KANDİL’İN RÖTUŞU MASAYI DEVİRDİ!
Avukat İrfan Dündar’ın ifadesi KCK İddianamesi’nde “delil” olarak geniş yer tuttu: “Öcalan’la devletin anlaşmasını, öz savunma gücü talebi bozdu”
19 Nisan 2012 Perşembe 07:29
KCK soruşturması kapsamında çoğunluğu avukatlardan oluşan şüphelilere ilişkin hazırlanan iddianame İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 35’i tutuklu 50 sanığın yer aldığı iddianame 892 sayfadan oluşuyor. Dosyası ayrılan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın avukatı İrfan Dündar, MİTPKK ve İmralı arasında yapılan görüşmelerin ayrıntılarını anlattı. Dündar, kamuoyunda olumlu karşılanan müzakere sürecini Kandil’in Öcalan’ın protokolüne rağmen “Özsavunma gücü” ısrarının bozduğunu söyledi. Dündar, Silvan saldırısından sonra MİT ile PKK ilişkisinin koptuğunu söyledi.
İddianamede bir numaralı sanık avukat Mehmet Nuri Deniz olurken, sanıklar arasında eski Milletvekili Mahmut Alınak, avukatlar Doğan Erbaş, Cemo Tüysüz, Mustafa Eraslan, Asya Ülker, Nevzat Anuk, Mehmet Ayata, Hüseyin Çalışcı ile “Öcalan’ın İmralı Günleri” kitabının yazarı gazeteci Cengiz Kapmaz da yer alıyor. Sanıklar için beş yıldan 20 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Birinci KCK iddianamesinde itirafları yer alan Dündar’ın, ikinci KCK iddianamesinde ifadelerinin tamamı yer aldı. Öcalan ile yapılan görüşme notlarının aynı anda Kandil ve Avrupa sorumlularına gönderildiğini belirten Dündar, etkin pişmanlık yasasından yararlanmak istediğini belirtti. Dündar’ın verdiği bilgiler arasında MİT ile görüşmeleri Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ve BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın başlattığı iddiası dikkat çekti. Dündar’ın ifadeleri şöyle:
Kıvrıkoğlu komisyon kurdu
“1999 yılında Abdullah Öcalan’ın yakalanması sonrasında yargılama süreci ve devamında soruşturma komisyonu adı altında resmî bir komisyon kuruldu. Bu, Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun görevlendirdiği ve kurduğu komisyondur. Bu komisyon Öcalan ile 2001 yılının Eylül ayına kadar görüştü. Bu komisyon içerisinde bildiğim kadarı ile ağırlıklı olarak asker kökenli görevliler bulunuyordu. Bu komisyon ile Öcalan arasında yapılan görüşmelerde PKK örgütünün silahlı militanlarının büyük bölümünün Kuzey Irak’a çekilmesi ancak 500 kadar militanın Türkiye sınırları içinde kalması konusunda anlaşmaya varıldı. 500 militanın Türkiye’de kalmasının da Öcalan bana yapmış olduğumuz görüşme esnasında kendisine askerî yetkililer tarafından teklif edildiğini, kendisinin de tamamının Türkiye sınırları dışında kalması gerektiğini ancak bunun askerî yetkilerce kabul edilmediğini gerekçe olarak kendisine askerî yetkililerce Türkiye sınırlarının tamamı silahlı PKK militanlarından arındırırsak bu bölgelere diğer terör örgütleri tarafından ele geçirilebilineceği ve bölgenin kontrol edilemeyeceğinin kendisine söylediğini ifade etti. Bu dönemde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in talimatı ile bir sivil görevli kendisinin Başbakan adına geldiğini ve görüşmek istediğini söylüyor, bu şahıs ile bir kez görüşme yapılıyor. Bu görüşmede, bu sivil şahıs Öcalan’a Kürt sorununun çözümü noktasında talepleriniz nedir diye bir liste veriyor. Bu liste daha sonra Öcalan tarafından yaptığımız görüşmede bize verildi ve biz de kuryeler aracılığı ile kırsal alana örgüte gönderdik. Daha sonra kırsal alandan gelen cevabı biz tekrar Öcalan’a ilettik. Biz daha sonra öğrendiğimiz kadarı ile Öcalan ile Başbakan adına görüşen sivil şahsın dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Emre Taner olduğunu öğrendik. 2005’ten sonra Ahmet Türk ve Sırrı Sakık aracılığı ile MİT’te görevli ismini “Afet” olarak bildiğim ve Müsteşar yardımcısı konumundaki bayan şahıs ile görüşmeler başladı.
