğitime geçilse başta öğretmen sorunu olmak üzere koşulların ihtiyacı karşılamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, siyasi olarak da ana dilde eğitime ''sıcak bakmadıklarını'' söyledi. 

'Dersim'i tarihçilere bırakalım'

Programda CHP milletvekili Hüseyin Aygün’ün Dersimli Seyit Rıza’nın itibarının iadesi için verdiği teklif hakkında şunlar konuşuldu: 

- Dersimli Seyit Rıza ve arkadaşlarının itibarlarının iadesini nasıl görüyorsunuz? Grup yönetimine sormadan teklif getiren CHP milletvekili Hüseyin Aygün’e parti içinden tepkiler geldi...

Önce şunu söyleyelim. Sayın Aygün bir kanun teklif hazırlamış. Bizim grup iç yönetmeliğine göre, diğer partiler içinde bu geçerli aşağı yukarı. Milletvekilleri soru önergeleri, araştırma önergeleri, kanun teklifleri hazırlarlar, bunlar önce grup yönetimiyle paylaşılır. Aygün’ün önergesi grup yönetimine gelmeden önce medya ile paylaşıldı. Grup yönetim kurulu toplandı çalışmayı uygun görmedi.

Benim görüşüme gelince, tarih siyasetçilerin işi değil. Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan olayı 2012’ye getirip sıcak siyaset malzemesi yaparsanız, bu doğru değil. Tarihçiler inceler, 'hata var' derlerse bakarlar. O karara varırlarsa sorun yok. Cumhuriyetin ilk yıllarında pek çok olay olmuştur. Sadece Seyit Rıza olayı değil, 33 kurşun olayı da olmuştur. Biliyorsunuz, başka olaylar da olmuştur. Dolayısıyla önce yakın tarihimizi tarihçiler sağlıklı bir pencereden irdelesin, baksınlar, sonra siyasetçiler irdelesin. Siyasetçilerin görev alanı geçmişteki olaylardan sıcak siyasetin gereği olarak oradan pay kapmak olmamalıdır. Bu yanlıştır. 'Dersim arşivlerini açın' dedik. Olayı bir bağlamda ele almak yanlış. Dersim'de, ‘Dersimliler isyan etmesin’ diye çıkan yasa var. Dersimliler vergi ödemez, Dersimliler askere gitmez diye. Yasa da çıkmıştır. Aygün’ün girişimi bu bağlamda erken bir girişimdir.” 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.