07 Mayıs 2024
  • İstanbul19°C
  • Diyarbakır12°C
  • Ankara19°C
  • İzmir24°C
  • Berlin16°C

KANDİL ÇOK SOĞUKTU!..

Bütün arkadaşları tutuklanmış, bütün tersanelerine girilmiş bir ordunun eski komutanı olarak gayet ‘tırsmış’ bir vaziyetteydi...

Kandil çok soğuktu!..

09 Kasım 2012 Cuma 10:09

İsmet İnönü işitme güçlüğü çekerdi. Muhalifleri bu durumu “sadece işine gelmeyen şeyleri duymuyor” diye yorumlarlardı. Bu ‘sağırlık’ durumunun topçu askerlerin meslek hastalığı olduğu söylenir. Yaşar Büyükanıt da salona girip yerini aldıktan sonra söylenenleri duymayıp, aynı gerekçeyi “malum meslek hastalığımız” diyerek dile getirince, Komisyon Başkanı Nimet Baş yerinden kaldırtıp yanımıza oturttu.

Görevde olan kudretli askerlerin seçilmişlere ve milletvekillerine karşı tavrı pek demokrasiye uygun değil. Geçen yıla kadar Meclis’te bizle karşılaşmamak için gelmiyorlardı mesela... Bu ambargo şimdilerde kırıldı kırılmasına ama yazışmalarda bu kibir halen sürüyor. Biz komisyon olarak resmi yazıyla, Genelkurmay’a sorular soruyoruz. Onlar verdikleri cevapta bizim adımızı ısrarla tam olarak yazmıyorlar. Peki neyi eksik yazıyorlar sizce? ‘Darbe’ sözcüğünü!

Biz Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu olarak soru soruyoruz.

Onların cevap yazılarındaki hitap tam olarak şöyle: “Meclis Araştırma Komisyonu Başkanlığı’na”

Yani hayvanlarda şap hastalığını araştırma komisyonu olsa yanlışlıkla onlara da gidebilir. Kısacası darbe yapmaya karşı ne kadar iştahlılarsa, adını geçirmek bahsinde tam tersine bir

iştahsızlık hali içindeler.

Yaşar Büyükanıt da 27 Nisan muhtırasının aslında bir muhtıra olmadığını anlatabilmek için kırk dereden su nakliyesi yaparak başladı konuşmaya.

Bütün arkadaşları tutuklanmış, bütün tersanelerine girilmiş bir ordunun eski komutanı olarak gayet ‘tırsmış’ bir vaziyetteydi.

Tırsmış’ değerlendirmesini biraz açmam gerekiyor. Bu kanaate varmamdaki ölçü, onun komutanken gayet pervasızca söyledikleriyle şimdi verdiği cevaplar arasındaki temkinlilik halidir. Açık söyleyeyim, ben paşanın zeki, çevik ve darbe konusunda haddini bilenini daha çok sevdim ama bu sevincim kısa sürdü. Sıra Kürt meselesine geldiğinde paşa her ‘terör ve PKK’ kavramları geçince, dönüp dönüp bana bakıyordu. “Niye bu kavramlar her geçtiğinde dönüp bana bakıyorsunuz” diye sordum.

Devamı için

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.