Öcalan’ın talimatı ile BDP’nin Türkiye temsilcisi olan Sabri Ok üzerinden görüşmeler devam etti ve bu süreçte Öcalan muhatap alınmadığı için belli zamanlarda ateşkes ilan edildi ama net bu sonuç alınamadı. Görüşmelerin tamamını bahsettiğim şahıslar MİT görevlileri ile yaptı. 2008’de Öcalan ile kendisi tarafından heyet olarak tabir edilen devlet görevlileri ile görüşmeler başladı. Bu süreçte yeniden ateşkesler başladı ve bu görüşmeler 2011 yılında terör örgütü tarafından gerçekleştirilen Silvan saldırısına kadar devam etti ve bu olaydan sonra görüşmeler kesildi.
Avukatların yapacağı bu görüşmeleri (İmralı görüşmeleri) 2009 yılına kadar KCK’daki TM (Türkiye Meclisi) içerisinde faaliyet yürüten Şinasi Tur tarafından düzenleniyordu. 2009’dan sonra Ömer Güneş, İbrahim Bilmez, Faik Özgür Erol isimli avukatların İmralı’ya geliş gidişini, yapılan görüşmelerin metin haline getirilmesi ile ilgili toplantıyı ve taslak haline getirilen görüşme notlarının e-mail yolu ile Kuzey Irak’ta örgütün yürütmesinin başında bulunan Murat Karayılan’a gönderilmesini düzenleniyordu. 2005 ile 2011 yılının ağustos ayına kadar bu şahıslar ile birlikte toplantılara katıldım. Görüşme notlarının metin haline getirilmesinde ve e-mail yolu ile Kuzey Irak’ta bulunan kamplara Ömer Güneş, Cengiz Çiçek, İbrahim Bilmez ve Faik Özgür Erol isimli şahısların Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde Aznavur Pasajı içerisinde 3. katta faaliyet yürüten Omeyra isimli internet kafeden gönderilmesine şahit oldum. E-mail adresleri ve şifreleri genelde kırsal alan ile bağlantılı olan Nihat Oğraş , Murat Nil Kod, Ali Durç gibi KCK’lılar tarafından Asrın Hukuk Bürosu’na kurye aracılığı ile gönderiliyordu.
Notlar Aydar ve Ok’a gönderiliyor
Gönderilen e-mail adreslerinin şifresi kırsal alan ve Ömer Güneş, Cengiz Çiçek, İbrahim Bilmez ve Faik Özgür Erol isimli şahıslar tarafından biliniyordu. Metin haline getirilen görüşme notları taslak kısmına kaydedildikten sonra kırsal alanda bu işle görevli örgüt mensupları tarafından ve Avrupa’daki PKK sorumlusu daha önce Sabri Ok ama halen Zübeyir Aydar tarafından alınıyordu. Birkaç keresinde mail’in taslak kısımlarına görüşme notu geç bırakıldığı için Avrupa tarafından şu an ismini tam hatırlamıyorum ama İbrahim Bilmez ya da Ömer Güneş’e niye geç kaldınız şeklinde bir ikaz geldiğini hatırlıyorum.
Öcalan ile İmralı görüşmeleri
Öcalan ile yapılan görüşmeler avukatlar tarafından hafıza tekniği kullanarak metin haline getiriliyordu. Görüşme avukatlar tarafından ezberlenerek bir gün sonra Asrın Hukuk Bürosu’nda yapılan toplantıda metin haline getiriliyordu. Bu hafıza tekniği işi ilk dönemler avukatlar belli zaman dilimlerini kendi aralarında paylaşarak hafızalarına almaya çalışıyordu ama bu çok verimli olmayınca son dönemde görüşmeye katılan her avukat görüşmenin tamamını hafızasına almaya başladı. E-mail adresleri ve şifreleri PKK kamplarında ya da Avrupa’dan kuryeler aracılığı ile Asrın Hukuk Bürosu’ndaki 1. halka olarak tabir edilen görev sahasında faaliyet yürüten avukatlara veriliyordu.
