22 Kasım 2024
  • İstanbul9°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara9°C
  • İzmir17°C
  • Berlin2°C

İKİNCİ KÜRT ÖZERK BÖLGESİNE DOĞRU

Radikal gazetesi yazarı Fehim Taştekin'in bugün yayınlanan 'İkinci Kürt özerk bölgesine doğru' başlıklı yazısı...

İkinci Kürt özerk bölgesine doğru

23 Temmuz 2012 Pazartesi 09:19

Suriye’de hesapsız bir proxy (vekâlet) savaşının tarafı olacaksınız ama sizin sınırlarınız bu ateşten azade olacak! Bu mümkün mü? Suriye’nin kuzeyinde kamu binalarına Kürt bayrağı çekilmesi ve sınırda kontrol noktalarının muhaliflerin eline geçmesinin ardından özellikle Alevilere ait olduğu varsayımından hareketle Hatay plakalı TIR’ların yakılması ateşin Türkiye’nin bacasını da sardığını göstermiyor mu? Tam bunları tartışacakken Türkiye’nin dış gündemi birden bire mayıs sonunda Budistlerin Arakanlı Müslümanları hedef aldığı Myanmar’a kaydırılıyor. Aslında Arakan’ın 10’larca yıllık trajedisi fazlasıyla ilgiyi hak ediyor. Ama son katliama 2 ay gecikmeli bir duyarlılık ne için? Yakıcı Suriye gündemini örtmek için mi?

‘Fiili tampon’da olanlar

Güneye dönelim; Suriye’nin Türkiye sınırındaki Bab el Hava kontrol noktasını 150 kişilik silahlı grup ele geçiriyor. Kendilerine ‘Taliban Şurası’ diyen grup farklı ülkelerden geldiklerini ve ‘şeriat devleti’ kuracaklarını söylüyor. Ardından Öncüpınar’ın karşısındaki El Selama kapısı zapt ediliyor. Bunlar büyük bir gayretkeşlikle Suriye’nin özgürleştirilmesi olarak sunuluyor. Türk jetinin düşürülmesine misilleme olarak ilan edilen yeni angajman kurallarıyla oluşan ‘fiili tampon’ bölgede bunlar oluyor.

‘Bu bir başlangıç’

Asıl önemli gelişme Kürt cephesinde. Kürt kaynaklara göre Suriyeli Kürtler 19 Temmuz’dan itibaren Kobani, Afrin, Amude, Derbasiye, Sere Kaniye ve Derik gibi yerlerde hükümet binalarını ele geçirdi. Üstelik hükümet güçleri ile çatışma olmadan... Suriye Kürdistan Demokrat Parti’nin sözcüsü Nuri Brimo’ya göre ‘bu Batı Kürdistan’ın özgürleştirilmesi için bir başlangıç!’ Kürtler şimdiye kadar ‘bekle gör politikası’ izliyordu. Esad da, ayrıca bir Kürt cephesinin açılmasını önlemek için vatandaşlık hakkı verilmesi gibi bir takım haklar tanımanın ötesinde Kürtlere karşı askeri gücünü devreye sokmamayı tercih etti. 12 Kürt parti, Türkiye’nin güdümünde diye Suriye Ulusal Konseyi’ne (SUK) girmeyi reddetmişti. Bu reddin bir diğer önemli nedeni muhaliflerin Kürtlere özerklik ve kendi kaderlerini tayin hakkı konusunda garanti vermemesiydi. 3-4 Temmuz’da Kahire’de Kürtlerle SUK arasındaki ihtilafı giderme toplantısı da yumruklu kavga ile bitti.

Erbil anlaşmasının gücü

Kürtlerin kentlerde kontrolü ele almasıyla ilgili süreç, geçen ay 12 Kürt partinin oluşturduğu Kürt Ulusal Konseyi (KUK) ile PKK ile bağlantılı Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) başını çektiği ‘Batı Kürdistan Konseyi’nin Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin başkanı Mesut Barzani’nin arabuluculuğunda Erbil’de varılan anlaşmanın ışığında gelişiyor. PYD’yi rakip Kürt ittifakıyla buluşturan Erbil toplantısı Kürt cephesi için dönüm noktası oldu. Dünü kadar PYD, Mişel Temmo’nun öldürülmesi olayında olduğu gibi Esad karşıtı Kürtlere gözdağı veren güç olarak görülüyordu. Barzani’nin Kürtler arasındaki çatlağı gidermesinin etkisi hızla görüldü. Esad sonrası ne olacağına dair ilkeleri belirleyen Erbil anlaşması çerçevesinde kentleri idare için ortak komite kuruldu. Anlaşma gereğince binalara sadece Kürt bayrağı asılıyor.

Peşmerge gücü doğuyor

Daha önemlisi PYD’nin 4 bin, hatta 7 bin silahlı adam topladığı iddia ediliyor. Bu Kuzey Irak’taki gibi bir peşmerge gücünün doğmaya başladığı ve Esad rejimi yıkılsın ya da yıkılmasın Kürtlerin ‘Batı Kürdistan özerk bölgesi’ hedefine kilitlendiğini gösteriyor. Kürt Halk Muhafaza Güçleri’nin (KHKG) hafta sonu Kamışlı’da Esad güçleriyle çatışmayı göze alması bu konudaki kararlılığı gösteriyor. KUK ve PYD’nin oluşturduğu KHKG de Erbil anlaşmasının bir ürünü. Şam ve Halep’e ağırlık veren rejim güçleri Kobani, Afrin, Amude gibi yerlerin aksine Kürtlerin ‘Batı Kürdistan’ın siyasi başkenti olarak gördüğü Kamışlı’yı kendi haline bırakmış değil. Kürtler kontrolü savaşmadan ele almak için hükümet kanadıyla pazarlık yaptıklarını söylüyor. Kürtler için Kamışlı’dan sonra büyük balık petrol bölgesi Derik’ti.

ÖSO’ya kırmızı ışık

Kürtler, ele geçirdikleri kentlere Özgür Suriye Ordusu’nu ‘Kürt bölgesini biz kontrol edeceğiz’ diyerek sokmadı. Mesaj şu: ‘Kürtler ne Esad güçlerini ne de Müslüman Kardeşler’i istiyor.’ Bu duruş rejim ayakta kalırsa Kürtlerle Suriye güçleri arasında, yıkılırsa Kürtlerle Araplar arasında olası çatışmaların habercisi. Peki Türkiye, Irak’taki bölgesel Kürt yönetiminin ardından ikinci bir Kürt özerk bölgesine giden bu süreçte oyunun neresinde? Irak’taki Kürt özerk yönetimiyle ‘stratejik’ ilişkiler geliştirmeye çalışan Ankara’nın Barzani üzerinden Suriyeli Kürtleri etkilemeye çalıştığına dair yorumlar ne kadar gerçekçi? Suriye’de asıl rolü elindeki silah gücü nedeniyle PYD’nin oynadığı düşünülürse Türkiye’nin hesapları ne kadar tutar? Yanıtlar meçhul. Net olan şey şu: Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeler, Türkiye’nin Kürt sorunuyla ilgili çözüm sürecini doğrudan etkileyecek. İşlerin çok daha zorlaşacağı, PKK’nın Suriye’de manzara netleşinceye kadar fazla uzlaşmaya yanaşmayacağı kesin.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.