KERRY: CEHENNEMDEN ÇIKIŞ YOLU ARANACAK

Avusturya'nın başkenti Viyana'da geçen hafta dışişleri bakanları düzeyinde başlayan Suriye görüşmelerine yarın daha geniş bir katılımla devam edilecek.

BM'nin beş daimi üyesi ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin'in yanı sıra Türkiye ve İran'la birlikte 15 ülkenin görüşmelerde temsil edilmesi bekleniyor. Görüşmeye Umman'ın da katılması bekleniyor. Siyaset uzmanları, Umman'ın Suriye krizinde arabuluculuk rolü üstleneceğini tahmin ediyor.

Viyana'ya uçmadan önce Washington'da görüşmelerle ilgili bir açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, görüşmelerin iki hedefi bulunduğuna dikkat çekerek birinin IŞİD'le mücadele, diğerinin de Beşar Esad'ın olmadığı siyasi bir çözüm olduğunu söyledi. Kerry, "Suriye'de önümüzde duran zorluk, cehennemden çıkış yolu aranması" diye konuştu.

ABD seçenekleri artırdı

Viyana'daki görüşme öncesi ABD'nin Suriye politikasında değişiklik yapmaya başladığı ve askeri operasyonlarını yoğunlaştırdığı dikkat çekiyor. Görüşmelere İran'ın da davet edilmesini isteyen Washington, Suriye'deki savaşın sona erdirilmesi konusunda yeni seçenekler üzerinde düşünüyor. Ancak Suriye'ye kara birlikleri gönderilmesi ihtimaller arasında değil. Ayrıca pahalı ve tehlikeli bulunan uçuşa yasak bölge oluşturulmasına da sıcak bakılmıyor.

Viyana'daki buluşmaya ABD, Rusya, Türkiye ve Suudi Arabistan'ın dışişleri bakanları katılmıştı

ABD Savunma Bakanı Ashton Carter'ın Rakka'da IŞİD'e karşı mücadele eden Kürt ve diğer Suriyeli gruplara destek amacıyla hava operasyonlarını artırmayı planladığı belirtiliyor.

Moskova Esad'dan vazgeçmiyor

Viyana'da 23 Ekim'de dışişleri bakanları düzeyinde başlayan görüşmeye Rusya, ABD, Türkiye ve Suudi Arabistan katılmıştı. Ancak ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, görüşmenin kapsamını geniş tutmak istediklerini ve görüşmelerin devamına başka ülkelerin de davet edileceğini söylemişti.

Viyana'daki ilk görüşmeden sonuç alınamamıştı. Buluşmada uluslararası eleştirilere rağmen Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a desteğini yineleyen Rusya Suriye'nin kaderine Suriye halkının karar verebileceğini savunmuştu.