MİT PKK ile 12 kez görüştü
Bu süreçte MİT Başkanı Emre Taner ve MİT’te görevli PKK uzmanı olarak bilinen Afet Güneş ile Oslo görüşmeleri olarak bilinen paralel görüşmeler olarak adlandırılan, PKK’nın kırsal alanında faaliyet yürüten üst düzey örgüt mensupları olan Sabri Ok, Adem Uzun, Mustafa Karasu, Zübeyir Aydar, Nuriye Kespir ile toplam 12 adet değişik yer ve tarihlerde görüşmeler yapıldı. Hatta bu görüşmelerin bazılarına ait ses kayıtları basına sızdı. Ses kayıtlarının Mustafa Karasu tarafından yapılmış olabileceğini tahmin ediyorum. Bu süreçte Öcalan kendi yazdığı protokolleri kendisiyle görüşen heyete verdi ve bu protokollere heyetin pozitif baktığını söyledi. Ancak bu protokolleri heyet örgütün kırsal alanına gönderdikten sonra örgütün kırsal alanı bu gönderilen protokollere Öcalan’ın dışında öz savunma birliklerinin kurulması yani silahlı militanların Demokratik Özerklik’in kabul edilmesi ile birlikte Doğu ve Güneydoğu illerinde askerî güç olarak görevlendirilmesi ve anadilde eğitim konuları eklendikten sonra devletin kabul edemeyeceği, bu şartlar karşısında görüşmeler tıkandı. Bu olaylardan sonra asker ve kamu görevlilerinin PKK tarafından kaçırılması ve Silvan saldırısı ile bu süreç sona erdi. Bu süreç devam ederken Öcalan’a görüşme heyetinin başkanı olan Sabri Ok tarafından PKK’nın kırsal alanının istek, görüş ve önerilerinin yazılı olduğu bir metin gönderiliyordu. Öcalan kendisine gönderilen aynı sayfanın arkasına kendi istek ve görüşlerini yazarak MİT görevlilerine veriyor ve bu şekilde görüşmeler devam ediyordu.
Murat Karayılan’ın şifresi Sait
Biz yaptığımız görüşmeleri not kağıdına yazıyor, daha sonra bu notlardan görüşmenin tam metni Asrın Hukuk Bürosu’nda yazılı hale dönüştürüldükten sonra e-mail yolu ile Avrupa’ya ‘Şahin’ kod adlı Abdil Rıza Altun ve Murat Karayılan’a değişik tarihlerde gönderiyorduk. Gönderme şeklimiz ise ortak kullandığımız bir email adresinin taslaklar kısmına notu kaydetme şeklindeydi. Bizim kaydettiğimiz görüşme notu Avrupa’dan bahsettiğim şahıslar tarafından alınıyordu. Kullandığımız e-mail şifreleri rutin olarak yaklaşık iki ayda bir değişiyordu. Bu değişen şifreler kuryeler aracılığıyla bize iletiliyordu. Bu şifreler Avrupa, Kandil ve Türkiye’deki üst düzey örgüt mensupları tarafından biliniyordu, başka kimse tarafından bilinmezdi.
Kuryeler genelde KCK/TM içerisinde alt düzeylerde faaliyet yürüten örgüt üyelerinden seçiliyordu. Kurye getirdiği e-mail ve şifrelerini küçük flash bellek ile getiriyordu, emaillerin taslak bölümüne konulan görüşme notlarında Karayılan’a bırakılan notlarda “Sait” şifresi kullanılıyordu. Asrın Hukuk Bürosu’nun şifresi ise “Hasan” idi. Bırakılan notlarda “Hasan”dan “Sait”e dendiği zaman Büro’dan Karayılan’a bir not bırakıldığı ve bu notun Karayılan tarafından alınacağı anlaşılıyordu. (Taraf)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.